“Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz.”
Bernard SHAW
1934 yili, haziran ayı… Ankara, önemli bir konuğu ağırlamaya hazırlanıyor. İran Şahi Rıza Pehlevi gelerek, Atatürk devrimlerini inceleyecek.
Atatürk, yakın arkadaşlarııi Çankaya Köşkü’nde topluyor.
“Şah için nasıl bir program yapalım?” diye soruyor.
Kimi Orman Çiftliği’ne götürmeyi öneriyor, kimi “Merinos’u gezdirelim” diyor.
Beğenmiyor onerileri Atatürk:
“Bütün bunlar İran’da da var. Onlarda olmayan bir şey yaparak, farkımızı ortaya koymalıyız.”
Aklında bir şey olduğu belli… Sofradakiler merakla bekleşirken kararını açiklıyor:
“Opera yapacağız!“
Işte ilk Turk operası Özsoy’un doğuş sahnesi bu… Atatürk operanın konusunu da kendisi belirliyor.
İranlilarin Şeyhnamesi’nden esinlenmiş bir destan planlıyor:
Öykü, Hakan Feridun’un ikiz oğulları Tur ile Irac uzerine kurulu… Ikizler doğduğunda şeytanın gazabı onlari birbirinden ayırıyor.
Ayrı yollara gidip birbirlerinden uzaklaşıyorlar. Ama yüzyıllar sonra buluşup kardeş olduklarını anlıyorlar.
Tıpkı “ayrı yollara giden ikizler” Türkiye ile İran gibi…
Bunu yazması için Münir Hayri Egeli’ye veriyorlar. Librettoyu (Libretto, opera, operet, oratoryo, bale, muzikal gibi sahne eserlerinin yazili metinlerine verilen addir. Muzigin sozu olarak tanimlanabilir) Egeli yazıyor. Sonra besteci arayışına girişiliyor. Ahmet Adnan Saygun (yukardaki resim) akıllarina geliyor. Saygun, devlet bursuyla gonderildiği Paris’ten yeni dönmüş. Musiki Muallim Mektebi’nde hocalik yapiyor. Henüz 27 yaşinda…
Librettoyu okutuyorlar kendisine… “Şah geliyor. Bundan bir opera yapacaksın” diyorlar. Seviniyor Saygun… Daha once hic operasi yok Turkiye’nin… Soruyor: “Solist var mı?“ ”Yok!” “Koro var mı?” “Yok.” “Orkestra var mı?” “Yok.” “Ne kadar vaktimiz var?” “Bir ay!”
Mucize gibi bir öyküdür bu… 1 ayda, 27 yaşındaki o adam, hem de Riyaseti Cumhur Orkestrası şefinin engelleme çabalarına karşın solistleri bulur, orkestrayı, koroyu kurar, yapıtı besteler, Turkiye’nin ilk opera yapıtını yaratir.
O uykusuz geceler için sonradan şöyle yazacaktir:
“Ah bu çalişma!.. Zaman kısa, imkвnlar son derece sınırlı. (..) Ama içimiz coşkun
Yalnız benim değil, bütün görev almış arkadaşlarımın içi şevkle kaynıyor. Acaba o atılım üstüne atılım yıllarında, içimizde duyduğumuz dinmek bilmez heyecanı, sönmek bilmez ateşi şimdiki kuşaklar nasil duyuyorlardir”.
Atatürk, gelişmeleri uzaktan izler. Bir ara Sovyet sefiri Karahan’a “Sen anlarsın, git bir bak” deyip provalara yollar. Iyi haber alınca kendisi de gidip izler bir provayi…
Sonunda Ozsoy (öbür adıyla Feridun), 19 Haziran 1934 gecesi, iki devlet adaminin huzurunda sahnelenir. Atatürk, bu mucizenin yaratıcilarını gece Çankaya Köşkünde ağırlar, kutlayarak, engellemeye çalişanlara der ki: “Bu, bir devrim hareketidir!“
7 Eylül’de Ahmet Adnan Saygun’un 100. doğum yiıdönümü kutlandı. Saygun’u ya da Özsoy’u anımsayan kaç kişi var bugün?
Ya da daha zor bir soru:
”O devrim yiılarının dinmek bilmez heyecanını, sönmek bilmez ateşini” şimdikiler nasıl duyuyorlar?
[Alıntıdır]
————————————————–
Özsoy Destanı
3 Perde 12 Tablo
Yazan ve Sahneye Koyan: Münir Hayri
Besteleyen ve Orkestra Şefi: Ahmet Adnan
Orkestra: İstanbul Konservatuvarı yaylı sazlar heyetiyle Riyaseti Cümhur Bando Heyeti
Dans ve Korografi : Selma ve Azade Selim Sırrı
Sahne : Dekor ve kostümler :
Hami Mahmut – Galip
Koro İdaresi : Muallim Halil Bedi, Mediha Adnan.
Koro: Ankara Kız lisesi, Ankara Kız ortamektebi, Ankara Beden Terbiyesi Enstitüsü talebesi
Konduit : Şevket
Suflör : Enver Necip
Rol Bölümü
Ozan ………………………………… Hamdi Selçuk
Baş Şaman …………………………… Salih Bey
Köse Ağa ………………………………. “
Birinci Bey……………………………..Fethi Bey
Züppe…………………………………… “
İkinci Bey……………………………….Kemal Bey
Bir Zabit ……………………………….. “
Kaymakam……………………………… “
Felekler
“…………………………………….Nigar Hanım
“…………………………………….Muhsine Hanım
“…………………………………….Muazze Hanım
“…………………………………….Yıldız Hanım
“…………………………………….Nüzhet Hanım
“…………………………………….Nimet Hanım
Feridun………………………………..Gazi Terbiye Enstitüsü Muallimlerinden Nurullah Şevket Bey
Ses …………………………………… Gazi Terbiye Enstitüsü Muallimlerinden Nurullah Şevket Bey
Hantun(UluAnne)……………Konservatuvar Muallimlerinden Nimet Vahit Hanım
Ahriman …………………………………………Süleyman Bey
Ayşım………………………………….İstanbul Konservatuvarı Talebelerinden Semiha Hanım
Mehmet………………………………… Gazi Terbiye Enstitüsü Muallimlerinden Ö.C.Bey
Bir Köylü………………………………………………Bedri Bey
Sarıklı………………………………………………… “
Politikacı……………………………………………….Hayati
Tembel
Sefih
Bedbin……………………………………………..Semiha Hanım
Danslar: Selma ve Azade hanımların idaresinde Kız Lisesi ve Orta mektebi talebelerinden Perran – Leyla – Vesamet – Belkıs – Nedret – Enise – Melahat hanımlar.