“Bir hastalık kuşkusu başlamayagörsün, dünyanın bütün ilaçlarını getirsen yine faydasızdır.”
Publius Ovidius Naso
Bir gazetenin sağlık ekinde, İstanbulun tanınmış Üniversitelerinden birinde öğretim üyesi bir Prof. Dr.’un , yüksek tansiyon hastalığı konusunda aynen şunları söylediğni hayret, biraz da ürküntü içinde gördüm :
“Kan basıncının insan sağlığına zararlı olmaması için büyük tansiyonun 11.5 (115 mmHg), küçük tansiyonun 7.5 (75 mm Hg) olması lazım. Akılda kolay tutulması için bu değerler 12/8 (12 mm Hg/8 mm Hg) olarak yuvarlanabilir. 12/8 (12 mmHg/8 mm Hg) in üstüne çıkan tansiyon , beyin, kalb, böbrekler ve gözlerde hasar oluşturabilir.”
Şu yukardaki sözlerin anlamı, dünya yüzünde bulunan bütün insanları, çocuklar da içinde olmak üzere, yüksek tansiyon hastası ilan etmek demektir. Sorumlu bir uzman ağzından çıktığı için de üzerinde durmak gerekir. Bunları söyleyen alelade bir vatandaş değil, Üniversitede eğitim veren bir Prof. dur.
Bunu okuyan sade vatandaş, tıp bilgisine sahip olmak zorunda olmadığından, tansiyonunu ölçtürdüğünde büyük bir telaşa kapılıp, hemen ya hastane polikliniklerine ya da doktor muayenehanelerine baş vuracaktır. Ama kendisi aslında hasta falan değildir. Çünkü büyük tansiyonda 120 mm Hg değerinin biraz üzeri, normal tansiyon değeridir. Ortada bir hastalık yoktur.
Başvurduğu hekim aklı başında biri ise, kendisine hasta olmadığını söyleyecektir (ona bunu inandırmak ta zordur. Çünkü hasta olduğu bir kez aklına takılmıştır). Lakin böyle değilse sözüm ona hastamız bütün normal ömrü boyunca belli aralıklarla doktora başvurma durumunda kalacaktır. Çünkü kan basıncı yönünden tümüyle sağlıklı olduğu için, zarar göreceği söylenen organ sistemleri de sağlam kalacağından ölmeyecek, doğal ömrünü yaşayarak, sağlıklı ama “Hastalık Hastası” biri olarak hekimden hekime dolaşacaktır. Doğrusu, hekimler için, hiç bir risk taşımayan iyi bir gelir kaynağı oluşturur bu…. Düşünün bir kez, toplumun hemen hepsi hastadır, hekim olarak sizin yardımınızı beklemektedir!!…Bu arada sağlam kişinin gireceği “hastalıklı olma” psikolojisinin verdiği zarar, elde edilecek yarar(!) karşısında elbette bir tarafa konulmalıdır!!…
Edebiyat dünyasında bu durumu anlatan iki önemli yapıt aklıma geliyor. Herkese, eğer şimdiye kadar okuma fırsatı bulamadıysalar, bunları bulup okumalarını yeğinlikle öneririm.
Bu yapıtlardan biri Fransız yazarı Jules Romain’in 1922 yılında yazdığı “Dr. Knock” adlı tiyatro yapıtıdır. İkincisi gene bir Fransız yazarı olan Molière’ in “Le Malade Imaginaire” başlıklı tiyatro yapıtıdır. Bu sonuncu dilimize “Hastalık Hastası” adıyla çevrilmiştir. Her iki yapıtta da şarlatanların bir topluma verilebilecekleri zarar, güldürü biçiminde anlatılmıştır. Bunlar hem güldürücü, hem de ibret verip düşündürücü iki yapıttır.
Jules Romain’ nin “Dr. Knock” unu inceleyen Ian Bamforth, inceleme yazısının alt başlığı olarak “A Study in Medical Cynicism” tümcesini seçmiştir ki, bu Türkçede “Tıbbi Olumsuzculuk Üzerine Bir İnceleme” anlamı taşır.
Biz, her zaman söylediğimiz gibi, hekimlerin halk karşısında konuşurken, Hippocrates hekimin gösterdiği doğrultuda, bütün ciddiyetlerini takınıp her zaman doğruları söylemelerini öneriyoruz.
Dahası tıbbi konuların iki günde bir gazete sayfaları ile televizyonlarda tartışma konusu yapılmamasını istiyoruz. Bu konuları sürekli olarak mediaya taşımak doğru değildir. Aynı bağlamda, söz gelimi, bir mühendislik konusu olan “betonarme hesapları” , “elektronik devreler” ya da “tarımsal hastalıklar” ın, acaba neden ikide bir gazete sütunlarında boy göstermediği, üzerlerinde tartışma açılmadığı konusu hiç aklınıza gelmedi mi?… Çünkü bunların her biri de aynı ulamda, birer teknik konudur.
Hiç bir yakınması olmayan vatandaşlara, yılda bir ya da iki kez tıbbi denetimden (moda deyimiyle check-up) geçmeleri salık verilmesi yeter. Bu denetimlerde bir hastalıkları varsa ortaya çıkacaktır. İkide bir hastalıkların ayrıntılarına girerek anlatmak, çoğu kez “hastalık hastaları” nın ortaya çıkmasına neden olur. Bu da bir tür zihin bozukluğudur. Belki sorumsuz hekimlerin işine yarar. Ama topluma büyük zarar verebileceğini akıldan çıkarmamak gerekir.
Hekim olmayan bir kişiye, tıbbın bütün ayrıntılarını verme olanağı olmadığına göre, hastalıkların kıyı ya da köşesinden girerek söz etmek, onlara yarar değil zarar getirecektir. Aynı yanlış, ne yazık ki dini bilgiler konusunda da yapılmakta…
Hiç unutmayalım ki, hastalıkları ilk kez öğrenme durumunda olan tıp öğrencileri bile, kitaplarda karşılaştıkları her hastalığın kendilerinde var olup olmadığından bir kez kuşku duyarlar. Birer hekim olarak tıp fakültesini bitirdiklerinde bu kuşkudan kurtulmuş olurlar.
———————————————————-
Konuya İlişkin Edebiyat Yapıtları :
Jules Romain : Knock ou le Triomphe de la Medecine. Amazon.com
Jean- Baptiste Poquelin (Molière) : Hastalık Hastası
Orjinal isim: Le Malade Imaginaire, İnkılâp Kitabevi / Sinema / Tiyatro / Piyesler Dizisi.