CERRAHİ, NEDİR ya da NE DEĞİLDİR?….

“Küçük şeylere fazla önem verenler ellerinden büyük şeyler gelmeyenlerdir.”
PLATON (asıl adı Aristokles)

Cerrahi tıp sanatının el-işi bölümünü oluşturur. Tümüyle insan buluşu olması nedeniyle de bir çok eksik ile yanlışı da yapısı içinde barındırmaktadır. Bu yanlışlar tıbbın öteki yarısı için de söz konusu olmakla birlikte, “dahili hastalıklar” la uğraşan tıp alanı, sağıtmada Tanrının sağıtma yöntemlerine yakınlığı yüzünden, cerrahiye göre daha az yanılgı payı taşır.

Cerrahiyle uğraşan hekimlere “cerrah” denmektedir.

Bu konuda bir öykücük (anektod) aktarmak isterim :

Göğüs Cerrahisi asistanlığına başladığım ilk hastane olan Süreyyapaşa Sanatoryumu’nun başhekimi olan Dr. Abit KÖYMEN bizlere sorardı “cerrah ile carih arasında ne fark vardır, biliyor musunuz?..” Sonra bizlerin yanıtını beklemeden eklerdi “carih bir kez adam yaralayan kişiye denir. Cerrah ise adam yaralamayı alışkanlık haline getirmiş kişidir.” der, gülüşürdük.

Cerrahinin başlangıcı çok eskilere gider.

Bilindiği kadarıyla dünyada ilk cerrahi girişim, fosillerin incelenmesinden anlaşıldığı gibi, neolitik çağda (yaklaşık İ.Ö. 10000-6000) kafatası trepanasyonlarıyla başladı. Bu gün cerrahinin ulaşmış olduğu düşük ölüm oranı (% 0 – 2 dolaylarında), eski Mısır, Sümer, eski Yunan, Roma ile öteki Akdeniz kültürlerine bağlı olarak gelişen tıbbın yaklaşık 5000 yıllık bir birikiminin sonucudur.

Tıp araştırmalarını halen “deneme-yanılma” yöntemiyle yapmaktadır. Bunu onaylayan ünlü cerrah Harvey W. Cushing şu aşağıdaki sözleri 1935 yılında Science dergisinde yayınlanan bir makalesinde söyledi:

“Kesin bir anlamda, bir hekimin verdiği ilaçlar ile her cerrahın uyguladığı cerrahi girişimler deneyseldir. Sonuçlar matematik olarak asla hesaplanamaz. Doktorların kararları ile hastanın bunlara verdiği yanıtlar değişken olup, herhangi bir olasılık yasası ile saptanamaz.”

Cushing’in bu yazısında açıkça söylemediği, ama satır aralarında gizli gerçekler vardır. Bizler, üzülerek söylemek gerek, canlının yaşamını sağlayan ya da onun ölümüne neden olan doğal olayların (phenomena) pek çok büyük bir bölümünü bilmiyoruz. Dolaylı olarak yaptığımız araştırmaları da el-yordamıyla yapmaktayız. Yukarda sözü edilen olayları % 99 oranında bilebilseydik, o zaman “herhangi bir olasılık yasası” burada işlerlik kazanırdı. Harvey Cushing bu yönden belki haklıdır. Önce yaşamın gizlerini çözmek gerekir. Canlının vücudu insan yapısı olmadığından, bu günkü bilgisizliğimiz belki haklı da görülebilir.

Bu bilgisizliğimize en sade örnek, kalın bağırsağın başlangıcındaki coecum’a bağlı appendix’in bu gün bile görevini bilememizdir. Tanrı bu organı ne için yaratmıştır?.. Bu bizim için bir bilinmeyen olarak 21nci yüzyılın başlarında bile ortada durmaktadır. Ama Tanrı hiç bir şeyi gereksiz yere yaratmamıştır. Bu organın, kanıtlanmamış olarak, bazılarına göre boğazda bulunan bademciklere benzer bir görevi vardır. Bazılarına göre otla beslenen hayvanlarda sellülozun sindirimini sağlamakta olup, insanda körelmiş durumdadır. Ama tümüyle otla beslenen atlarda appendix yoktur… Evet! Yaradılışın gizleri karşısında çaresiz görünüyoruz.

Halk arasında cerrahların ustalıkları, el becerileri ön sıraya çıkar. Dahası bu konuda becerikli cerrahlar için “altın elli” ya da “altın parmaklı” gibi nitelendirilmeler öne sürülür. Elbette cerrahi bir el-işi gibi görünmektedir. Ama bundan öte, bir cerrahta bulunması gerekli başka türlü çok önemli nitelikler de vardır ki, bunlar olmadıkça yapılan el-işi hünerlerin hiç bir değeri olmaz.

Bir müzikal ustalıktan söz ederken nasıl “virtuoso” terimini kullanıyorsak cerrahideki el becerisi için de aynı terimi kullanarak “cerrahi virtuoso” dan söz edebiliriz. Çünkü cerrahide el becerisi, işin sanatsal yönünü dile getirir. Bu virtüoso aşamasına ulaşmak her genç cerrahın gönlünde yatan bir aslandır, ona ulaşmak için ne kadar güç harcanıp, çabalar sarfedildiğini bizler çok iyi biliyoruz. Fakat bakın bazı büyük isim yapmış cerrahlar çalışmanın el-işi (operational) bölümü konusunda neler demişler, bir göz atalım :

“Düşünüyorum da, uzun yıllar meslekte çalışmış olan bizler, bir çok ileri derecede hünerli operatör’ün iyi birer cerrah olmadıklarını anlamış bulunuyoruz.”
William Worrall MAYO (1938)

Frederic S. Dennis: Master Surgeons of America
Surg.Gynecol.Obstet. 1938; 67: 535-6.

“Neden cerrahın emeklilik yaşı atmış da bir hekiminki atmışüç ya da atmışaltı olarak düşünülmektedir?.. Benim bu konuda bir fikrim var : Belki cerrahın parmakları bir parça sertleşerek, herhangi bir hekimin beyin damarlarının onu daha az yeterli yapmasından önce cerrahı bu hale getirmektedir. Size bir şey söyleyeyim, elleri olmayan birinin cerrah olarak herhangi bir yere atandığı günleri görmek isterdim: Yapılan çalışmanın operatif bölümünün bütün çalışmanın çok küçük bir parçası olduğunu görmek için.”
Harvey Williams CUSHING (1911)

Letter to Dr.Henry Christian, 20 November 1911.

Evet, doğrudur, cerrahi basit bir el “zeneat” i, cerrah ta onun bir ustası olmaktan çok öte, güçlü bir disiplinin birer parçasıdırlar. Hekimliği, hekim olmayı bir tarafa kaldırıp atamazsınız. Hele hekimin olguları izleyip gerekli tanıları koyarken sahip olduğu, bir dedektifinkine benzer, “araştırıcı” niteliğini, o ayrıcalıklı insan zekâsını, yadsıyamazsınız. Her hekimde bulunması gerekli olan bu nitelik onu bilimsel yönde araştırma yapmak için de harekete geçirecektir.

Bu yüzden klinik şefliği dönemine başladığımızda, çevremizdeki asistanlarımıza sürekli olarak ellerinden çok beyinlerine önem vermeleri konusunda öğütler verdik. Bu yönleriyle onları değerlendirmeye aldık. Çünkü elleri de yönlendiren beynimizdir. Ayrıca cerrahinin her dönemde yeğinlikle gereksinim duyduğu yeni buluşlar ile bilgiler de beynin ürünüdür. Zeka burada da yanımızda olarak bize yardım edecektir. Unutmayalım ki her türlü çözümün anahtarı zekanın elindedir.

Bunlar olmadıkça cerrahi çok eskilerde berberlerin tekelinde olduğu dönemlerdeki yetişim durumundan ileri gidemeyeceğinden, onların öğrettiklerinden de öteye geçemez. Hiç bir cerrahın bu düzeyde kalmayı benimseyeceğini sanmıyorum. Bu bilgiye gönderim yapılarak İngilterede günümüzde bile cerrahlara (Dr.) denmez de, ne kadar hünerli olursa olsun (Mr.) diye seslenilir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>