“Umutla yolculuk etmek, gidilecek yere varmaktan çok daha güzeldir.”
Robert Louis Stevenson
Otizm için verilmiş genel bilgilere baktığımızda, otistiklerin büyük oranda (% 70 – 80 dolayında) geri zekalı olduklarının bildirildiğini görüyoruz.
Bu bilgi ışığında otizmi yapan nedenlerin zekayı da gerilettiği ya da en azından otizm ile zeka arasında, zekayı olumsuz yönde etkileyen bir ilişkinin var olduğu söylenebilir!…
Acaba gerçek durum böyle midir?…
Buna karar verebilmek için, otizmin ne olduğunu incelememiz gerekir.
Otizm, kendisine çok yabancı olan bir ortama doğan bebeğin, bu ortama uyum sağlamada en yakınlarından yardım alamadığı kanısına varmasıdır, ki bu karara ulaşması zeka düzeyiyle çok yakından ilişkilidir. Bunun sonucu olarak kendi çevresinde moral olarak kalın duvarlar örmesidir. Çocuk kendini,hemen hemen içinde tek başına yaşadığı bir kaleye kapatmıştır. Bu duvarlar dışında, kendine yabancı gelen, olan biten her şeye karşı, ilkel insanın doğa olaylarından olan korkususuna benzer bir korku beslediğinden, korkusunu anlatan bir takım tepkiler verir. Bu tepkileri biz, otizmin belirtileri (semptomları) olarak gözlemleriz. Bunlar 0 – 2 yaş arasında ortaya çıkmaktadır.
Bizim yaptığımız bu tanıma göre otizm psişik kaynaklıdır. Ama bir çok araştırıcı otizmin, söz gelimi, X kromozomu üzerindeki bir genin mütasyonundan, bir başkaları beyinde meydana gelen değişikliklerden kaynak aldığını araştırıp, bundan ötürü otizmin organik çıkışlı olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
Otizm bir organik bozukluğun sonucunda ortaya çıkmış olsa idi, otistiklerin çocuk psikiatriklerinin gösterdiği çabayla düzelme göstermemeleri gerekirdi. Ama pek çoğunda, arada bir konan yanlış tanıya karşın, durum tümüyle bunun tersidir. Çok ağır otistiklerin dışındakiler, psikiatristlerin sağıtımlarına yanlt verip, düzelme gösterirler.
İlk bakışta bir otistiğin zeka düzeyinin yüksek olmadığı sanılabilir. Ama bu yanlış bir yorumlamadır. Büyük olasılıkla otistik çocuğun davranışlarının verdiği izlenimden doğmaktadır. Çünkü otistik bir kişide, bildiğimiz yöntemlerle zeka düzeyini saptamaya, onların işbirliği yapma olanakları olmadığından, olanak yoktur.
Gerçekten de otizm ile zeka arasında bir ilişki vardır. Burada durumu belirleyici olan otizm değil, ama zekadır.
Bunun için, otizmde ölçülebilme olanağı olmasa bile zeka düzeyi sıralamasının anımsanmasında yarar vardır. IQ 70 şin altı ağır zeka geriliğini, IQ 70 -80 aralığı zeka geriliğinin üst sınırı olan debiliteyi, IQ 80 – 90 aralığı düşük düzey zekayı, IQ 90 – 100 aralığı orta zekayı, IQ 100 – 120 normal zekayı, IQ 120 – 140 aralığı parlak zakayı, IQ 145 ile daha üstü deha düzeyinde zekayı gösterir.
Bu arada otizmin belirtilerinin görülmesinin 0 -2 yaş aralığında olduğunu anımsamak gerekir. Bu yaş aralığında beynin % 80 ninin ancak oluştuğunu bilmek gerekir. Böylece bu yaş aralığında zekanın tam olarak son biçimini almadığı bir gerçekse de, ilerde IQ sü 120 – 140 ya da daha üzerinde gerçekleşecek olanların, bu dönemde bile zekalarının bu doğrultuda olacağının belirtileri vardır.
Bu durumda zekası çok düşük düzeylerde olan ya da bu düzeyde kalacak olanların, çevrelerinden alacakları izlenimler onların sevilmedikleri, çevrelerinden gerekli yardımı alamadıkları konusunda yanlış bir karara varmalarıyla sonuçlanabilir. Böylece kendileri ile dış dünya arasında bir barajı kolayca kurabilip, otistik davranışa geçebilirler.
İlerde zekaları IQ 120 – 145 ya da üzeri olacaklar ise, durumu daha başka açıdan gözlemleyip, yeteri kadar sevildiklerine, kendilerine gerekli yardımın yapıldığına daha kolay karar verebilirler.
Böylece düşük zeka düzeylerinde olan ya da bu düzeyi aşamayacak bebekler kolaylıkla otistik olurlar. Çünkü kendilerinde değerlendirme kusuru vardır. İleri zekada olacaklar ise bu kusurla sakatlanmamış olduklarından, çok seyrek olarak otizmin karanlığına düşeceklerdir. Bu onların gerçekten itici ana-baba ortamında dünyaya gelmeleriyle ilgili olabilir.
Bundan ötürü otizm zeka geriliğine götürmez. Ama zeka düzeyi hem otizmin oluşmasına, hem de derinliğine neden olur.
Bu arada X kromozumdaki (zeka geni X kromozomu üzerindedir!…) genin mütasyonu ile beyindeki organik değişimler gibi bulguları inceleyenler, acaba bebeğin yalnızca zeka düzeyini belirleyen organik bulgulara mı ulaşmaktadırlar ?…
Ya da bu bulgular otizmin nedenini değil de zeka düzeyini belirleyen bulgular olup, otizm için belirleyici olmayabilirler mi?…
Zaman gerçek bilginin ne olduğunu gösterecektir.