“İnsanlar din hakkında yazarlar, savaşırlar, ölürler de, din için yaşamasını bilmezler.”
Charles Caleb COLTON
Son yıllarda dindarlık ile dinciliği birbirine karıştırıp, ikisini de aynı şeymiş gibi görme eğilimine toplumca girdik. Bunun nedeni de bizlere ne dünya işlerinin yürüyüş biçimleri, ne de dinimizin doğru dürüst öğretilmemiş olmasıdır. Buna bağlı olarak Laikliğin de anlamını başka anlamlarla karıştırır olduk.
Toplumun bu bilgisizliğinden içerde siyasetçiler yararlanmaya çalıştığı gibi, dışardan da bu konularda fikir aşılamaya çalışanlar var. Bilgisizlikle özürlü olduğumuzdan her iki yönden de gelen etkileri tam doğrultusuna koyup değerlendirme yapamıyoruz.
Bunun nedeni yalnız başına bilgisizlik değildir kuşkusuz… Olayları değerlendirmeye yarayan akıl ile bilinçlilik etkenleri de elimizden alınmış bulunuyor. Öyle ki yaratılan bu dumanlı ortamda neyin yararımıza, neyin zararımıza olduğunu ayırdedemez duruma geldiğimiz açıkça görülmekte…
Dinci bezirganların ne denli zararlı olduğunu, bakın Yaşar Nuri Öztürk hoca son yazdığı kitapta nasıl anlatıyor :
“Allah ile aldatmayı anlamak isteyenler Türkiye’ye baksın. Bu Kur’an-ı Kerim’in kullandığı bir uyarı, buyruktur. Cenabı Hak diyor ki:’ Sizi benimle aldatacaklar’ Bu şeytanın bir oyunudur. Bunun için şeytan kendi evliyasını kullanır. ‘Dikkat edin.Sakın bu aldanya düşmeyin’diyor.
Sizi ben markette, tapu idaresinde kandırsam. malınaza emlakinize musallat olsam 3-5 gün, 1 ay 2 ay 5 sene sonra farkedersiniz. Ama Allah ile aldatıldığınız zaman sizi yüreğinizin en derininden en kutsal duyguları kullanarak kandırıyor olurum ve bunu farketmeniz bile asırlar sürer. mesela Engizisyonun batı düntyasında kadınlar başta olmak üzere yaptığını zülmü insanların farketmesi 9 asır sürmüştür.
Kur’an-ı Kerim’in Allahın bir lütfu rahmeti bizim için. Çünkü hiçbir kutsal metinde ‘Allah ile aldatılmayın’ diye bir uyarı yok. benim uzmanlık alanım. Ben görmedim. Demekki Kur’an kendi döneminde bunun işletileceğini ve bu uzakla insanların çok büyük ızdıraplara maruz bırakılacağını biliyor ve bu uyarıyı getiriyor.
Nitekim bizim müslüman camianın özellikle Türk halkının geçmişine ve bugününe bakarsanız, Allah ile nasıl aldatıldığımız ve bunun bize ödettiği büyük kahır faturası önümüzde özellikle son yıllarda.
Son yıllarda Allah ile aldatma sadece içerde din istismarı yapan birilerinin aldatması olarak kalmıyor bu. O o kadar yıkıcı olmaz. Yani biraz para milletten toplar, kasasını kesesini boşaltır milletin şu bu.. Ama bu içerde kalır.
Şimdi dışarıdan da bu işbirliği ile yürütülüyor.”
Deyip, anlatımını sürdürüyor :
“Bakın işte Allah ile aldatmanın oyunlarından biri; BOP Projesi içinde ‘Ilımlı İslam’
Vatikan’ın yürüttüğü ‘Dinler arası diyalog’.
Adam okyanusun öbür tarafından geliyor. Bizim 1000 yıldır yaşadığımız dinin adını değiştiriyor.
Ilımlı İslam Politikasını sadece Amerika değil batı dünyasının tümü dayatıyor. Bu iki koldan yürüyor. Biribci kol Atlantik ötesinden geleni bu BOP Projesi, ikincisi de Vatikan’dan yürütülen yani batıdan Avrupadan dinler arası diyalog.
Niye yapıyorlar bunu?
İslam dünyasının muazzam kaynaklarını sömürmek için direnç göstermeyecek, Hristiyan emperyalizmine boyun eğecek, onun dümen suyunda gidecek insanlar oluşturmak.
Uyumlu , ılımlı, güdülecek bir din. Ilımlı diye bizimkiler tercüme ediyor. Bize onu kabul ettirme için bir yumuşatma olarak.
Ilımlı deyince İslam orta yol, itidal dini değil midir? hayır bahsedilen bu değil. To Moderate fiilinden geliyor. Uysallaştırmak, hesaba uydurmak. ordan alınmış.
Birisi ‘Ha muhammed-i İslam, ha ılımlı islam’ derse ben bu adamı dinimin dışında görürüm. Bu adamla aynı mabede girmem. Bu kadar önemlidir. Küresel sömürü ve aldatma odakları da Allah ile aldatmayı kullanıyorlar.”
Bu güçlü, aynı zamanda haklı anlatış karşısında, başka söze gerek var mı?…