EĞİTİM! – Üniversitelerimiz Bağlamında?!…

#alttext#
“Bir insan için olguları öğrenmek o kadar önemli değildir. Bunun için bir yüksek okula cidden bir ihtiyacı yoktur. Bunları kitaplardan öğrenebilir. Yüksek bilimler okulundaki eğitimin değeri bir çok gerçeği öğrenmek değil, kitaplardan öğrenebilecek bir şeyi düşünmek için aklı eğitmektir. (Thomas Edison’un ‘Yüksek eğitim gereksizdir’ fikri üzerine, 1921)”
Albert Einstein

Bundan önce pek çok kez ilk, orta ile lise öğretimimizdeki yanlış gidişe değinmiştik. Bu bağlamda eğitim programlarının ezberciliği yüreklendirdiğini, aklın almakta zorlandığı bir biçimde bunun fizik ile matematik için bile geçerli olduğunu söylemiştik. Bunun dışında tarih derslerinin bir kronoloji cetveli olarak okutulduğunu, edebiyet derslerinin de edebiyat tarihinden öteye geçmediğini, bunun yanında Türk dili’ nin gereği gibi öğretilmediğini anlatmıştık.

Bunların dışında müzik ile resim derslerinin asıl amaçlarının çocuklara soyut düşünmeyi öğretmek olduğunu, ama bunun bilincine bir türlü varılamayıp, bu derslerin neredeyse eğitim programlarından çıkarılmak üzere olduğundan da söz etmiştik.

Bu kez eğitimin sonuncu aşaması olan yüksek eğitim ile Üniversitelerimizden söz açmak istiyoruz. Nerdeyse Türkiyede her gün yeni bir Üniversite kuruluyor. Ama bunların ana öğelerini oluşturup, varlıklarını sürdürebilecek olan öğretim elemanları ile eğitim araç-gereçleri hiç düşünülmeden bu Üniversitelerin açılmakta olduğu gözlemlenmektedir.

Türkiye’de şu anda 141 üniversite vardır. Ancak bunların sayısı yeni açılanlarla artabilmekte. Bunlardan 97 si devlet üniversitesi, 44 ise vakıf üniversitesidir.

Ayrıca ülkemizde 5 tip özel amaçlı üniversite vardır, bunlar da:

Yüksek Teknoloji Enstitüsü: 2 tane
Teknik Üniversite: 4 tane
Güzel Sanatlar Üniversitesi: 1 tane
Askeri Okul: 4 tane
Polis Akademisi: 1 tane

Üniversiteler öğrencilerine meslek öğretimi verir. Ancak Üniversitelerin tek görevi, daha doğrusu başlıca temel görevi öğrenci yetiştirmek midir?…

Hayır!… Üniversitede görevli öğretim üyelerinin temel görevi her dönemde yeni araştırma projeleri geliştirip, yeni bir şeyler keşfetmek üzere çalışmalar yapmaktır. Bunu başaramayan Üniversiteler esas görevlerini yapamıyor demektir.

Bu arada öğrencilere meslek öğretme işlemi bir yan üründür. Çünkü sadece bu amaca hizmet edildiğinde, Üniversiteler lise düzeyinde iş görerek, birer meslek lisesi düzeyine indirgenilmiş olmaktadırlar.

Albert Eintein de yukarıya aldığımız sözleriyle bunu açıkça anlatmaktadır. Gerçekten de onun dediği gibi Üniversitelerin görevi “Kitaplardan öğrenebilecek bir şeyi düşünmek için aklı eğitmektir”. Bunu asıl çalışması olan araştırma ile buluşları yaparken gerçekleştirir.

Dünya yüzünde parmakla gösterilen belli başlı Üniversitelere bakınız!… Bütün buluşlar bunların çalışmaları sonucu ortaya çıkmaktadır. Dönüp bir de bizim Üniversitelerimize bir göz atın. Bir tanecik yeni buluşa değil, bu yolda yapılan bir çalışmaya bile rastlayamazsınız. Bizimkiler sanları Profesör, doçent olan öğretmenleriyle maslek liseleri düzeyinde çalışmalar sürdüren birer eğitim kurumu görünümündedir.

Üniversitelerimizi dünya standartlarına ulaştırmak istiyorsak, onları bu durumdan kurtarmak gerekir. Ancak o zaman ADAM GİBİ Üniversitelerimiz var diyebiliriz.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>