“Tarihte her ne olmuşsa, başka türlü olamadığından öyle olmuştur”
Carl Marx
“Bütün gerçekler üç aşamadan geçerler.
Önce alay edilir,
ikinci olarak şiddetle karşı çıkılır,
ve üçüncü olarak da ‘besbelli’ diyerek kabul edilir.”
Arthur Schopenhauer
Başlıktaki tezi öne süren çılgın bir Türk değil, Amerikalı araştırmacı Gene D. Matlock…
Amerikalı araştırmacı yazar Gene D. Matlock “Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz” adlı kitabında din, dil, tarih ile kültür odaklı pek çok kaynak aracılığıyla tezine çarpıcı kanıtlar da sunuyor.
Eski Türkler, tüm insanların ataları olabilir mi?… Maya ile Azteklerden Kızılderililere, Ruslardan Hintlilere, Araplardan İngiliz, İtalyan ile Kuzey Avrupalılara hepsinin kökenlerinin Türk olduğu söylense inanır mısınız?… Peki, acaba Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed ile Buda da Türk müydü?… Tüm dinler Eski Türklerin Tengri dininden mi türedi?...
Bunlar kafa karıştıran ama bir o kadar da merak uyandıran, yanıtlaması zor sorular. Ancak bir araştırmacı bu soruların hepsine ‘“evet” yanıtını veriyor. Savının doğruluğunu anlatan kanıtları da, yukarda adını verdiğimiz kitapta açıklıyor.
Gene D. Matlock ilk insanların Türklerle başlayıp daha sonra dünyaya dağıldığını, ilk konuşulan dilin Türkçe olduğunu, bilimin, felsefe ile dinin yine Türklerden doğduğunu söylüyor.
65 yıldır Meksika’da yaşayan, hem Hıristiyanlığın kökenleri, hem de Meksika’daki Amerikan yerlilerinin kökenleri üzerine uzun yıllar boyunca araştırmalar yapan Matlock’un dini kitaplar, mitolojiler, kültür, gelenekler ile özellikle de dil biliminin ışığında elde ettiği ipuçlarını birleştirerek sunduğu kanıtlar da çok şaşırtıcı.
Verdiği bir röportajda Matlock şöyle söylemekte :
[Yıllar önce İsraillilerin Filistinlilere uyguladığı kötü davranış nedeniyle çok üzülmüştüm. Bu insanların bir türlü paylaşamadığı kutsal toprakların tarihi ile buradaki dinlerin kökenleri üzerine araştırmalar yapmaya başladım.
Bu araştırmalarımı bir yandan da yazıyordum. Araştırma ilerledikçe her şey beni önce Hindistan’a, daha da derinleştiğindeyse Hindistan’ın kuzeyine götürdü. Elimi neye atsam önünde sonunda her şeyin kaynağı olarak karşıma Türkler ile coğrafya olarak da Türkiye ile Orta Asya çıkıyordu.
Zira dikkatle incelediğimde Eski Ahit (Kitab-ı Mukaddes’in ilk bölümünü oluşturan, Tevrat ve Zebur’u da kapsayan 39 kitap) ile İncil’de İsrail’den bahsedilmediğini gördüm. Kutsal kitaplarda bahsedilenler aslında Türkiye ile bağdaşıyordu. Nuh’un Gemisi efsanesi, Büyük Tufan… hepsinin kökeni Türkiye ile Türklere dayanıyordu.
Bu da bana şunu gösteriyordu: İnsanlığın başladığı yer Türkiye idi. Biz insanlar tüm uygarlığın atası olarak Sümer, Yunanistan, Mısır ile Çin’i görmeye yanlış bir biçimde koşullanmışız.
Birkaç bin yıl önce Kuzey Kutup bölgesinde bir cennette, bolluk içinde yaşayan ileri derecede uygarlaşmış bir halk vardı… Dünyadaki bütün dinler hangi ulusa ait olursa olsun insanlığın beş kökensel ırkı olduğunu söyler.
Bu beş ırka Kurus, Krishti ya da Krishtaya deniliyordu. Yaşadıkları yere ise Yahudilik ile Hıristiyanlıkta Aden denir. Hindular buraya Uttura Kuru adını verir. Eski Yunan tarihçileri ile mitolojisi ise buraya Hiperborea olarak göndermede bulunur. Tibetli Budistlar ise Khedar Hand (Tanrı Şiva’nın ülkesi) ile Şambala der. Aynı zamanda buraya Tanrı Şiva’nın toprakları anlamında Sivariya ile Sibirya da denmektedir.
Demek ki, ilk insanların yaşadığı cennet bahçesi Sibirya bozkırlarıdır. Buradaki ilk insan olan Adem (İngilizcedeki yazılışıyla Adam) Türk dilinde “insanoğlu’” anlamında kullanılır. Gerçekten de buradaki yüksek zeka ile uygarlığı olan ari ırk (aryan) Türk’tür.
Türkler’in kendilerinden Kıpçaklar, Kurular ya da Aryanlar diye bahsetmesi de bunun kanıtıdır. Ancak pek çok farklı din ile mitolojide geçtiği gibi bu insanlar lanetlenip, bir doğal felaket yaşar, dünya ekseninde (bizim görüşümüze göre, daha doğrusu magnetik alanında) meydana gelen ani bir sapma ile yaşadıkları yer donmuş, büyük seller olmuştur.
Şimdi adına Türkler dediğimiz Kurular güneye, Orta Asya’ya kaçmak zorunda kalmıştır. Bu anlatılan Büyük Tufan’dı. Nuh ile insanlığın soyunu sürdüren oğulları da işte bu kökenden geldi. Demek ki Türk’tü. Nuh’un gemisinin karaya oturduğu Ararat Dağı’nın Türkiye’deki Ağrı Dağı olduğu inancı da bunu kanıtlıyor.
Böylece Türk soyundan gelen insanlık Türkiye’ye, aşağıya Mezopotamya ile Hindistan’a dağıldı. Bundan ötürü Sümerler, Hititler, Iraklılar, Kürtler, Hintliler, Mısırlılar hepsi aslında Türk’tü. Kuzey Kutbu’ndan aşağı inerek Kuzey Avrupa’ya İsveç, Finlandiya, İngiltere’ye ile tüm dünyaya yayıldılar.
Dünyanın her köşesinde kullanılan dilden inançlara, tanrı isimlerine kadar her şeyin dil olarak aynı kökenden geldiğini görebilirsiniz. Bu tüm dinlerin, dillerin de tek bir kaynaktan çıktığını gösteriyor: Türklerden!… İngiltere’den, Finlandiya’ya insan isimlerinden yer isimlerine Türkçe kökenli kelimelere rastlayabilirsiniz [*].
Finlandiya’da Kırkpınar diye bir yer var!… Urdu dilinde binlerce Türkçe sözcük var. Hintlilerin Kutsal Kitabı Mahabharata aslında Türklerin tarihlerini anlatıyor. Yunanlıların büyük tanrısı Zeus’un ismi de Türkçe. Kudüs, İsa gibi kelimelerin kökeni de aslında Türkçe. Dahası bu sözü edilen yerler de aslında İsrail’de değil Türkiye’de İsa da bu topraklarda yaşadı.
Öte yandan yakın tarihte Keltlerin (İrlandalılar, Galiler, İskoçyalılar) DNA’sı incelendi. Altay’dan geldikleri kanıtlandı. Vikingler, Finikeliler ile İtalya’nın Roma İmparatorluğu’ndan yıllar önce burada yaşayan, Roma’nın kurucuları sayılan yerli halkı Etrüskler de Türk’tür. Estrüskler’in DNA’larının Türklerinkiyle yüzde 97 aynı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Amerika’daki Kızılderililerin de Türk olduğu sıkça dile getirilen bir savdır….
Evet, Kızılderililer Türk’tür, bunu kendileri de söyler. Kültür ile geleneklerindeki benzerlik açıktır. Özellikle Amerika’da Türk soyundan geldiğini söyleyen Meluncanlar’dan olan Cherokee’ler Türkiye ile bugün çok yakın ilişkiler içindedir.
Bu savlarımdan ötürü önceleri herkes bana gülmüştü ama şimdi durum değişiyor. Amerikanın yerli halkları, Kızılderililer, Meksikalılar bu teze çok olumlu tepki veriyor. Çoğu onaylıyor da… Ancak ABD’deki Amerikalıların ya da İngilizlerin pek hoşuna gitmiyor.]
İşte, Gene D. Matlock böyle söylüyor!… Yazdığı kitabında da bu konuyu daha geniş biçimde açıklamış. Bunlar doğru mu, yoksa yanlış mı?… Buna karar verebilmek için önce Matlock’ un yazdıklarını okumak gerekir.
Ancak, Matlock’ un röportajının son paragrafında belirttiği gibi, bu fikirlerin Arthur Schopenhauer’ in gerçekler için söylediği aşamalardan geçtiğini de göstermektedir!…
[Alıntıdır]
——————————————————
[*] Bu bilgiler, aslını Hermann Kvergić‘ in ortaya koyduğu, Atatürk’ çe de desteklenen “Güneş Dil Teorisi” ni doğrular niteliktedir.
Bundan ötürü, Atatürk’ ün ölümünden bu yana üzerinde durulmaz olmuş “Güneş Dil Teorisi” ni tekrar ele alınıp, önceden olduğu gibi Üniversite programlarına alınmasının gerektiğini düşünmekteyiz.
mrb bennecati bilmez 1962 dogumlu bizim atalarımıza kalhp ogulları diyorlar anadoluya nerden geldik lerini ören mek istiyorum saygılarımla.