İKRA!… = OKU!… – İlk Vahiy Kime ya da Kimlere Seslenmektedir?…

#alttext#
“ilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”
Hacı Bektaşi Veli

“İkra bismi Rabbikellezi halek” = “Oku!…Yaratan Rabbinin adıyla oku”

Bu sözler Allah (CC) kelamı olup, Kur’anın indirilişinde ilk vahiy tümcesidir. Kuran-ı Kerimin Alak Suresi’ndedir.

Alak suresi (Arapça: سورة العلق) elimizdeki Kur’an-ı Kerim’in 96. suresi. 19 ayetten oluşan bu sure Mekke’de bildirilmiştir. Kur’an’ın ilk bildirilen ayetlernden oluşan surenin ilk 5 ayeti “Oku!…” buyruğunun gizini taşır. “Oku! Yaradan Rabbi’nin adıyla oku” tümcesi bu surenin ilk ayetidir.

İkra ; oku, anla, arkasından git yaşa anlamlarının hepsini aynı anda içinde bulunduran arapça bir sözcüktür. Emir olup, talimat bildirir.

Acaba “Oku!…” diye kime buyurulmuştur?…

Bu buyruk Hz. Muhammede (SAV) verilmiş olamaz. Çünkü O okuma yazma bilmeyen biriydi. Buna karşılık tebliği ulaştıran Hazret-i Cebrail (as) bu buyruğu üç kez yinelemiş, her üçünde de aynı yanıtı almıştır : “Ma ene bikariin = Ben okumayı bilmem!…”. Üstelik vahiyin indiği sırada ortamda yazılı bir metnin varlığı da söz konusu değildir ki okuma gerçekleştirilebilsin… Bunlardan “Oku!…” buyruğunun yüce Peygamberimiz için indirilmediği kolayca anlaşılır.

Ama bu buyruğun Hazret-i Cebrail (as)ce, her seferinde olumlu yanıt alınmamasına karşın, üç kez yinelenmesi de, ne denli önemle üzerinde durulduğunun bir kanıtıdır.

İlk ayetteki “Yaradan Rabbinin Adıyla…” tümcesi, Rabbin yardımıyla okumanın kolaylaşacağını göstermektedir. Belki de bu buyruk. Kur’anın okunması için inananlara (mü’minlere) gönderilmiş olabilir.

Ancak her eylemlerini Kur’anın buyurduğu doğrultuda gerçekleştirme durumunda olan mü’minlerin, Kur’anın deyişlerinden habersiz, Onu okumamış ya da ezberine almamış olması da düşünülemez. Demek ki mü’minler için Kur’anın okunması için ek bir buyruğa gerek yoktur. Çünkü bağlı oldukları İslamın kaynak bilgisi oradadır. İster istemez Kur’anı okuyacak ya da belleyeceklerdir. Hiç bir kuşku yok ki bu gerçek Rab katında bilinmekteydi.

“Oku!…” buyruğunun gizini çözebilmek için Alak Suresinin 2., 3., 4.,5, inci ayetlerini dikkatlice izlemek gerekir.

İkinci ayette “O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak’tan) [*] yarattı.” denilmektedir. Bu ayet ile yaradılış mucizesini örten giz perdesinin bir ucu kaldırılmış oluyor.

Günümüz bilgisine göre ana rahminde geçirdiği 40 haftalık (280 gün) dönem içinde canlı tek hücreli bir varlıktan, kurbağa larvalarını andıran görünümlerden sonra doğuma yaklaşırken insan görünümünü kazanır.

Üstelik geçirdiği bütün dönemler su içindedir. Rabb-ül Âlemîn, yaşamın tek hücreli olarak başlamasından, suda yüzen varlıklardan geçip, sonunda karada yaşayan canlılara nasıl geçildiğini bu 40 haftalık süre içinde biz insanlara göstererek anlatmış bulunmaktadır. Kuran’ı Kerimde kendine özgü simgesel dille anlatılan tam da budur.

Ayrıca surenin adının, başka bir şey değil de, Alak olması çok anlamlıdır [**]. Bununla, bütün anlatılmak istenenlerin merkezinde bir yaradılış mucizesi bulunduğu adeta vurgulanmaktadır.

Tek başına, milyonlarca yıl boyunca her doğumda yinelenen bu tek gerçek bile, Allaha (CC) iman edip, O’nun varlığına inanmamız için yeterlidir. Kaldı ki yaratılmış doğa buna benzer olgularla doludur.

Bunun ardından,

“Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (3. Ayet)
“O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.” (4. Ayet)
“İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.” (5. Ayet)

Denilmektedir.

Bunlardan Yaradanın en büyük öğretici olduğunu, insana okuyup yazarak (demek ki eğitim-öğretim yoluyla) öğrenme yetisinin verildiğini, bu yolla çevresinde sürekli gelişen doğa olaylarının öğrenilmesi gerektiğini anlamalıyız.

O halde Kur’an-ı Kerimin ilk indirilen suresi olan Alak Suresinin ilk ayetindeki İkra = Oku buyruğu, bütün insanlara çevrelerinde gelişen doğa olaylarının hangi yasalar ile kurallara bağlı olarak yürütüldüğünü öğrenmeleri için, yöneltilmiştir.

Bununla Rabb-ül Âlemîn bütün kullarının okuyup yazma yoluyla belli bir eğitim düzeyinde olmasını, dahası bilgin = alim katına kadar yükselmesini istemektedir. Çünkü bunu sağlamak için gerekli bütün donanımları kullarına vermiş bulunmaktadır. Bunlar zeka, öğrenme gücü ya da sığası ile Kuran-ı Kerimdeki simgesel anlatımlardır.

Böylece Kur’anı anlayarak okumanın önemi çok büyüktür. Anlamadan, bu yüzden simgesel deyişleri de kavramadan Kuranı ezberlemenin Yaradanın katında hiç te kabul gören bir davranış olamayacağını, daha ilk vahiyden öğrenmekteyiz. Kitaba girerken daha ilk sözcüklerin önemini kavramak gerekir. Bu da okuduğunuzu anlamaktan, ama derinliğine anlamaktan geçer.

Mukaddes kitaplar her peygambere seslendikleri halk topluluğunun diliyle indirilmiştir [***]. Hz.Muhammed (SAV) ın cemaati Arap diliyle konuştuğu için Kur’an-ı Kerim Arapça olarak indirilmiştir. Kitabı, yaradanın isteği doğrultusunda, anlayarak okuyabilmek için ya Arapça bilmeli ya da konuştuğunuz dile çevirerek okumalısınız. Çünkü Ondan öğrenilecek pek çok “hikmet” vardır.

Dahası bu gün pozitif bilimle uğraşanların, araştıra araştıra zorlukla, o da bir bölümünü ancak bulabildikleri, doğa yasalarının tamamı Kur’an-ı Kerimde, ama simgesel bir anlatışla, bildirilmektedir. [****]

Hiç akıldan çıkarmamak gerekir : Kur’an*ı Kerim bir dua kitabı değil, hem bilimsel, hem de edebi bir başyapıttır. Yaradanın buyrukları ile anlatılarını içerir. Bu yönüyle sahip olunabilecek en büyük servettir. Değerini bilmek gerekir. Bu da O’nu anlayarak okumaktan geçer.

Gene unutmamak gerekir ki, bu Kitap bilimsel buluş ile yapıtların çok kısıtlı ya da hiç olmadığı bir dönemde, MS 610 yılında indirilmeye başlanmış, bu indiriliş 23 yıl sürmüştür!…

—————————————————-

[*] Alak her ne kadar Türkçeye “kan pıhtısı” olarak çevrilmişse de, bu sözcük Arapçada “kadının gebe kalması” anlamına da gelir.

Buna karşılık Kur’anın Fransızca çevirisinde Alak “tissu” olarak, İngilizce çevirisinde “cloth” olarak bildirilmiş olup, bu her iki sözcük te “doku” anlamını taşır.

[**] Surelerin adları Kuran’ın metninden değildir. Hz. Peygamber tarafından konmuştur.

[***] İbrahim suresi 4. ayet : “Biz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice açıklasın…”

[****] Kur’an-ı Kerimde görecelik (izafiyet) teorisinden, evrim teorilerine, astrofizik olaylarından biyolojiye kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan, pozitif bilim alanına giren bilgiler vardır.

One Response to İKRA!… = OKU!… – İlk Vahiy Kime ya da Kimlere Seslenmektedir?…

  1. Debra diyor ki:

    This piece was cogent, well-witrten, and pithy.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>