“Bir fırtınadan sonra dinginlik gelir”
Matthew Henry
Fırtınalar rüzgarların hızlarının fazla olmasından ötürü oluşurlar.
Yaşadığımız atmosfer çeşitli gazlarla doludur.Gazlar hava moleküllerinden oluşmuştur.Belli koşullar altında bu hava molekülleri harekete geçerler.Bir bakıma rüzgar havanın yeryüne paralel yaptığı harekettir. Hava her zaman yüksek basınç merkezinden alçak basınç merkezine doğru hareket eder.
Deniz düzeyinde 1013 milibar hava basıncı normal hava basıncı olarak kabul edilir.Bunun altı değerler alçak basınç, üstü değerler ise yüksek basınç sayılır. Yüksek ile alçak basınç arası fark ne kadar çok ise, bu alanlar arası etkileşim o kadar kuvvetli olarak, rüzgar hızlanır. Ayrıca basınç alanlarının arasındaki uzaklık ta rüzgar hızında etkilidir.
Dünyamız, güneşten gelen ısıyı ekvator bölgesinin her zaman dik açıyla, kutup bölgelerinin de her zaman eğik açıyla almasını sağlayacak bir konumda yaratılmıştır. Bu durum ekvator bölgesinin her zaman çok sıcak, kutup bölgelerinin de her zaman çok soğuk olmasını sağlamıştır. ( Dünyamızın kutup ekseni ile yörünge düzlemi arasında 23.5 derecelik bir açı vardır, dünyamız sağa doğru eğik konumuyla kendi ekseni etrafında, güneş etrafındaki yörüngesinde hareketlerini sürdürmektedir ).
Ekvator bölgesi ( 0 -30 Kuzey enlemleri, 0-30 Güney enlemleri arası) kara ile denizde en sıcak alanlardır. Bu alanlarda önce kara yüzeyleri ısınır. Isınan yüzeyler alttan başlayarak havayı ısıtır. Isınan hava yükselir. Yükselen havanın yerinde, havanın yükselerek terk etmesinden dolayı boşluk oluşur. Bir başka deyişle basınç düşer. Bu sebeple Ekvator bölgesi sürekli olarak dünyanın alçak basınç alanlarıdır. Aynı zamanda yükselen hava yükseldikçe soğur.
Soğuk kutup alanlarında hava alttan başlayarak soğur. En soğuk hava en alttaki hava olur. Soğuyan hava ağırlaşır birbirine doğru sıkışarak çöker. Çöken hava aynı zamanda ısınır. Bu yığılma sonucunda yüzeyde yüksek basınç oluşur. Bundan ötürü Kutup alanları dünyanın her zaman yüksek basınç alanlarıdır.
Dünyadaki her zaman var olan bu alçak ile yüksek basınç alanlarının yanında öteki alanlarda kara ile deniz yüzeyinde yerel ya da daha küçük ölçeklerde oluşan, rüzgarların oluşmasına neden olan basınç merkezleri görülür
Rüzgarlar sürekli rüzgarlar, mevsimlik rüzgarlar,günlük rüzgarlar ile yerel rüzgarlar diye ayrılırlar.
Günlük Rüzgarlar genel hava basıncının etkisiz olduğu, durgun olduğu zamanlarda gece ile gündüz arası sıcaklık farklarının yaptığı basınç değişmelerinden oluşan rüzgarlardır. Gündüzleri karalar,denizlerden daha çabuk ısınırlar. Bundan ötürü deniz üzerinde yüksek, kara üzerinde de bir alçak basınç alanı oluşur .Bunun sonucunda denizden karaya doğru bir rüzgar başlar.Bu rüzgara deniz meltemi denir. Bu rüzgarın hızı,sıcaklık arttıkça artarak, öğlen saatlerinde en fazla hızına ulaşır. Hava kararıp, güneş battığında ise tüm bunların tam tersi yaşanır. Kara daha çabuk soğuduğu için bu seferde karadan denize bir rüzgar esmeye başlar.Buna da kara meltemi denir.
Yerel Rüzgarlar ya da Mevsimlik Rüzgarlar, deniz ile karaların sıcaklıkları mevsime bağlı olarak değişkenlik gösterir. Buna bağlı olarakta yaz ile kış aylarında farklı basınç alanları oluşur. Böylece farklı rüzgarlar etkili olur. Genelde bu tür rüzgarlar Güney Amerika ile Güney Asya’da etkili olurlar. Bölgelerde genelde esen baskın rüzgarlardır.Bundan ötürü bölgesel isimlerle söylenirler. Bu rüzgarlar atmosferde gezen gezici alçak ile yüksek basınç merkezlerinin yaptığı rüzgarlardır.
Sıcak yerel rüzgârlar, Ekvator ve çevresinden kaynaklanan rüzgârlardır. Etkiledikleri alanlarda sıcaklığı yükselten rüzgârlardır. Kuzey yarımkürede güneyden, Güney yarımkürede ise kuzeyden eserler. Hamsin, sirokko, samyeli dünyadaki sıcak yerel rüzgârlara örnek verilebilir. Türkiye’de ise lodos, kıble, keşişleme ve fön rüzgârları, sıcak yerel rüzgârlardır.
Sirokko, Büyük Sahra’dan Kuzey Afrika ile İtalya kıyılarına doğru eser. Akdeniz’den geçerken nem yüklendikleri için İtalya kıyılarına yağış bırakırlar.
Hamsin, Büyük Sahra’dan Mısır ile Libya kıyılarına doğru esen sıcak, kuru, toz yüklü tipik çöl rüzgârıdır.
Fön rüzgârları ise dağın iki yamacı arasında önemli bir sıcaklık farkı doğuran rüzgârlardır. Ülkemizde Karadeniz ile Akdeniz kıyıları boyunca uzanan sıradağlarda rastlanır. Ayrıca İsviçre Alplerinde en tipik biçimiyle görülür. Bu rüzgârlar çığ düşmesine, karların erken erimesine neden olur. Havayı kuruttuğu için bazen bitkilere zarar verir.
Soğuk yerel rüzgarlar ise şunlardır :
Mistral: Fransa’da Rhone Vadisi’nden, Akdeniz’e doğru eser.
Bora: Dalmaçya kıyılarından, Adriyatik Denizi’ne doğru eser.
Krivetz (Kriviç): Romanya’da kuzeydoğudan Tuna Ovası’na doğru eser. Sıcaklığı 10-15 derece düşürür.
Etezyen: Ege kıyılarına yazın kuzeyden eser.
Sürekli Rüzgarlar:
A) Alizeler; 30 DYB alanlarından ekvatordaki TAB alanına doğru esen rüzgarlardır.
•Rüzgarlar arasında en düzenli ve sürekli esenidir.
•Kıtaların doğu kesimlerine yağış bırakırlar.
•Ticaret rüzgarları olarak bilinirler.
•Okyanus akıntılarının oluşumunu sağlarlar.
•Ters alizeler 30° enlemlerde kuraklığa neden olurlar. (çöl)
B) Batı Rüzgarları :
•30° DYB alanlarından 60° DAB alanları arasında eser.
•Orta kuşakta karaların batısına yağış bırakır.
•Ilıman okyanus ikliminin oluşmasına neden olurlar.
•Türkiye’de etkili olan sürekli rüzgarlardır.
C) Kutup Rüzgarları :
•90° TYB alanlarından 60° DAB alanlarına doğru esen rüzgarlardır. Estikçe ısınan rüzgarlardır.
•Kutup rüzgarlarının oluşturduğu yağışa Kutbi Cephe Yağışı denir.
Rüzgarların estikleri yönlere göre adları şöyledir :
Rüzgarın hızına göre bir sıralama yapılmıştır. Bunlara Bofor dereceleri denir :
Ayrıca kasırgalar yeğinliklerine göre sınıflanır. Bunlar beş ulama ayrılır.
Rüzgar hızı saatte 119-153 km arasında ise 1. ulam;
Hızı saatte 154-178 km arasındaysa 2. ulam;
Hızı saatte 179-209 km arasındaysa 3.ulam;
Hızı saate 210-250 arasındaysa 4. ulam;
Hızı saatte 250 km yi aşan kasırgalarda 5. ulamda ele alınır.
Bir de yıl boyu, her yıl aşağı yukarı aynı tarihlerde yinelenen fırtına ile soğuk günler yaşanır. Bunlar yüzlerce yıl boyu yapılan gözlemlerle saptanmış olup her yıl yinelenmektedir. Bazı yıllar içlerinden bir tanesi yaşanmayabilir. Ama ama düzenli bir biçimde hep aynı tarihlerde boy gösterirler.
Bunların isimleri ile oluştukları tarihleri bir çizelge olarak şöyle gösterebiliriz :
Ne var ki verilen meteoroloji haberlerinde bunlardan hiç söz edilmez. Yalnızca önümüzdeki hangi günlerde yeğin rüzgar, yağış ya da soğuk hava olacağı söylenir.
Bunun başlıca nedeni, meteorolojinin bir bilimsel çalışma olduğu, böyle “kulaktan dolma” bilgilere bunlarda yer verilemeyeceği düşüncesi olabilir. Bunun bir benzeri tıp alanında vardır. Orada da “kocakarı ilaçları” ndan hiç söz açılmaz.
Oysa “Sayılı Fırtınalar” yıllar boyu yapılan gözlemlerin bir sonucudur. Her yıl da yinelenirler. Gözlem de bilimsel yöntemlerden biri olduğuna göre, bunun getirilerinden korkup çekinmenin bir anlamı olmamak gerekir. Tıpta da “kocakarı ilaçları” nın pek çoğunun sağıtmada işe yaradıklarını gözden kaçırmamak gerekir. Belki de bunları bilimsel yoldan incelemeye almak doğru olur!…
Sizlerin yukardaki çizelgeye bakarak bu sayılı fırtınaları izlemenizi öneririm. Sonuçların ne kadar şaşırtıcı olduğunu göreceksiniz!…
Ben hep böyle yapıyorum!…