
“İyi yönetici olmanın sırrı dört yanlıştan kaçınmak, beş doğruyu uygulamaktan geçer. Dört yanlış şunlardır: nasihat etmeden infaz etmek (gaddarlık); öğretmeden başarıyı ölçmek (kabalık), yönetimde gevşek olup sınırlar koymak (art niyet), özlük haklarının dağıtımında cimri davranmak (bürokrat olmak).
Beş doğru ise şunlardır: müsrif olmadan eliaçık olmak; gocunmadan çalışmak; haris olmadan istek duymak; mağrur olmadan rahat davranmak; ürkütücü olmadan saygın olmak.”
KONFÜÇYUS
Exeter kenti, Büyük Britanya adasının güney batısındaki Cornwall yarımadasında, Devon bölgesinde bulunur. Bu kentin bir de üniversitesi vardır : Exeter University.
Exeter Üniversitesinin, bazıları kent içinde olmak üzere üç kampusu vardır : the Streatham Campus, the St Luke’s Campus ile he Cornwall Campus. The Steatham Campus kentin kuzeyinde, kent dışındadır.
Bu üniversitenin önemli özelliği dünyada tek Kürd Enstitüsüne bünyesinde yer vermesidir. Üniversite bünyesinde Kürd Enstitüsü 2006 da kurulmuştur.
Ayrıca üniversitede Arab ile İslam Enstitüsü de vardır (Institute of Arab and Islamic Studies “IAIS”). Bu enstitü the Streatham Campus’ ta yer almaktadır. Enstitü direktörü Professor Gareth Stansfield‘ dir.
Exeter Üniversitesi’ndeki Ortadoğu ile ilgili lisansüstü (master) programları şunlardır:
● Ortadoğu Dillerinde Uygulamalı Tercüme
●Ortadoğuda Cinsiyet ile Kimlik
● Körfez Ülkeleri Araştırmaları
● İslami Araştırmalar
● Kürt Araştırmaları
● Ortadoğu Politika Araştırmaları
● Ortadoğu Araştırmaları
● Ortadoğu Çalışmaları Konusunda Araştırmacılık.
Ayrıca Kurmanci Kürtçesi [*] de, lisans düzeyindeki yabancı diller okulunda öğretilmektedir.
Kürt araştırmaları konusunda yüksek lisans alabilmek için aranan koşullar ise şöyle:
Zorunlu dersler: Kürt toplumsal, tarihsel ile politik gelişmelerinin kritik bakımdan incelenmesi, Kürt tarihi ile politikaları.
Seçmeli dersler: Dil bilmeyenler için Sorani Kürt lisanı, İslam, Ortadoğu ile Körfez ülkeleri hakkında araştırma kaynakları.
Mezuniyet tezi.
Bundan sonrasını Prof Dr Tevfik Dalgıç’ın (Teksas Universitesi-Dallas, Isletme Fakultesi, Organizasyon, Strateji ve Uluslararasi Isletmecilik Bolumu Ogretim Uyesi Teksas, ABD) kaleminden izleyelim :
[Dünya üzerinde Ortadoğu ülkeleri, burada yaşayan halklar, devletler, kültürler ve özellikle burada konuşulan diller (Arapça, Frasça ve Kürtçe), konusunda en kapsamlı araştırmaların yapıldığı en önemli eğitim kurumlarından birisidir.
Mezuniyet sonrası (Graduate) eğitimi alanında master ve doktora dereceleri verir. Üniversite 1955′te Kraliçe’nin verdiği Kraliyet Kararnamesi (Royal Charter), ile kuruldu. Üniversite St. Luke’s, Streatham, and Cornwall adındaki 3 kampustan oluşur. Bu üniversite The Times Higher Education tarafından yapılan bilimsel araştırma, üniversiteye giriş dereceleri ve yayın kalitesinden öğrenci memnuniyetine kadar çok faktörü kapsayan bir sıralamada İngiltere’deki 113 kamu üniversitesi arasında 17. sırada yer aldı.
Exeter Üniversitesi’nin Türkiye dahil, Ortadoğu ülkeleri politikacıları arasında önemli bir yeri vardır. Bir çok Ortadoğulu politikacının buradan yetiştiği biliniyor. Türkiye’de ise örneğin Cuhurbaşkanı Abdullah Gül burada mezuniyet sonrası çalışmalar yapmıştır, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri tarihçi Ekmeleddin İslamoğlu da bu üniversitede konuk öğretim üyesi olarak bulunmuştur.
İngiliz dış politikasına yaklaşık bir asırdır yön veren bir kurum vardır. Royal Institute of International Affairs (Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü). Buranın bir adı da Chatham House’dır. Çünkü Londra’nın ünlü St James’s Square’de bulunan merkez binası Chatham House olarak anılır. Yapı bakımından bir vakıf durumunda olan bu kuruluşun temeli 1919′da 1. Dünya Savaşı’nın sonuçlarını düzenleyen Paris Konferansı sırasında atılmıştır. Paris Konferansı’na katılan Amerikalılar ve İngilizler bir çeşit “Anglo-American-İngiliz-Amerikan” örgütü kurup, “gelecekteki problemleri inceleyerek savaşları önleyecek bir” düşünce örgütü kurmaya karar verirler.
İngiliz delegeleri 1920′de British Institute of Foreign Affairs isimli kuruluşu, Amerikalı delegeler de New York’ta bunun benzeri olan Council of Foreign Relations isimli kuruluşu hayata geçirirler. Chatham House, 1926′da kraldan aldığı bir yetki kararnamesi ile, Royal Institute of International Affairs adını alır. Bu iki kuruluşun bazen ayrı ayrı fakat çoğu zaman da belirli bir işbirliği içinde dünya politikasına yön veren etkin düşünce kuruluşları olarak çalıştıkları biliniyor.
Bugünkü Ortadoğu politikalarının ve bunu yaratan önceki olayların ve gelişmelerin kökeninde bu iki kuruluşun etkin olduğu genellikle kabul ediliyor. Özellikle İsrail Devleti’nin kurulması, Irak’taki monarşik rejim, Körfez ülkelerinin bölünerek küçük şeyhlikler haline getirilmesinde Chatham House’un geliştirdiği politikaların rol oynadığı iddia edilir.
Exeter Üniversitesi ile Chatham House geçen günlerde değişik Kürtçü konuşmacı ve politikacıların katılımıyla bir Kürt konferansı düzenledi. Bu konferansta yapılan konuşmaların bir özetini ve bir Türk kızının sorduğu sorularla konuşmacıları nasıl sıkıştırdığını değerli gazeteci dostum Faruk Zabcı Hürriyete haber olarak bildirdi.
Exeter Üniversitesi işbirliği ile yaptığı bu toplantıdan sonra Chatham House, bir rapor yayımladı. Raporda Kürt siyasi taleplerinin sınırlı kalsa da Kürtlerin kimlikleri ile ilgili algılamalarında genel bir güçlenme olduğu not ediliyor. Kürtlerle bölge ülkeleri arasındaki karmaşık ilişkiler yumağının Ortadoğu’da Kürtlerin geleceği ile yakından bağlı olduğu ileri sürülüyor. Raporda ayrıca bölgesel ve Batılı politikacıların Kürtlerin Irak’taki, Türkiye, Suriye ve İran’daki gelişmeler ışığında yeniden değerlendirilmesi gereğine işaret ediliyor. Raporda sözde Kürt bölgelerini içine alan bir de harita eklenmiş. Harita Türkiye’nin doğusunu Kürt bölgesi olarak gösteriyor.
İngilizlerin uzun vadeli stratejiler konusunda Amerikalılara akıl verdikleri bilinen bir gerçek. Amerikalılar bir çok konuda İngilizlere danışır. Ortadoğu’nun bugünkü duruma gelmesini hazırlayan düşüncelerin İngilizlerden çıktığı göz önüne alınırsa Türkiye, Suriye ve İran’ın da bu stratejiye karşı ortak yeni stratejiler geliştirmesini beklemek yanlış bir beklenti olmaz kanısındayım.]
——————————————————–
[*] Kürtçenin “lehçeleri” dilbilimciler arasında tartışmalı bir konudur. Örnekse Philip Kreyenbroek (1992) Kurmanci ile Sorani’yi “lehçe” olarak tanımlamayı yadsımıştır, zira bu ikisi bazı özellikleriyle birbirlerinden Almanca ile İngilizce kadar farklıdır. Kürtler de genellikle konuştukları dile “Kürtçe” demez, daha çok Kurmanci, Sorani dillerinde konuştuklarını söylerler. Bazı tarihçiler, Sorani konuşanların sadece küçük bir azınlığının, o da yakın bir tarihte Kurdi konuştuğunu söylemeye başladığını belirtir.
Sorani (Orta Kürtçe)
Soraninin yazımı için çoğunlukla Arap-Fars alfabesi kulanılır, son zamanlarda Kürtçe Latin alfabesine geçme atılımları da olmuştur. Bu lehçede yazılı kaynak bir dereceye kadar çoktur. Soraninin dağılımı Süleymaniye’ye kadar uzanan Kürt Baban hanedanlığınla bağlıdır. Bu kentin ticari gücü Soraninin yaygınlaşmasını sağlamışdır, böylece Kelhuri ile Havrami konuşanların sayısı azalmışdır.
Bugün Sorani, Kurmanci için saf sözcük türetme kökeni olarak görülüyor.
Şiveler: Erbili, Pişdari, Kerküki, Hanakini, Kuşnavi, Mukri, Süleymani, Bingirdi, Garrusi, Ardalani, Sanandaji, Varmava, Garmiyani, Cafi, Yahudi Kürtçesi.
Kelhuri (Guney Kürtçe)
Kurmanci ile Sorani ile birlikte Kelhuri jenetik kürt dil grubunu oluşturuyor. Kelhuri İranının batısında konuşulur. Kelhuriyi konuşanlar genelde Şia Kürtlerdir.
Şiveler: Kirmaşani, Feyli, Luri, Leki