TÜRKİYEDE HIZLI TREN UYGULAMASI SERÜVENİ?!!….

www.yeniresim.com_-_Tren_Resimleri_-_Hzl_Tren.jpgBatılının Hızlı Treni
images.jpeg

Bizim Hızlı Trenimiz

“Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer ilgisizdir.”
Sakallı CELAL (Yalınız)

Bir kardeşimiz “Hızlı Tren” in öyküsünü anlatan bir yazı göndermiş. Bu metin şöyle:

[Gerçeği aramaya; sizi sıkmayacak kısa hoş bilgiler
vererek başlayayım. İlk raylar ahşaptı. 16. yüzyılda insanoğlu ahşap
tekerlekli arabaları ahşap raylar üzerinde yürüttü.
Sonra döküm bulundu.   Raylar dökümden yapıldı.

Demir tekerlek de icat oldu, James Watt buharlı motoru çalıştırdı. Richard
Trevithick de ilk lokomotifi 1804 yılında yaptı ve bugünkü “raylı
taşıma teknolojisi” gelişmeye başladı. Japonların hızlı treninin adı
“Shinkansen” yani “Mermi Tren”dir. Japonlar, hızlı tren teknolojisinde 1964 yılında 300 km hıza ulaştılar. (bizimki saatte anca 250 km hız yapabiliyor!) Fransız demiryollarının treninin adı TGV yani “Yüksek Hızlı Tren”dir.


Fransa 1967 yılında 267 km hıza ulaştı ve 1972 yılında 318 km’yi
devirdi. Fransa ve Japonya bugün saatte 578 km hız ve üstünü deniyor.
Türkiye’ye! satılan teknoloji, Fransızlar’ın ve Japonların 1967’lerde kullanmaya başladığı ve 1972’de terkettiği eski teknolojidir. Ankaa-Eskişehir hattına, eski raylar yenilenerek konulan ve “hızlı tren” diye halka yutturulan “geleneksel ray
sisteminin” son örneğidir.


Hem çok paramızı aldılar, hem dünyanın terk ettiği eski teknolojiyi Türk
milletine saatte 500 km hız sınırına ulaşan yeni teknolojiden daha pahalı
fiyata soktular. Fransa’da ve Japonya’da saatte 500 kilometre hız yapabilen “hızlı trenin” 1 kilometre maliyeti 2 milyon euro iken Türkiye’ye satılan geri teknoloji 250 kilometre hızdaki trenin maliyeti 3 milyon euroya geliyor. Ankara-Eski
şehir etabının  yapımını önce 459 milyon euroya yerli şirket Alsim-Alarko liderliğinde İspanyol OHL firmasına verdiler.! Japon ve Fransız firmaları devre dışında bırakılınca projede değiş iklik yapıp 459 milyon euro fiyatı 629 milyon
euroya yükselttiler.


Niçin proje değişti?


Niçin eski teknoloji?


Niçin yüksek fiyat?

Bunlarin cevabını acaba kimden öğrenecez ?]

Yukardaki yazıda anlatılanlarda bir kötü kullanım (suiistimal) kokusu seziliyor. Ama bütün gerçek, tümüyle böyle bir şey midir?…

İş İspanyollara verilince, doğal olarak döşenen raylar da İspanyol yapımı olarak dış-alımla elde edilip döşenmiştir.

Bizce işin içinde çok daha değişik gerçekler bulunmaktadır.

İşin aslı, her zaman olduğu gibi, gerekli teknolojiyi kendimiz üretmeyip, dışardan getirmemizdir. Bu durumda karşımızdakiler bize artık kendilerinin terketmiş oldukları eskimiş teknolojiyi vermekte sakınca görmeyeceklerdir.

Ama burada daha değişik bir durum olabilir. Bizim demiryolu sistemimiz, Osmanlı döneminde yapılmış olan Bağdat Demiryolu sisteminin aynı olup, hiç değişmemiş biçimindedir.

Bu sistemdeki yol dönemeçlerinin (courbure) yarı çapları (radius) o dönemdeki tren hızlarını karşılayacak biçimde kısadır. Bu durumda demiryolu dönemeçleri “keskin viraj” biçiminde olur. Bu tür dönemeçler çok yüksek hızlarda trenin raydan çıkmasına neden olacaktır.

O halde, hızlı tren için ilk iş, “ıslah” değil demiryolu “güzergahını” tümden değiştirmektir. Eğer çok hızlı trenler için yapılacaksa bu çok masraflı bir iştir. Çünkü bu, demiryolu “güzergahı” nın tümüyle yenilenip, geometrisinin yeniden çizilmesi demektir.

Bilmiyorum, hiç 500 km/sa tin üzerinde gitmekte olan bir tren hattını gördünüz mü?… Orada. ideali bu olduğu halde, hat dümdüz gitmez. Dönemeçler de vardır. Ama bu dönemeçler o kadar geniştir ki, trenin içindeyseniz siz hattı adeta düzmüş gibi görürsünüz.

Ülkemizde damiryolu hat “güzergahı” nın böyle yenilenmesi göze alınamamış olacak ki, daha az hızı olan tren işletmeye konulmaya çalışılmıştır. TCDD genel müdürlüğüne sorarsanız bu yanıtı alacağınıza güvenim tamdır.

Böylece hızı daha az olan trenle yetinilmiştir. Eldeki demiryolu hattının durumu bundan fazlasına yetmeyecek haldedir.

(Ama, maliyetler konusuna ne buyrulur?… Diyorsanız; bu konuda yukardaki yazıyı kaleme alan kardeşimiz haklı gibi görünüyor!…)

Buna bir de, hiç bir zaman yeni teknoloji geliştirmek zahmetine katlanmayıp, bunu dışardan alıverme kolaylığına gittiğimiz gerçeğini eklerseniz… Eloğlunun artık terkettiği sistemi neden kullanmak zorunda kaldığımızı kolayca anlarsınız!…

Bizce bu konuda olan-bitenin aslı, kötü kullanımdan çok, bu gerçeklere dayanmaktadır.

Sürekli batılının arkasında kalıp “nal toplama” durumunda kalmamızın da gerçek nedeni budur!…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>