“Bazıları ışığın, bazıları gölgenin peşine düşer.”
T.S.Eliot
Türkçemize yabancı dillerden toplam 14816 sözcük girdiğini biliyoruaz. Bunlar içinde en çok sayıda sözcük aldığımız diller şunlardır :
Arapça (6463 sözcük)
Farsça (1374 sözcük)
Fransızca (4974 sözcük)
İngilizce (538 sözcük)
İtalyanca (632 sözcük)
Yunanca (399 sözcük)
Buna karşılık Moğolca, Urduca gibi artık epey uzakta kalmış diller ile Farsça, Ermenice, Gürcüce gibi Önasya dilleri, Yunanca, Bulgarca, Makedonca, Arnavutça, Romence, Sırpça-Hırvatça, Macarca, dahası Rusça gibi Balkan, Orta ile Kuzey Avrupa dillerinde on binlerce Türkçe sözcük vardır. Türkçe sadece sözlükleri etkilemekle kalmamış, bütün Balkan dillerinin morfoloji ile sentaksını da etkilemiştir.
Anımsanacağı gibi tarihte Türkiye ismini alan ya da Türkiye ismi verilen bir çok ülke ile bölge vardır: Göktürk, Hazar, Anadolu Selçuklu, Mısır (Memlük devrinde) ile Türkistan coğrafyaları tarihte Türkiye olarak anılmıştır. Lakin devlet adı olarak Göktürkler, Mısır Memlükleri ve Türkiye Cumhuriyetinden başka Türkiye isimli Türk devleti yoktur. Yalnız Orta Asya coğrafyası son bin yıldır Türkistan adıyla tanınmaktadır.
Macar bilim adamları Türklük bilimi alanında en çok çalışan bilim adamlarıdır. Aslında Türk bilimi alanında Hıristiyan milletlerden iyi niyetle çalışan sadece Macar bilginleridir.
Bunlara Bosna Hersekli ile Güneydoğu Asyalıları da ekleyebiliriz (Pakistan, Malezya vs). Türklükle ilgilenen öteki bilim adamlarının bilim sıfatı sadece mesleklerinde olup, asıl amaçları Türk ekin (kültür) ile uygarlığını başka köklere, özellikle Çin, Hint, İran, Moğol, Arap gibi kaynakla bağlamaktır.
Abdullah Skaljiç, Sırp-Hırvat Dilinde Türkçe Sözcükler (Turcizmu u srpskohrvatskom jeziku) isimli birinci baskısı 1957, ikinci baskısı 1962’de Saraybosnada yapılan yapıtında, Türkçeden Sırp-Hırvat diline 8.742 sözcüğün geçtiğini saptamıştır.
Bilginler Macarcaya geçen Türkçe kelimeleri üç katman halinde incelerler. Birincisi Hun-Hazar-Bulgar katmanı, ikincisi Peçenek-Uz-Kuman-Kıpçak katmanı, üçüncüsü ise Osmanlı katmanıdır.
Osmanlı katmanını inceleyen Macar bilgini Suzanne [Zsuzsa] Kakuk, 16 ile 17. yüzyıllarda Osmanlı dili tarihi araştırmaları, Macar dilinde Osmanlı öğeleri ( Budapeşte, 1973 Recherches sur l’histoire de la langue Osmanlie des XVI et XVII siecles, les eléments Osmanlis de la langue Hongroise) isimli yapıtında, 16-17. yüzyıllarda Osmanlılar aracılığıyla Macarcaya 1.382 cins isminin, 402 şahıs adı ile lakabın, 224 yer isminin, toplam 2.008 sözcüğün aktarıldığını ortaya koymuştur (Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1973-74, 356 s.).
Romen dilinde var olan 3.000 Türkçe sözcüğün daha iyi araştırılması gerektiğini belirtmiştir (M. Guboğlu, “Rumanya Türkolojisi ile Rumen dilinde Türk sözleri hakkında bazı araştırmalar”, 11. Türk Dil Kurultayında Okunan Bilimsel Bildirilir 1966, Ankara 1968, 271. s.).
Türker Acaroğlu, Bulgarcada Osmanlı Türklerinden kalma 5.000 Türkçe yer adının olduğunu yazmaktadır (M. Türker Acaroğlu, Bulgaristanda Türkçe Yer Adları Kılavuzu, Ankara 1988, 42, 75 ve 383. s.). Yaşar Yücel, Bulgar Bilimler Akademisi Bulgar Dili Enstitüsünce yayımlanan Bulgar Dilindeki Yabancı Kelimeler Sözlüğü (1982) ile Bulgarca Sözlüğün 3. baskısını tarayarak Bulgarcada 2.557 Türkçe sözcüğün olduğunu saptamıştır.
Nikolay Aleksandroviç Baskakov Türk Kökenli Rus Soyadları (1979) isimli çalışmasında 300 Türkçe kökenli Rus soyadını etraflıca incelemiştir. Baskakovun yapıtı Türkçeye çevrilmiştir (N.A. Baskakov, çev. Samir Kâzımoğlu, Türk Kökenli Rus Soyadları, Ankara 1997, 234 s.).
Bunlar özel isimlerdir. Rusçada Türkçeden alınma sözlerin bir listesi henüz yapılmamıştır. Bu yapıldığında Rusçada 10 bin dolayında Türkçe sözcüğün bulunduğu kesinlikle açığa çıkacaktır. Kerim Altay, Rusçadaki Türkçe sözlerin sayısının da şimdilik 2.000 olarak saptandığını bildirmiştir.
Farsça yabancı sözcüklerin çok olduğu bir dildir. Bu dilde binlerce Türkçe sözcük vardır. 1942’de Fuad Köprülü yazdığı bir makalede Farsçadaki Türkçe sözcüklere dikkati çekmiş, 280 Türkçe sözcük saptamıştır (Fuad Köprülü, “Yeni Fariside Türkçe unsurlar”, Türkiyat mecmuası, 1942-45, 7-8, sayı, 1-6.).
Doerfer, Yeni Farsçada Türkçe ile Moğolca Öğeler (Turkische und Mongolische elemente im Neupersischen, Wiesbaden, 1963, 1965, 1967, 1975) isimli 4 ciltlik yapıtının 2, 3 ile 4. ciltlerinde Farsçadaki Türkçe sözcüklere yer vermiştir. Burada da 2.000’e yakın Türkçe sözcüğe yer verilmiştir. Ne yazık ki 4 ciltlik bu yapıt halen Türkçeye çevrilmeyi beklemektedir.
Türkçe en çok etkilendiği dil olan Arapçaya da binlerce sözcük vermiştir. Cezayirli bir bilim adamı olan Mohammed ben Cheneb, 1922’de yaptığı “Cezayir konuşma dilinde muhafaza edilen Türkçe ve Türkçe aracılığı ile gelen Farsça kelimeler” adlı araştırmasında (Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1966, 157-213. s.) Cezayir Arapçasında 634 Türkçe sözcük saptamıştır.
Ahmet Ateş, Cheneb’den bağımsız olarak yaptığı bir araştırmada Arap edebî dilinde 539 Türkçe sözcük saptamıştır (Ahmet Ateş, “Arapça yazı dilinde Türkçe kelimeler üzerine bir deneme”, Türk Kültürü Araştırmaları, 1965, 2. yıl, 1-2. sayı, 5-25. s.).
Erich Prokosch adında bir Alman bilgini de Sudan Arapçasına 259 Türkçe sözcüğün geçtiğini saptamıştır. Bunların içinde ağa, balta, baklava, basma, bastırma, başıbozuk, binbaşı, birinci, bohça, boru, bölük, burma, burgu, damga, demir, doğru, dolap, dondurma, cebehana, çizme, gümrük, hekimbaşı, kanca, karakol, kavun, kavurma, kazan, kılavuz, kışlak, orta, sancak, şiş, tabur, temelli, topçu, yüzbaşı gibi sözcüklerle –cı eki de vardır (Erich Prokosch, Osmanisches Wortgut in Sudan-Arabischen [Sudan Arapçasında Osmanlı Kelimeleri], Klaus Schwarz verlag, Berlin 1983, 75 s.).
Arnavutçadaki Türkçe sözcüklerin sayısı 5 ile 10.000 bin arasındadır. Bu konuda da yapılmış bir bilimsel çalışma yoktur.
Yunancada 5.000 ile 7.000 dolayında Türkçe sözcüğün olduğu çıkarımsanmaktadır. Yunanlılarda Türk kompleksi olduğu için Yunan bilim adamları her hangi bir çalışma yürütmemişlerdir.
Ermenilerin henüz Türk kompleksine sahip olmadıkları bir zamanda 1902’de H. Açaryan isimli bir Ermeni, Türkçeden Ermeniceye 4.200 (dört bin iki yüz) sözcüğün geçtiğini saptamıştır (Hasan Eren, “Türkçedeki Ermenice alıntılar üzerine”, Türk Dili, ağustos 1995, 524. sayı, 862. s). Dahası bu etki o derecededir ki, Türkçenin etkisiyle Ermeni dili yapı ile sentaksını (söz dizimini) bile değiştirmiştir (Bahtiyar Vahabzade, haz. Yusuf Gedikli, Ömürden Sayfalar, Ötüken n., İstanbul 2000, 196-197. s.)
Sonuçta Türkçe eski, köklü, zengin, yaygın, çok konuşulan bir dildir. Tarih boyunca bir çok dil ile halkla alış veriş içinde olmuştur. Hem kelime almış, fakat aldığından fazlasını vermiştir (Sanırız aldığından az verdiği diller Arapça, Farsça ile Fransızcadır. Geri kalan bütün dillere aldığından fazlasını vermiştir).
Lakin Türkçenin yabancı dillere etkisi henüz gerektiği kadar araştırılıp incelenmemiştir. Özellikle Arnavutça, Yunanca, Ermenice ile Gürcücedeki Türkçe sözcüklerin bir an önce araştırılması gerekmektedir. Doğaldır ki bu, herkesten evvel bize düşen önemli, kutsal bir görevdir.
Aynı görev Kafkas dilleri, Moğolca, Çince, Korece, Urduca için de vardır. Urduca aslında Türkçe ordu sözcüğünden gelmektedir. Binlerce sözcük verdiğimiz bir dildir.
1. Türk Dili Kurultayını açarken, “Öyle bir Türkçe yapalım ki bunu Kaşgardaki Türk de konuşsun, anlasın; Baküdeki, Türkiyedeki de” diyen Atatürkün buyruğunu yerine getirmek için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor (Hasan Eren, “Dilde birlik”, Bilimsel Bildiriler 1972, 159. s.).
[Alıntıdır]