SINAV Konusunda Bir İrdeleme!… – Son Üniversite Giriş Sınavında Olanlar Bağlamında!…

#alttext#
“Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.”
Molière

ÖSYM nin yaptığı son Üniversiteye giriş sınavında, bir tür kriptolu metinlerle kopya çekilmesine meydan verildiği savı ortaya atılmış bulunuyor. Üstelik bu kriptonun bir değil, iki kez değişik biçimde aynı yazılı sınavda kullanıldığı ileri sürülmekte…

Bilindiği gibi çoktan seçmeli olarak yapılmakta olan bu sınavlar ezbere dayandığı için yarardan çok zarar getirmekteydi. Buma bir de kripto yoluyla kopya gölgesi düşürülünce sınav adamakıllı değerini kaybetmiş bulunuyor. Bu kriptolu kopyanın belirli kişilere verildiği de söylenmekte…

Konuya savcılık el koyduğu için, gerçeğin ne olduğunu anlamak için beklemek gerek. Ancak eskilerin dediği gibi bu olanlar “şuyu-u vuku-undan daha vahimdir” diye nitelendirilebilir. Çünkü sınavda kopya olduğu söylentisi YÖK ile ÖSYM nin saygınlığına kesinlikle koyu bir gölge düşürmüştür.

Sınav bir kişinin o güne kadar öğretilenlerin ne kadarını bilebildiğini saptamak için yapılmaz mı?…

Yok öyle değil, biz sınavı eleme amacıyla yapıyoruz!… Deseniz bile gene de bunu, adayın kaşına gözüne bakarak değil de, bir bilgi ölçme biçiminde yapmıyor musunuz?…

Öyleyse bilgi düzeyini bu tür ezbere dayalı bir sınavla değil de, gerçek bir ölçüt (critère) kullanarak ölçmek gerekir.

Bir düşünelim!…

Eğitimini tamamlamış, bir mesleği olan birine mesleğiyle ilgili yapılan başvurularda, o kişinin önüne hep konusuyla ilgili bir problem konularak, bunu çözmesi beklenir. O bu problemi çözerken hem zekasından, hem o güne kadar öğrendiklerinden aklında kalanlardan, hem de konuyla ilgili başvurabileceği bütün yazılı kaynaklardan yararlanır. Alışılmış süreç budur!…

Sınavda bilgisini yokladığımız öğrenci için de bunun aynını düşünmemiz gerekir. Demek ki hangi konu olursa olsun öğrencinin önüne bir problem konulup, bunu çözmesini istemek yoluyla sınav yapmalıyız. Verdiğimiz problem kolay olmayıp, kendine özgü olmalıdır. Bu yüzden öğrencinin her türlü kaynağa başvurması serbest olmalıdır. Verilen problem bu davranışı sağlatabilecek ölçüde zor, gene bu ölçüde özgün olmalıdır. Böylece kopya çekiliyor kaygısı ile kopyayı önleme çabalarına da gerek kalmaz.

Bilindiği gibi günümüzde bile, yer yüzündeki bunca matematikçinin halen çözemediği, ortaya atılmış problemler vardır. Zaman zaman bunlardan bazılarının çözüm yolu bulunduğunda, bayağı bir olay olarak ortalık heyecanla çalkanmaktadır.

Lise çıkımlı bir gence elbette bu ağırlıkta bir problem verilsin demiyoruz. Ama ağırlık derecesi epey yüksek problemler üretilebilir. Aklınıza gelebilecek her dalda, matematikten Türkçe-Edebiyata kadar her konuda bu nitelikte problem bulup, sınavda sorma olanağı vardır.

Elbette Üniversite giriş sınavını böyle yapabilmek için öğrencilerin de önceden buna uyumlu olarak eğitilip, yetiştirmeleri gerekir. Bu, Lise sıralarında yapılacak sınavların da bu kalıba uydurulması demektir. İşte eğitimde devrim böyle gerçekleşir!…

Ama böylesi problemleri üretebilmek için, konunun uzmanları eğitimciler öğrencilerden kat kat fazla çaba gösterip yorulacaklardır. Problemin hazırlanması çözümünden zordur. Çünkü bu nitelikteki problemleri ortaya koyabilmek için belli bir zeka düzeyi, yüksek bilgi birikimi, kazanılmış deneyim gerekecektir. Belki de bu zorluğa girmemek için basmakalıp sorularla sınav yapmak yeğleniyor. Alınan sonuç ta gene basmakalıp öğrenciler, dahası yaşamda önlerine gelen hiç bir problemi çözemeyen, basmakalıp meslek sahipleri oluyor.

Sınavları bilgi düzeyi ölçmek için değil de, günümüzde ÖSYM sınavlarında olduğu gibi elemeyi sağlamak için yapıyorsanız, tek prblemle bu sağlanamaz diyorsanız, güç çözümlü problemlerden birden fazlasını sorarak, istenilen eleme elde edilebilir.

Bize soracak olursanız. Biz YÖK ün de, ÖSYM nin de kaldırılmasından yanayız. Üniversitelere girmek için sınav gerekiyosa, bunu her Üniversitenin kendisinin yapması en uygun yoldur. Biz yukarda adı geçen kuruluşların Üniversitelere bir yarar sağladığı kanısında değiliz.

Üstelik YÖK ün, bir darbe sonucu gelmiş baskıcı bir rejimce, Üniversitelerin sesini kısabilmek amacıyla ortaya konulduğunu da hiç akıldan çıkarmamak gerekir!…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>