“Borç yiğidin kamçısıdır”!!!…
Bir Türk Deyimi
Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923 tarihinde kurulmuş bir devlettir. Genç bir devlet olmasıyla birlikte, 80 yıllık geçmişinde çeşitli ekonomik problemler ile karşı karşıya kalmıştır. Bu ekonomik problemlerin en önemlisi borçlanma konusunda yaşanmaktadır. Özellikle son dönem ekonomik krizlerin başlangıç noktasında borçlanma gelmektedir. Böylece borçlanmada önemli sorunlar yaşayan bir devletin de uluslar arası bir kuruluş ile anlaşmaya gitmesi olağandır. Bu kuruluş ise Uluslar arası Para Fonu’dur (IMF).
Türkiye Cumhuriyeti, 1933 yılına kadar hiç iç borçlanmaya gitmemiştir. Bununla birlikte, 1928-1933 arasında Anadolu Demiryolu, Mersin-Tarsus-Adana hattı, Haydarpaşa Limanı ile bunlar gibi kuruluşların millileştirilmesi çalışmaları için dış kaynaklı borç alınmıştır. Ayrıca, 14.6.1930 tarihinde “İktisadi cihazlaşma”, daha doğrusu Merkez Bankasının kurulması amacıyla ABD’den 10 milyon dolar borç alınmıştır. İlk iç borçlanmaya ise1933 yılındaki Fevzipaşa-Diyarbakır demiryolu yapımının finansmanı için gidilmiştir.
1950’ye kadar dış ile iç borçlanmada aşırı sapmaların olduğunu belirtmek olanağı yoktur. Bu dönemde 1946 yılındaki devalüasyon ile dış borçlarda yüksek bir artış ile 1949 yılında İngiliz hükümetinin sterlinde devalüasyon yapması sonucu dış borçlarımızda 203.6 milyon dolarlık bir azalış olmuştur. 1950- 1960 döneminde ise, iç borçlanmanın nedenleri bütçe açıklarının kapatılmasıdır.
Aynı dönemde dış borçlanmaya ise dış ticaret açıklarının kapatılması ile bazı projeleri finansmanı amacıyla gidilmiştir. 1960-1970 arası dönemde ise planlı kalkınma döneminin başlaması nedeniyle dış kredi gereksinimi sürekli artmış, IMF ile bu dönem içinde kredi anlaşmaları yapılarak, IMF denetimi ekonomi içinde süreklilik kazanmıştır. 1970-1980 döneminde ise artan kamu açıklarının finansmanı için borçlanmaya gidilmiştir. 1970 yılındaki %66 oranındaki devalüasyon sonucu dövizle ödenecek borçlar % 55 artmıştır. 1973 yılındaki global petrol krizi sonucu dış kaynaklı kaynak gereksinimi artmış, kısa vadeli dış kaynak sağlanabilmiştir.
1980 sonrası dönemde özellikle 1983-1987 yılları arasında dış borçlanmaya ağırlık verilmiştir. Ancak, özellikle 1990’lı yıllarda iç borçlanmanın hızlı bir biçimde artması, iç borç faiz oranları ile TL’nin değerini oldukça düşürmüş, sonuçta 1994 Eylül, 2000 Kasım ile 2001 Şubat krizleri ortaya çıkmıştır.
Bu dönemde alınan dış borçları Milyon $ olarak gösteren çizelge şöyledir (başbakanların yönetim dönemlerine göre)
Turgut Özal (Aralık 83 -Aralık 87) 38.014
Turgut Özal (Aralık 87 -Kasım 89) 38.390
Yıldırım Akbulut (Kasım 89 -Haziran 91) 40.640
Mesut Yılmaz (Haziran 91 -Kasım 91) 42.724
Süleyman Demirel (Kasım 91 -Haziran) 93 53.567
Tansu Çiller (Haziran 93 -Ekim 95) 58.417
Tansu Çiller (Ekim 95 -Ekim 95) 58.417
Tansu Çiller (Ekim 95 -Mart 96) 60.686
Mesut Yılmaz (Mart 96 -Haziran 96) 60.696
Necmettin Erbakan (Haziran 96 -Haziran 97) 60.371
Mesut Yılmaz (Haziran 97 -Ocak 99) 70.025
Bülent Ecevit (Ocak 99 -Mayıs 99) 71.821
Bülent Ecevit (Mayıs 99 -Kasım 02) 149.905
Abdullah Gül (Kasım 02 -Mart 03) 152.312
R. Tayyip Erdoğan (Mart 03 -Temmuz 07) 264.672
R. Tayyip Erdoğan (Eylül 07 -…) 282.111
[iki alıntı yapılarak telif edilmiştir]