TAŞI İŞLEME SANATI…

#alttext#
“Önemli olan geçmişe gitmek değil, 
geçmişte olanlardan ders cıkarabilmektir.”Michael J. Fox

İlk yazı Mezopotamya’da ile Mısır’da yaklaşık olarak aynı sıralarda, M.Ö. 3. binin başlarında kullanılmaya başlanmıştır.

Yazının bulunmasından önceki dönemlere Tarih Öncesi Dönemler (Prehistoria), sonraki dönemlere de Tarih Dönemleri (Historia) denilir. Tarih Öncesi Dönemi arkeologlar, Tarih Dönemlerini de tarihçiler araştırırlar.

Tarih Öncesi Döneme bir göz atarsak; üç ana başlıkta incelendiğini görürüz.

Paleolitik Çağ, tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu (insanlık tarihinin %99′u), Buzul Çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, M.Ö. yaklaşık 10.000 yıl öncesinde Neolitik Çağ’ın başlamasına kadar süren arkeolojik çağdır

Orta Taş Çağı bilinen diğer isimleri Yontma Taş Devri, Mezolitik Devir.
Dönem: M.Ö. 10000-M.Ö. 6000

Latin yazarı Lucretius (İ.Ö. 98-İ.Ö.55) Evrenin Yapısı (De natura rerum] adlı yapıtında, insanın madeni tanımadan önce taştan yararlandığım yazdı. Bu düşünce, gerçeği kusursuz biçimde özetlemektedir: Taştan yapılmış nesneler Tarihöncesi insanına, geçirdiği evrime, Eskiçağ uygarlıklarından çok önceki “taş devri” ndeki yaşam biçimlerine tanıklık eder.

İnsanların taşları yontmaya başladığı, taşları kendilerini savunmak ile avlanmak için kullandıkları dönemdir. Basit aletler yapılmıştır. İnsanlar mağara duvarlarına resimler yapmaya başlamışlardır.

İnsanların yonttukları taşların kaynağı dünya’nın katı dış katmanı olan litosfer, kayaçlardan oluşmaktadır. Genel olarak kayaçlar üç tiptir. Bunlar püskürük, tortul ile başkalaşım kayaçları adıyla sınıflandırılır. Kayaçlarla ilgilenen bilim dalına petroloji adı verilir. Petroloji, coğrafyanın temel dallarından biridir.

Yontma işlemi, bir taş kütlesinden her iki tarafı yontulmuş bir silah gibi bitmiş bir nesne yapmak ya da daha sonra parçalara ayrılacak olan bir taş bloku hazırlamak istendiğinde, çekiç görevi yapan genellikle yassı bir çakıl kullanılarak gerçekleştirilir.

Taşın işlenmesinde yapılan en eski hareketler, parçalar koparmak, kesici bir yüz ya da sivri bir uç elde etmek için bir yassı çakıla bir başka yassı çakılla vurmaktan oluşur.

Yeniden yontma eylemi, yontma tekniğinin yetkinleştirilmesidir: Vurma işlemiyle yeniden parçalar koparılır. Parçalara ayırma işleminde, lamalar çekiç görevi yapan yassı sert bir çakıl kullanılarak gerçekleştirilir. Lama, uzunluğu genişliğinin en az iki katı olan bir parçadır.

Parçalara ayırma işleminden sonra lama, işlenmeden kullanılır ya da bu alete bir özellik kazandırmak için yeni rötuşlar yapılır; çeşitli biçimler ile türler, belli bir insan topluluğunun, bir bölgenin, bir dönemin habercisidir.

Düzeltme işlemi, çekiç görevi yapan sert ya da yumuşak vurucu bir alet yardımıyla yapılan bir vuruşun, genellikle sıkışık bir maddeden (rengeyiği boynuzu, geyik boynuzu) oluşan bir basınç aletiyle uygulanmış bir basıncın sonucudur.

Rötuşun amacı, parçalara ayırma işlemiyle elde edilen işlenmemiş bir ürünü değiştirerek, açıkça özelleşmiş bir alet haline getirmektir. Bu ürün parça, lama ya da küçük lama olabilir.

Yeni Taş Çağının bilinen diğer isimleri Cilalı Taş Devri, Neolitik Çağ M.Ö. 9000 ile M.Ö. 5500 arasındadır.

İnsanın yalnızca avcı olmaktan kurtularak, çoban ve özellikle de çiftçi olduğu Cilalıtaş devrine girilince, ele geçirilen kalıntıların çokluğundan, kazı işlemi son derece karmaşıklaşır. Ama bazı koşullar daha fazla bilgi almayı sağlayabilir. Sözgelimi, yangın çıkmış bir bölge kuru yapraklarla örtülü olabilir; bu olgu sitenin yaz mevsiminde yandığım gösterir.

Toplanan fındık, tahıl, başak gibi yiyecek maddelerinin yanı sıra takılar, ağlar gibi çeşitli nesneler Tarihöncesi insanının günlük yaşamını kavrama olanağı veren çeşitli bulgulardır. Seramiğin ortaya çıkışından sonra, biçimler ile süslerin çeşitliliği, köylerde yaşamaya başlayan insanın yeni toplumsal düzende ne kadar çok şeye gereksinim duyduğunu gösterir.

Biçimleri çok çeşitli olan evler, çoğunlukla, bir çatıyı taşıyan direkler (kazılar sırasında bunların delikleri ortaya çıkarılmıştır) üstüne kurulurdu; çoğunlukla evler hafifçe yere gömülüydü ve bu durum, kazı sırasmda, bir “kulübe tabanı” biçiminde ortaya çıkıyordu. Bu arada mağaralardan da konut olarak yararlanılıyordu; bazı mağaralar da mezarlara ayrılmıştı.

Açık hava konutları çok yaygındı. Kimi siteler, çok büyük yontma ile parçalara ayırma atölyeleri görünümündeydiler. Bu arada, ölülerin tek tek ya da ikişer ikişer aynı çukura ya da topluca gömüldükleri mağaralar, hipojeîer gibi gerçek yeraltı gömütlükleri de ortaya çıkarılmıştır.

Cilalıtaş devri kentçiliği ile savunma sistemlerini tanıma olanağı veren tek yöntem, çok geniş yüzeye yayılan bir temizlik işlemidir. Çakmaktaşı madenlerinin ortaya çıkarılması, Cilalıtaş devri insanlarının ne ölçüde hammadde tüketicisi olduklarını ortaya koyar

Gezegende yaşanan son buzul çağının sona ermesi ardından, insan topluluklarının yayılma eğilimi gösterdikleri ılıman iklim kuşaklarında, yepyeni bir evrimsel açılım yaşanmaya başlanmıştır. Buzulların çekilmesiyle ılıman iklim kuşağında gerek fauna gerekse flora, hem çeşitlilik hem de popülasyon olarak belirgin gelişmeler göstermiştir.

Bu mevsimsel farklılıkların oldukça belirgin olduğu bir dönemdir. Genellikle kurak sayılabilecek yaşam alanlarında ortaya çıkan, yayılabilen türler ortaya çıkmıştır. Bunlar kaçınılmaz olarak dayanıklı, uyum sağlama, üreme yetenekleri geniş, görece daha küçük cüsseli türlerdi. İşte bu ortam, insan topluluklarına geniş olanaklar sunmuştur.

İlk dönemlerde sadece barınak duvarları için taş duvarlar yapılıyordu. Ancak bu duvarların yapımında kullanılan taşların yerleşimi, söz gelimi Inca medeniyetinde gözlemlenenler çok ilginçtir.

Zaman boyunca yapılarda çatıyı tutmak için dikilen direklerin yerini taştan sütunlar aldı. Bunlar başlangıçta basit çizgileri taşıyordu. Sonra üzerlerinde yapılan oluk işlemeleri ile özellikle sütun başlıkları birer sanat ürünü olmaya başladı.

Taş işçiliğinde, önce lahit ile yapıların dış yüzlerinde yazı ile geometrik biçimler işlendi. Sonradan bunlar relief’ lere dönüştü. Relief bir tür yontu olup bir yüzü ile doğduğu taş yüzeyine bağlıdır.

Zamanın ilerlemesiyle bu reliefler bağlı oldukları taş kitleden kurtulup üç boyutllu yontulara dönüştüler. Yontular adeta relieflerdeki figürlerin bağımsızlık kazanması gibi algılanabilirler.

İster taş duvar yapımı olsun, ister relief yapımı olsun, isterse yontu biçiminde işlenmiş olsun, bunları yapan ustaların yaptığı iş kutsal bir çalışmadır. Çünkü bunlar ham taşa yaşam vermektedirler. Bu açıdan bakıldığında Taş İşçiliği her yönüyle bir yaratıcılık demektir. Bizler eskiden yapılanları da, yeni üretilmiş olanları da hayranlıkla izlemekteyiz. Ben kendi payıma en basit bir taş duvarın karşısında bile hayranlık duymaktan vazgeçemiyorum.

[Bazı alıntılarla telif edilmiştir]

#alttext#
Inca’ların Taş Duvar İşçiliği

#alttext#
Bir Sütun ile Başlığı

#alttext#
Geometrik Biçimlerden Oluşturulmuş Bir Relief

#alttext#
Yontumsu Yapıda Bir Relief

#alttext#
Yontular

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>