UZUN HAVA – Jazz’ ın Blues’ unun Karşılığı…

#alttext#
“Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.”
KONFUÇYUS

Halk müziğimizin Uzun Havaları için değişik araştırıcılar çeşitli tanımlar yapmışlardır. Bunlardan bazıları şöyle :

Seyfettin-Sezai Asaf kardeşler ”Bunları halk şairleri terennüm ederler ki Avrupa musikisinde mevcut olan resitatifin mukabilidir. Bu uzun havalar usul ile çalınmaz her sanatkarların arzusuna göre serbestçe çalınabilir.”

Muzaffer Sarısözen uzun havayı; “Ölçü ve ritim bakımından serbest olduğu halde dizisi bilinen ve dizi içindeki seyri belli kalıplara bağlı bulunan ezgilere “uzun hava” denilir.” biçiminde açıklamaktadır.

Mahmut Ragıp Gazimihal “Uzun havalar: usulsüz musikilere Anadolu’da umumiyetle bu isim verilir. Muhtelif nevi’leri vardır…”

Ahmet Adnan Saygun “…ritm tamamiyle serbest olup; kelimeler (resitatif) e müşhabil bir suretle teganni olunur.”

Demişlerdir.

Uzun havanın başlıca formları bozlak, gurbet havası, hoyrat, divan, yol havası, Arguvan ağzı, Çamşıhı ağzı, maya, barak ağzı ile müstezattır.

Dikkat edilirse uzun havaların okunması resitatife benzetilmektedir. Resitatifin tanımı şöyle yapılabilir :

“Yol gösterme, uyarma biçiminde okunan şarkı. Vokal yapıtlarda orkestranın ya da yaylı sazların, sesi çeşitli akorlarla desteklemesi. Tek melodi üzerine yazılmış, konuşur gibi söylenen bir tür vokal biçimi. Belli bir melodi olmadan konuşma biçimiyle söylenen müzikli anlatı.”

Buna göre, operalardakilerin yanında, resitatife en iyi örnek RAP müziği olabilir. Bilindiği gibi RAP, bir protest müziği olarak Afrika kökenli Amerikalılarca geliştirilmiş bir müzik türüdür.

Buna benzeyerek zencilerin başka tür müziğe imza attıklarını biliyoruz.

ABD de, iç savaştan önce zenci kölelerin büyük gruplar halinde pamuk tarlalarında, hem ekim, hem de ürün toplama işinde çalışırken, koro halinde söyledikleri şarkılarla dertlerini dile getirip, vatan hasretlerini, yaşam güçlüklerini anlattıkları müzik BLUES adını almaktadır.

Blues’ lar da restatif olarak dile getirilirdi.

Tarlalarda okunan Blues’ larda, doğal olarak armoni yoktu. Ama melodi olarak pek zengin, pek güzeldiler. Bunlara bir müzik aleti de o sıralar eşlik etmiyordu. Yorum sadece insan sesiyle yapılmaktaydı. Sonradan bunlara bazı müzik aletleri de eşlik etti.

Blues’ lar jazzın özünü, temelini oluşturur. Eğer blues’ lar olmasaydı, ortaya belki bir müzik türü çıkardı. Ama bu bildiğimiz jazz olamazdı. Bu bakımdan batı Afrika ritm ile melodilerinin jazz üzerinde kesinlikle büyük etkisi vardır diyebiliriz.

Ancak Uzun Havalar ile ilk doğdukları günlerdeki özgün Blues’ ler arasındaki ilişki, her ikisinin de recitatif biçimine olmasıyla sınırlı değildir.

Her ikisinde de armoni yoktur. Ama melodik zenginlik vardır.

Her iki türün sözleri de asılda birbirine benzer. Her ikisi de zaman zaman yakınmaları, gurbet acısını, zaman zaman da ağıtları dile getirmektedir.

Demek ki bu iki müzik türü, özlerinde birbiriyle eşdeğer olmalarıyla dikkati çekmektedir.

Jazz ya da Blues nerede, Türk Halk Müziği ya da Uzun Havalar nerede?… diye düşünmemek gerekir. Çünkü bu iki türün benzerliği, çeşnileri farklı da olsa, müziğin evrensel bir dil olduğunu doğrulamaktadır.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>