“Her insan kendi görüş sahasının sınırlarını, dünyanın sınırları olarak kabul eder.”
Arthur Schopenhauner
Sağlık yöneticisi ile eğitimcisi olan bir okurumdan E-posta aldım. Bunda Kardiovasküler Perfüzyonistlerin eğitimi için hazırlamış olduğu eğitim programını aktarıp, katkım olup olamayacağını soruyor.
O kadar ayrıntılı, neredeyse kusursuz bir program hazırlamış ki, bu dörtbaşı bayındır eğitim programına katkı yapabileceğimden kuşkulu olduğumu bildirdim.
Ancak ötedenberi bu konuda yazmış olduğum makalelerimde de bir çok kez üzerinde önemle durduğum bazı noktaları bu okuruma anlatmaya çalıştım. Sözünü ettiğim konular şunlardı :
1 – Kardiyovasküler Perfüzyonist eğitimine hangi eğitim ya da education düzeyindeki adaylar alınacaktır?…
2 – Hazırlanan eğitim programı ne kadar bir sürede tamamlanacaktır?… Başka bir deyişle adaylar kaç yılda eğitimlerini tamamlamış olacaklardır?…
3 – Eğitim sonunda yapılacak sınavın biçimi çok önemlidir. Ben bu konuda önce Türkiye çapında etkili olacak bir Board = Kurul’ un oluşturulmasını, sınavın bu kuruluşça yapılıp yeterlilik diploması vermesini onemle öngörüyorum.
Çünkü Kardiyovasküler Perfüzyonistlerin bilgi düzeylerinin tek düze olabilmesinin olmazsa olmaz bir koşuludur bu… Ben, aynı kaygıyla bu güne kadar Kardiovasküler perfüzyonist sanı almış, ama usta-çırak yöntemiyle yetiştirilmiş, alaylı diye adlandırılabilecek bütün perfüzynistlerin de bu tür bir sınavdan geçirilmelerini önermekteyim.
4 – Perfüzyonist eğitim programında bulunan, dahası çoğunluğu oluşturan konuların bazılarının içeriği çok geniştir. Bu konuların ne kadarının adaya verileceği hazırlanan programda titizlikle saptanmalıdır. Eğitim gören adaya yersiz olarak çok bilgi yüklememek gerektiği gibi, az bilgi verilerek eğitimin zayıflatılmasına meydan verilmemelidir. Bu dengeyi çok iyi bir biçimde korumak gerekir.
5 – Kardiyovasküler Perfüzyonistlik mesleğine, özellikle adaylarca çok heves ile istem olduğu görülmektedir. Ama acaba günümüzde açık-kalb cerrahisi yapmakta olan birimlerlerden eleman gereksimi için istem aynı oranda mıdır?…
Bunun kesinlikle bilinmesi gerekir. Çünkü böyle bir istem ya da gereksinim yoksa, yetiştirilecek perfüzyonistler iş bulamayacaklardır. Böylece büyük emeklerle yürütülen eğitim programı, eğitimli işsizler ordusuna yeni elemanlar katkısı yapmaktan öteye gidemeyecektir.
Kardiyovasküler Perfüzyonist yetiştirmek için yapılacak eğitim programları ile verilecek eğitimden önce iyice tartışılması gereken konulardır bunlar…
Özellikle de beşinci madde üzerinde çok düşünülüp, gerçek yapılacak anketlerle ortaya konmalıdır. Tersi durumda alınan sonuç büyük bir düş kırıklığı olabilir.