DEMOKRASİ – Türkiyemizde var mı, yok mu?…

#alttext#
“Cahil toplumla ‘seçim’ yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır!..”
Nietzche

Demokrasi sözcüğünün aslı, Yunanca dimokratia (δῆμος, dimos, halk zümresi, ahali + κράτος, kratia iktidar) sözcüğünden türemiştir. Türkçeye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Demokrasi halkın yönetimi, halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen siyasal yönetim biçimi. Genel olarak, temsil, çoğunluğun yönetimi, partiler arası karşıtlık ile yarışma, alternatif hükümet şansı, kontrol, azınlık haklarına saygı gibi temel kavram ile düşüncelerle belirlenen politik sistem.

Demokrasinin Temel İlkeleri arasında Millî Egemenlik, Hürriyet ile Eşitlik, Siyasi Partiler ile Demokrasinin Öğeleri bulunmaktadır

Demokrasi konusunda Hüseyin Hatemi şöyle düşünmektedir (Mektep Dergisi, 24; “Demokrasi Soruşturması”na verdiği yanıttan) :

“Bence demokrasiden de önemli olan, hukuk devleti kavramıdır. Hukuk devletinin gerçekleştiği söylenemez. O halde demokrasi ile hukuk devleti arasındaki ayırımı tespit etmemiz gerekiyor. Asgarî insan hakları konusu, hukuk devleti bakımından çok önemlidir. Bir ülkede halk çoğunluğunun oyuyla iktidarın belirlenmesini demokrasi olarak belirlersek, rejim demokratik bir rejim olabilir ama, orada insan hakları korunma altında değilse hukuk devletinden bahsedilemez. Şu halde temel olan demokrasi değildir, hukuk devletidir. Öyle bir rejim olabilir ki, orada insan hakları gerçek bir saygınlığa kavuşmuştur. Ama sistem batı demokrasileri diye nitelendirilmeyecek bir sistem olabilir. Şu halde bizim önem vereceğimiz kavram, demokrasiden önce “hukuk devleti” olmalıdır.”

Meydanlarda, kürsülerde kendimizi yırtarcasına demokrasiden söz ediyoruz. İçi boş, ama adı “Demokratik Açılım” olan paketleri açmaya çabalıyuruz. Lakin demokrasiden yana hangi düzeydeyiz?… Hiç kimse bu soruyu ortaya atıp, tartışmaya yanaşmıyor.

Demokrasinin bütün öteki öğelerini bir yana koyup, demokrasinin olmazsa olmazı olan yöneticileri halkın seçmesini, demek ki çoğulculuğu, yalnız başına ele alıp irdelemeye çalışalım.

☻ Türkiyemizin doğu bölgelerinde feodal yapının varlığını kimse yadsıyamaz. Bunun bir orta çağ toplumsal düzeni olduğu bir gerçektir. Demek ki doğu bölgelerimiz hala orta çağ koşullarında yaşamaktadır!… Ne gariptir ki, hiç kimse bundan yakınmıyor. Dahası bu gidişten kıvançlı bile oluyoruz!…

Feodal sistemde bir çok köyün sahibi olan “Ağalar” vardır. Ağa sadece bu köylerin topraklarına değil, köylerde yaşayan insanlara da sahiplenmektedir. Köylüler devletten çok Ağaya güvenmekte, Ağadan yardım beklemektedir. Karın tokluğuna bütün ömrünce Ağaya hizmet etmektedir. Bunlara “Maraba” deniyor.

Diyeceksiniz ki “Alan razı, satan razı sana ne oluyor?…”. Bu doğru da, iş demokrasiye gelince göründüğü gibi olmuyor. Seçimlerde sandık başlarına gidildiğinde birer seçmen olan marabalar Ağanın buyurduğu siyasal partiye oy atıyor. Buna zorunlu birakılıyorlar. Tersi durumda Ağa marabayı açlık da içinde olarak perişan eder. O halde bölge halkının oyları bir kaç Ağanın isteği doğrultusunda kullanılmaktadır.

Dahası da var… Sözü edilen Ağaların bir çoğu Milletvekili seçilerek TBMM koltuklarını doduruyorlar.

Buna demokrasi deme olanağı var mıdır?…

Doğu ile Güney Doğu bölgelerimizde toplam 13 milyon kişi yaşamaktadır. Bu genel nüfusun % 18 – 20 si demektir. Seçmen sayısı da buna koşut olarak, genel seçmen sayısının 1/5 i olmalıdır. Demek ki seçmenlerimizin beşte biri, oy kullanırken kendi iradeleri doğrultusunda hareket edemiyorlar.

Buna da demokrasi demekte ayak direyip, düzeltme yollarını aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Sanki doğu bölgelerimiz orta çağı yaşamıyor. Ya da orada feodal yapı hüküm sürmüyor!…

☻ Buradan ülkenin geneline dönelim. Seçimlerde sandık başına gittiğimizde hangi partiden olursa olsun istediğimiz adaya oy verip, bazılarının adlarını çizebiliyor muyuz?…

Hayır!… Çünkü yürürlükteki seçim yasasına göre her parti adaylarını liste halinde oy pusulalarına yazdırırlar. Siz oyunuzu, hiç bir ismi silmeden bu listenin tümü için kullanabilirsiniz. Yasa başka türlü davranmaya olanak tanımıyor.

Sonra yurt genelinde partilerin aldıkları oy oranından listenin baş tarafındakiler bir partiden, geri kalanları başka partiden milletvekili olmaya hak kazanıyorlar.

Burada önemli olan partilerin bu aday listelelerini nasıl hazırladıklarıdır. Aday olarak listeye girebilmek parti başkanının onayından geçer. Parti başkanının istemediği bir kişi, ne kadar değerli olursa olsun listede yer alamaz. Listenin hazırlanması parti başkanının kesin yetkesindedir, demek ki “sultası altındadır”.

Böyle bir süreçten geçerek seçilen milletvekili, seçim döneminde parti başkanının sözünden bir milimetre dahi dışarı çıkamıyor. Başkan neyi buyuruyorsa o yapılıp, söyleniyor. Demek ki milletvekili “Hür İradesini” kaybetmiştir. Bu durumda böbürlenerek dile getirilen “seçilmlşlk” in, atanmış bir Devlet Memurundan ne farkı oluyor?…

Bu durum, siyasal partilerin kendi içlerinde de demokratik davranmadıklarını apaçık gösterir. O halde buna da demokrasi var denebilir mi?…

Parti içi demokrasi olabilmesi için, listelere kimlerin gireceğini belirtmek üzere parti teşkilatında bir ön seçim yapılması gereklidir. Bu zor bir şey de değildir. Ne var ki parti başkanları birer “padişah” gibi davranmayı ön görüyorlar. Seçim yasasında bunu engelleyecek bir hüküm yok.

O halde aksaklık Seçim Yasası ile Siyasi Partiler Yasasında olup, ivedilikle değiştirilmeleri gerekir!…

☻ Seçmenlerimize de genel olarak bir göz atarsak ne görürüz?…

Ülkemizde seçmenlerin büyük çoğunluğu partileri bir futbol takımı gibi tutarlar. Başlıca bağlı oldukları kişi de o partinin başkanıdır. Milletvekili adaylarının nitelikleri onları hiç ilgilendirmez. Adayları parti başkanı onaylamışsa hiç bir sorun yoktur. Seçmenlerin büyük çoğunluğu parti yanlış yaparsa onu kınarlar, ama parti gene onların “takımıdır”. Sahaya çıkıldığında, demek ki seçim zamanı geldiğinde birer “holigan” gibi davranarak oylarını tuttukları partiye verirler.

Demokrasi bir eğitim sorunudur. Ne yazık ki genelde seçmenimiz bu eğitimi almamış gibi görünüyor. Ama böyle düşünüp, böyle davranan bir seçmen kitlesiyle demokrasi olur mu?…

Bütün bunlara karşın, bu koşullar yürürlükteyken de hala demokrasi var derseniz. Yanıtımız İSMET İNÖNÜ’nün ünlü tümcesi olacaktır :

“HADİ CANIM SEN DE!!…”

————————————————-

Bu konuda dünya yazınından bir örneği görelim :

Economist
16 Aralık 2010

Economist dergisinin Dünya Demokrasi Endeksi araştırmasına göre, tam ve kusurlu demokrasiler arasında yer bulamayan Türkiye daha alt sıradaki hibrit (melez) rejimler grubuna dahil edildi.
Economist’in, iki yılda bir yaptığı dünya demokrasi endeksi araştırmasının üçüncüsünde, Türkiye iki yıl öncesine oranla iki basamak geriye düşerek 89 sırayı Nikaragua’yla birlikte paylaştı. Türkiye, Tanzanya ve Uganda gibi ülkelerle aynı kategoride yer aldı. Türkiye, 167 ülkeyi kapsayan araştırmada, 2008 yılında da ‘hibrit rejimler’ arasında gösterilmişti.

Ekonomistin araştırma birimi Economist Inteligence Unit tarafından yapılan ankette devletler, seçim süreci ile çoğulculuk, sivil özgürlükler, hükümetlerin işlevi, siyasal katılım ve siyasal kültür dikkate alınarak dört ana kategoride sıralandı.

Birinci kategori olan ‘tam demokrasiler’ bölümünde 26 ülke yer aldı. Bu kategoride Norveç 10 üzerinden 9.80 ortalamayla en demokratik ülke oldu.

İkinci kategorideki ‘kusurlu demokrasiler’ kısmında ise Cape Verde, Yunanistan, İtalya, Güney Afrika ve Fransa ilk beş sırada yer aldı.

Araştırmanın hibrit rejimler kategorisinde ise Türkiye, 5.73 ortalama ile Honduras’ın ardından 10’uncu sırada yer buldu. Karma rejimler kategorisinde Türkiye ile birlikte Nikaragua, Tanzanya, Filistin, Uganda, Sierra Leone, Pakistan ve Haiti gibi ülkeler yer aldı.

Toplam demokrasi endeksinde ise Türk demokrasisi, iki yıl öncesine oranla iki basamak gerileyerek 89’uncu oldu. 2008 yılındaki Demokrasi Endeksi Araştırması’nda Türkiye, 5.69 puanla 87’nci sırada yer almıştı.

Araştırmaya göre, Türkiye iki yıl öncesine oranla belirlenen kategorilerde sadece yüzde 0.04 oranında ilerleme kaydetti.

İŞTE ECONOMIST’E GÖRE DÜNYA DEMOKRASİ SIRALAMASI:

1 – Norveç
2 – İzlanda
3 – Danimarka
4 – İsveç
14 – Almanya
17 – ABD
18 – İspanya
19 – İngiltere
28 – Yunanistan
29 – İtalya
31 – Fransa
86 – Lübnan
87 – Ekvador
88 – Honduras
89 – Türkiye
89 – Nikaragua
91 – Zambia
92 – Tanzanya
98 – Uganda

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>