“Fashions fade, style is eternal”
(Modalar solup giderler, biçem ölümsüzdür)
Yves Saint Laurent
Türkçe Moda sözcüğünün Fransızca karşılığı La Mode ile La Vogue, İngilizcesi The Fashion, Almancası Moden‘, İtalyancası ise gene Moda dır.
Fransız dili etimolojik sözlüğünde, 1393 yılında yapılmış bir tanıma göre, Moda “Bir ülkenin, bir dönemde ortak yaşam biçimi, özgün düşünce biçimi” olarak bildirilmektedir.
Bu tanım uyarınca modanın kapsamına girmeyen hiç bir alan yoktur. Gerçekten de giyim-kuşamdan, takılardan, yiyip-içme ile mimarlığa, dahası düşünceye kadar her türlü davranış moda doğrultusunda yol alır.
Aslında moda, değişim kavramıyla eş anlamlıdır. Çünkü moda ilgili olduğu alanda zaman boyunca yeniliklerin gelmesini öngörür. Fakat her gelen yeniliğin, değişmenin “Gusto” lu olmasını da ister. Gusto sözcüğü Latince zevk anlamına gelen “Gustus” sözcüğünden batı dillerine geçip, Türkçemize de aynen alınmıştır. Buna göre “Gustolu” zevkli, “Gustosuz” zevksiz anlamını taşır.
Gönül isterdi ki, Tüekçemizde “zevk” sözcüğü varken sadece bu kullanılsın, batı dillerinden aktarma yapılmasın. Ama moda başlıbaşına bir batılı anlayışı getirdiği için, onu anlatmak yolunda kurulan tümceler içinde çokça yabancı dilden aktarılmış sözcükler kullanılır olmuştur.
Moda zaman boyunca değişiklikler getirir demiştik. Bu zaman, bazı alanlarda çok hızlı, bazı alanlarda da çok yavaş değişimi öngörür. Örnekse, giyim-kuşamda modanın getirdiği değişiklik mevsimlerle ölçülürken, taşınır mallarda on yıllarla, taşınmaz mallarda (mimarlıkta) yüzyıllarla hesaplanır.
Giyim-kuşam konusundaki bu hızlı değişim zorunluğu, işlevsel gereklilikten çok, yeni yeni modalar ortaya çıkarıp, hala işe yarar da olsa eskilerin bir yana atılıp yenilerinin satılabilmesini öngörür. Demek ki, bu işle uğraşanların sürekli para kazanmasını sağlamak için yürütülen bir düzenektir.
Hız bu kadar artınca, değişim uğruna bazan gustosuzluklar ortaya çıkabilir. Bu gustosuzluklar bazan gülünçlük “rüküşlük” boyutuna ulaşabilir. İşte bu noktada ünlü modacı Yves Saint Laurent‘ in biçem (=style) konusunda söyledikleri devreye girmelidir. Değişim yapılmalı ama bu belli bir doğrultuda olmalı. İlla yenilik yapacağım diye zevk yönünden ödün verilmemeli. Bunu da ancak işi konusunda ustalık düzeyine çıkabilmiş, belli bir biçemi olan bireyler başarabilir.
Biçem öyle bir kavramdır ki, zaman boyunca eşyanın dış çizgileri değişse bile, onu yapanın izleri ilk bakışta da hemen sezilebilir. Dersiniz ki falancanın bir yapıtıdır bu!…
İşte modayı bu düzeye ulaşmış, demek ki bir biçemi olan ustalar yürütmelidir. Çünkü bunun dışındakiler, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, kaçınılmaz bir biçimde işi “rüküşlük” e kadar vardırabilirler. Dahası, ortaya koydukları eşyanın işlevselliğini (fonctionality) bile ortadan kaldırıp işe yaramaz bir takım malzemeyi moda diye insanlara yutturmaya çalışabilirler.