(İSTANBUL AGOP) İmzalı Zillerin (Cymbal) Gizleri Nedir?….

deneme1gk0.jpg
“Bana güvenilerek verilen bir sırrı kutsal bir emanet gibi saklarım, ama sırları elimden geldiği kadar bilmemeye çalışırım.”
Albert EINSTEIN

Dünyanın üçüncü büyük zil üreticisi olan İstanbul Agop Zilleri’nin üretim formülünü sadece firmanın sahibi iki kardeş biliyor. 45 ülkeye dış-satım yapan İstanbul Agop Zilleri’nin başarısının sırrı formülündeki gizemde saklı. Ailede babadan oğula aktarılan esrarengiz formül, el işçiliğinin ustalığıyla birleşince zil konusunda dünya starlarının vazgeçilmez bir markası haline geldi.. Dünya üçüncüsü olan İstanbul Agop Zilleri’nin en büyük rakibi de bir Ermeni şirketi olan ABD’deki efsanevi zil markası Zildjian.

İstanbulda üretilip jazz toplulukları, senfonik orkestraları, bandolarda ritm saz olarak kullanılan cymbal’ lerin geçmişi çok gerilere gitmektedir.

İstanbul Agop Zilleri’nin ortaya çıkmasına da aslında Zildjian şirketi neden oluyor.

Avedis Zildjian’ca 1623′te Sultan IV. Murat’ın iziniyle Samatya’da kurulan Zildjian şirketi, Osmanlı’nın da desteğiyle yurtdışına fabrika kuran ilk ortaklık olur.
“Made in Turkey Istanbul” markasıyla dış-satım yapan ilk firma Zildjian firması olmuştur,. Sonraları Zildjian’ın bir ferdi ABD’ye göçerek, 1929′da merkezini ABD’ye taşır Türkiye’de kalan Mikhail Zildjian ise 1977 yılında kapatmış firmayı. Agop Tomurcuk da oradan edindiği deneyimle 1980 senesinde kurmuş İstanbul Zilleri’ni. Baba ölünce Sarkis ile Arman Tomurcuk önemli bir değişiklik yaparak İstanbul Agop olarak isimlerini değiştirmişler. ”Onun adını yaşatmak istedik. Ona büyük saygımız vardı.” diyorlar.

Osmanlı’da ilk olarak Mehteran Takımı için üretilen ziller, Hıristiyanlığın kabulü ile Ermeni kiliselerindeki ayinlerin vazgeçilmez çalgısı olur.

1680′lerin sonuna doğru Mozart ile Haydn gibi ünlü besteciler de eserlerinde zile yer verir. Böylelikle Anadolu’dan kaynak alan bu enstrüman, sınırları aşıp Batı’ya ulaşır. Zildjian markalı zilleri kullananlar arasında kimler yoktu ki?…

Son yılların pop müzik tarihine imzasını atan grup Beatles’ın sağ eli zil üzerinden kalkmayan, zilleri devamlı döven davulcusu Ringo Star (Ricart Starkey) Ludvig marka davulunu Zildjian zilleri ile donatmıştı.

Yılların eskitemediği bir başka grup olan Rolling Stones’un Dünyanın en iyi metronom davulcusu Charlie Watts uzun tonaliteli, parlak sesi ile Zildjian zilleri tercih etmiş. İngilizlerin sert müzik yapan Cream’ın soloları ile ünlü davulcusu Ginger Baker. Siyahî solak gitarist Jimi Hendrix’in merdivenden düşermiş gibi davul ataklarıyla tanınan bateristi Mitch Mitchell. Enstrümantal grupların en ünlüsü Shadow’un ritmik davulcusu Brian Bennet ile Yes, Uria Heep, Deep Purple, Pink Floyd, Gun’s and Roses Mike Fletfood hep müziklerinde Zildjian kullanan davulcular.

Pop grup davulcularının yanı sıra ünlü cazcılar Roy Haynes, sol Gubin, Kenny Clare, Jo Jones, Ed Thingpen, Cotin Baikley ile öteki ünlü davulcular ısrarla Zildjian zillerini seçip kullandılar.

Bütün bunlar ile benzeri meraklılar, zaman zaman zil atölyesine gelerek, adeta karpuz seçer gibi zil seçtikleri bir gerçektir. Çünkü zillerin hepsi el yapımı olduğu için ses ile tını özelliği aynı olan iki zil, 650 değişik model ile 8000 tane zil bulunan stokta yoktur.

Türkiye’de hemen hemen tüm müzisyenler tarafından kullanılan İstanbul Agop zilleri yılda 30 bin dolayında üretilip, üretiminin yüzde 95′ini dış-satım yapılıyor. Japonya, ABD, Avrupa’nın hemen hemen tüm ülkeleri, Rusya, Suriye, Güney Afrika, uzak doğu ülkeleri ile Kanarya Adaları’nda Agop İstanbul zilleri müzisyenler tarafından kullanılıyor.

Serkıs ile Arman kardeşler küçüklüklerinden beri babalarının yanında çalışarak zilin bütün yapım aşamalarını öğrenmişler. Baba Agop Tomurcuk diğer işçilerden hiç farklı davranmamış oğullarına. Aslında öğrenmek kolay değil. Ama onlar 15-16 yaşından beri işin içinde oldukları için zor olarak nitelendirmiyorlar. El yapımı zil onlar için çocuk oyuncağı.

Ama bakın bu zillerin gizi, bir vakitler nasıl el değiştirmiş?…

Önceleri kalaycılık yapan, büyükbaba Kerope Zildjian ile Trabzon’da başlayan zil yapımında uygulanan gizli formül babadan oğla yıllarca süregelmiş, olup, ailenin son ferdi olan, Kerope Zildjian’nın torunu İstanbul doğumlu Mikael Zildjian 73 yaşında kalb krizinden ölürken zillerin yapımında kullanılan formülü de beraberinde götürmüş gibi gözükmekle birlikte, gerçek hiç te öyle değildi.

Mikael Zildjian gece yarısı olup ta herkes gidip, atölye boşaldıktan sonra zillerin malzemesi olan kalay ile bakırı, ayrıca başka bazı metalleri özel olarak tartıp kendi formülü olan uygunluk kıvamını ayarlıyor. Bu nedenle zil yapımındaki bu karışım, zilci ailenin babadan oğula kalan meslek sırrı olarak yıllarca devam etmiş. Oysa o günlerin çırakları Mehmet Tamdeğer ile Agop Tomurcuk ustalarını izlenimlerini şöyle anlatmışlardı :

“Bütün gün birlikte çalıştığımız ustamız, sıra zil döküm işine gelince bizi atölyeden çıkartıyor, bu işlemi tek başına yapıyordu. Doğrusu bu ya dışarı çıkartılmak ağrımıza gidiyordu. Bir gün kafa kafaya verip olayı seyretmeyi aklımıza koyduk. Gidiyormuş gibi yapıp çatı arasına saklandık. Mikael ustanın bakırlarla kalayı nasıl tartıp karıştırdığını, erittiğini nefesimizi tutarak izledik. Artık formül bizdeydi. Uygulama için hem çalışıp hem de ağzımızı sıkıca kapatıp bekledik. Mikael ustanın ölümünden sonra kapanan zil atölyesi dağıldı. Ortada kalmıştık. Yapabileceğimiz başka bir iş yoktu. Ama öğrendiklerimizi uygulama olanağı vardı. İki ortak 1981 yılında Bağcılarda kendi zil atölyemizi kurduk. Yüzde yüz el yapımı zil üretimine geçtik”

Mikael Zildjian’dan Agop Tomurcuk’a geçen zillerin yapım gizi iki aşamalıdır. Bunlardan birinci aşama bütün çalışanlardan gizlenen, sadece firmanın başındaki iki kişice (Serkis ile Arman kardeşler) bilinmektedir. İkinci aşamadaki sır ise, gene bir çok kişiden gizlenmekle birlikte atölyede çalışan bir kaç ustaya açıklanmak zorunda kalınmıştır. Ama işin can alacak noktası birinci aşamada gizlidir.

Birinci aşama giz şöyle :

Zillerin ana maddesi tunç (ya da bronz) dediğimiz bir alaşımdır. Tunç bakırla kalayın bir alaşımıdır. Bronz bakırdan daha serttir, daha kolay erir, kalıba daha kolay dökülür. Kilise çanlarının yapımında, istenen güzellikte tınının elde edilmesi için bronz alaşımına bir bölüm altın katıldığı bilinen bir gerçektir. Zillerde de karışıma altın katıldığı akla geliyor.

Bunun yanında kalıba dökülüp soğuduktan sonra haddeden geçirilen ilk ürün çok sert, cam gibi kırılgan bir durumda olmaktadır. Bu özellik bronza silisyum ile aleminyum katımı ile elde edilebilir. Silisyum alaşıma en fazla % 5 oranında katılabilirken, aleminyum sınırsız ölçüde eklenebilir. Bunların yanında bu alaşıma nikelin de katılmış olabileceği akla geliyor. Nikel de bronz alaşımına sınırsız olarak katılabilir. Silisyum ile aleminyumun alaşımdaki nicelikleri arttığı oranda elde edilen ürün daha sert, daha kırılgan olur.

Böylece İstanbul Agop zillerinin ham maddesinin Bakır+Kalay+Altın+Silisyum+Aleminyum+ Nikel karışımından olabileceği akla geliyor. Ama burada bu maddelerin alaşımdaki yüzde oranlarını kestirebilme olanağı yoktur. İşte işin asıl sır olan yönü de budur.

İkinci aşama giz ise :

Yukarda ilk elde edilen ürünün cam gibi kırılgan olduğunu söylemiştik. Zil yapabilmek için bu özelliğin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunun için gizli tutulan bir dizi işlem uygulanır. Bu yapılan işlemler atölyedeki bir kaç usta aracılığıyla yürütülmekte olup, ötekilerin gözünden uzakta yapılır. Buna da ne dererecede sır denebilir?… Bilinemez. Zira birden fazla kişinin bildiği sır, artık sır olmaktan da çıkar.

Alaşım gizli bir biçimde elde edildikten sonra atölyede metal, enjeksiyon makinesinde 1200 derecede eritiliyor. Kalay, bakır ile öteki maddelerin birleşiminden oluşan maden 5 milimetrelik bir kalınlıkta dökülerek, yuvarlak bir form elde ediliyor ve bu form “fodola” olarak tanımlanıyor. Fodola yufka açar gibi 700-750 derece sıcaklıkta haddeleme sistemiyle açılıyor. Sonra tekrar fırınlanıyor. Ardından ise yere atılarak 10 dakika soğumaya bırakılıyor. Son derece keskin haldeki kenarlar ise özel bir yöntemle törpüleniyor. Sonra ziller tornadan geçiriliyor. En sonunda çekiçleme işlemi yapılıyor. Çekiçlemede aynı yere çekiç vurulmadan bir zil üzerine 4000-7000 çekiç darbesi uygulananıyor. Sonuçta elde edilen ziller ses yönünden testten geçiriliyor. Bunda başarılı olamayanlar tekrar eritilip, yeniden üretiliyor.

One Response to (İSTANBUL AGOP) İmzalı Zillerin (Cymbal) Gizleri Nedir?….

  1. Ersun diyor ki:

    Merhaba; bir bateri öğrencisi olarak öğrenmek istediğim bilgiler var. yardımcı olursanız bahtiyar olurum. zillerin yapım maddelerini anladım. davulların maddeleri, akort kulakları ve davulları taşımaya yarayan stand ismindeki sehpalar nelerden üretilir mesela ? yardımcı olmanız dileğiyle,

    İyi Günler.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>