“Uzaylıların kültürleriyle karşılaştık”
Astronaut Dr. Brian O’leary
Bir fısıltı, bir dedikodu olarak uzaylıların UFO larla dünyamıza geldikleri, bunlardan bir kaçının ölü halde ele geçirilip, otopsilerinin yapıldığı insanlar arasında kulaktan kulağa dolaşıp duruyordu. NASA bütün bunların doğru olmadığını söyleyerek, kesinlikle yalanladı.
Fakat aradan 20 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra FBI söylenenlerin doğru olduğunu açıklamış bulunuyor. Bunun ne denli doğru olduğunun irdelenmesi gerektiği kanısındayız!…
Bakınız bu konuda iki bilimadamı neler söylemişti :
“Ünlü fizikçi Stephen Hawking, yaptığı açıklamada birbirinden şaşırtıcı savlar öne sürdü. 68 yaşındaki Hawking uzaylıların “neredeyse” kesin olarak var olduğunu belirtirken evrende 100 milyarın üzerinde galaksi olduğunu söyledi. Her galakside yüzlerce yıldız bulunduğunu dile getiren Hawking, bu kadar büyük bir evrende yalnızca dünya üzerinde yaşam olduğunu düşünmenin pek mantıklı olmayacağını açıkladı.
Uzaylıların varlığını öne sürmesine karşın Hawking insanoğlunu uyarmayı da göz ardı etmedi. Dünyaya gelebilecek uzaylılarla iletişime geçilmesinin tüm dünya ile insanlık için çok kötü sonuçlar doğurabileceğini söyeyen ünlü fizikçi “Uzaylıların dünyaya gelmesi Kristof Kolomb’un Amerika’ya gitmesi gibi yerliler için büyük bir felaket yaratabilir” dedi.
Evrenin gizemlerini ele alan, üç yıldır yapım aşamasında olan bir belgesel için konuşan Hawking, uzaylıların büyük kısmının mikrop ya da basit hayvan olacağını buna karşılık bazı akıllı yaşam formlarının da var olabileceğini belirtti.
Akıllı yaşam formlarının tehdit unsuru olabileceğini belirten Hawking uzaylıların dünyanın kaynaklarını sömürerek dünyayı yok edebileceğini sözlerine ekledi.”
Bunlardan ikincisi :
“Evrende yaşamın ortaya çıkmasını ile evrimi araştıran Alman Prof. Dr. Dirk Schulze-Makuch, uzayda başka yaşamların bulunduğundan emin olduğunu, uzaylıların da bizim gibi seks yaptığını söyledi. Prof. Schulze-Makuch, Onların görüntüsü belki bizim şimdiye kadar tahmin ettiklerimizin ötesinde. NASA’nın uzayda yaşamı saptadığını, ama bunu açıklamadığını düşünüyorum, diyor.
35 yıl önce Mars’a inen Viking uydusu, burada karbondioksit ile Güneş ışığıyla yaşayan mikroorganizmalar keşfetti. Çabuk yetişiyorlar. Bence uzayda yaşam var, bu bitkiler de havayla, sevgiyle çoğalıyorlar. Henüz nasıl göründüğünü bilmediğimiz öteki uzaylı yaratıklar da seks yaparak çoğalıyor. Bu da Güneş sistemindeki birçok gezegende mümkün dedi.
ABD’de Washington State Üniversitesi’nde ders veren Prof. Schulze-Makuch’a göre, Güneş’ten 20 ışık yılı uzaklıktaki, Dünya’dan 20 kat daha ağır olduğu hesaplanan “Gliese 581 d” gezegeninde yaşam bulunuyor.”
Dikkat edilirse her iki bilimadamı da insan düzeyinde (akıllı yaşam biçimleri) varlıkların uzayda var olabileceklerini, ama mikroskopik mini canlıların varlığının kesin olduğunu anlatıyorlar. Uzaydaki yaşam derken asıl minicanlılar üzerinde durdukları bir gerçek!…
Uzayda minicanlı düzeyinde varlıkların bulunması başka bir şey; bunların canlılıklarını koruyarak Dünyaya ulaşıp çoğalabilmeleri çok daha başka bir şeydir, Çünkü Dünyaya gelinceye kadar geçecekleri uzayın koşulları canlı varlık barındırmaya elverişli değildir.
Bunlar bir göktaşı gibi bir uzay cismi üzerinde uzay yolculuğu yapacaklarına göre Dünya atmosferine girer girmez, hızlarına bağlı olarak aşırı sürtünmeden ötürü hemen ısınarak yanmaya başlarlar. Hiç olanak olmamasına karşın, atmosferimize kadar canlılıklarını koruyabilmiş olsalar bile, bu son dönemlerinde yok olmaya mahkumdurlar.
Bu yüzden uzaydan Dünyamıza mikro düzeyde bir canlı gelmemiştir, gelemez de… Dünya yüzünde gördüğümüz tüm yaşam burada yaratılıp, gene burada gelişim ile değişime uğramıştır.
Zekası insan düzeyinde ya da ondan daha fazla olan uzaylı bireylere gelince. Stephen Hawking‘in de dediği gibi bunlar dünya ile üzerinde yaşayanları sömürmek, bundan ötürü de onlara zarar vermek amacıyla gezegenimize geleceklerdir. Yoksa bir takım yapılar yapıp uygarlığa katkı yapma gibi bir kaygıları olamaz. Bunu akıldan çıkarmamak gerekir. Stephen Hawking söylediklerinde çok haklıdır.
Ancak bir çokları da, akıllı uzay yaratıklarının bundan çok önce dünyaya ulaştıklar savını öne sürüyorlar.
Bunlara göre Mısır Piramitlerini uzaydan gelenler yapmıştır. “Çünkü” diyorlar “o büyüklükteki kaya kitlerini bulundukları yerden alıp, o yükseklikte bir yapıyı meydana getirmek üzere üst üste yerleştirmek için gerekli teknolojiyi o günün insanı bilemezdi!…”
Buna göre Çin Piramitleri İrili ufaklı 100 piramit ile birlikte; Beyaz Piramit (300 metre, M.Ö. 3000, Ön-Türk uygarlıklarından biri tarafından yapılan) ile Meksika Piramitleri (Uxmal tapınağı, Teotehuacan); Bolivya Piramitleri (Tiahuanaco) da uzaylılarca yapılmış olmalıdır!…
Ayrıca Meksika ile Orta Amerikada, yer düzeyinde olunduğunda görülmeyen, ama yüksekten bakınca çok büyük çeşitli desenler halinde farkedilen alanları da uzaylıların yaptığı söyleniyor!… Bu alanlar uzay araçlarının inecekleri yerlermiş, onun için yapılmışlar!…
Hep gözle görülür, elle tutulur yapıların uzaylıların işi olabileceği ileri sürülmekte… Ama bir de bunlar gibi ortalarda dolaşmayan, ancak kendi bilim çevrelerinde bilinen olgular var. Söz gelimi yer çekimi yasasını bulunması, Maxwell Dönüşüm denklemlerinin bulunması, Görelilik Kuramları ile evren konusunda ileri sürülen yeni teoriler gibi…
Buna göre Izaak Newton, James Clerk Maxwell, Albert Einstein ile Stephen Hawking, dahası pozitif bilimin omurgası olan matematiği bulanlar da birer uzaylı olmak gerekir (!).
Görülüyor ki bazılarımız, insanoğlunun arasında bir takım bireylerin dahi (genius) düzeyinde zekaları olabileceğini hiç düşünemiyor.
Biz kendilerine hak veriyoruz!… Orta ile bunun altında zekası olan biri, ki dünya nüfusunun çoğunluğu böyledir, deha düzeyinde bir zekaya rastlayınca, onun kendinden bir birey olmayıp, uzaydan gelmiş bir varlık olarak değerlendirebilir.
Oysa karşısındaki de kendisi gibi Dünya gezegeninin bir ürünü, bir insandır. Bütün o hayret uyandıran yapıları da, şimdiye kadar bulunmuş bilimsel teorileri de onlar meydana getirmiştir. Ama çoğumuz bunu kendimize konduramayıp, işi uzaylılara havale ediyoruz.
Ne dersiniz, sizce insan beyni ile zekasını bu denli küçümseme bir parça garip bir davranış değil midir?!…