“Atatürk devrimleriyle Türk toplumuna travma yaşatıldı”
Dengir Mir Mehmet Fırat
Yukarıdaki sözleriyle Dengir Mir Mehmet Fırat neyi anlatmak istemiştir?..
Kendisi sosyolojik bir saptama yaptığını, her devrimin travmatik bir yapısı olduğunu, Atatürk devrimlerinin de bundan ayrı tutulamıyacağını söylemektedir. Kendi yönünden haklı olduğunu savunmaktadır. Söylem özgürlüğü içinde düşüncelerini dile getirdiğini anlatmaktadır. Ancak ileri sürdüğü fikirler bir bilimsel sosyoloji kongresinde değil, bir röportajda söylenmiştir.
Hemen şunu bilmek gerekir ki, Mehmet Fırat herhangi bir gazetenin köşe yazarı değil İktidar Partisinin Genel Başkan Yardımcısıdır. Söylemlerinin Başbakanınki kadar etkisi, tepkisi olacaktır . Söyledikleriyle fikirlerini açıklarken, bu konuda herkes gibi bağımsız olmasına karşın, çok dikkatli olması, her aklına geleni söyleyivermemesi gerekir. Tersi durumda akla, başka türlü düşünceler gelecektir.
“Deney sonucu kanıtlanmıştır ki, belirsiz bir silahla halkın denetimini ele geçirmenin en basit yolu, onları bir taraftan şaşkın, organizasyonları bozulmuş, ilgilerini gerçekten önemi olmayan başka sorunlara çekilmiş bir durumda tutarken, öte yandan dengelerini tümüyle kaybetmelerini sağlamaktır.”
Bu sözler David Icke’ nin “Brillant Book” adlı yapıtından alınmış olup, yayılımcı güçlerin hedef aldıkları ülkelerde uyguladıkları sessiz silahın nasıl, hangi düzeneği kullanarak çalıştığını anlatmaktadır.
Son zamanlarda toplumumuzda yapay gündemler yaratmak, bu yolla asıl problemleri, değil tartışma, tümüyle düşünce dışında tutmakla birlikte, bu yapay gündemler aracıyla aşırı gerginlik meydana getirmeye çalışmak adet haline gelmiştir. Gün geçmiyor ki bunlardan bir yenisiyle karşılaşmayalım…
İyi ama bu yol, yurt dışındaki yayılımcı güçlerin bir yöntemidir. Oysa biz bunu kendi kendimize yapıyoruz. Eğer özel bir amaç güdülmüyorsa, bu bir tek sonucun doğmasına neden olacaktır : Bu yolu tutanların zeka düzeylerinin saptanması gerekir!.. Çünkü aklı başında olan hiç bir kimse kendi bindiği dalı kesemez!.. Aynı gemide olduğumuzun bilincinde olmamız gerekmez mi?…
İmparatorluklar yönetmiş koca bir toplumun özgüveninin yok edilmesine alet olunuyor farkında olmadan.
Türk toplumu geldiğimiz noktada Atatürk Devrimleriyle kaynaşmış, onları içine sindirmiştir . Türkiye 1920 yılından bu yana çok uzun bir yol almıştır. Evet, her devrimde olduğu gibi, Atatürk devrimlerinde de bir travma söz konusu olabilir. Çünkü toplumu sarsmayan bir siyasal harekete devrim değil reform denir.
Ama bu tam 88 yıl geride kalmıştır. Bu günkü Türkiyede devrim travmasından söz etmek, gündemi bilerek ya da bilmeden saptırmak, ortamda yapay gerginlik meydana getirmek anlamını taşır.
Öyle görünüyor ki, aklımızı bir parça başımıza devşirdiğimiz gün düzlüğe çıkabileceğiz.
Bu ne zaman olur?.. Derseniz…
Gözlerimiz önünde olan bu günkü düşünce yapısıyla, “hiç bir zaman” demek zorundayız.
tüm nurcu ve fetocuların Allah bin belasını versin (AMİN…)