Bodrum İlçe Merkezinin 1965 yılında çekilen fotoğrafı ile 2005 yılı içerisinde çekilen kuşbakışı fotoğraflar, yoğun yapılaşmanın geldiği boyutları çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.
“Düşen bir çığda, hiçbir kar tanesi kendisini olup bitenden sorumlu tutmaz.”
W. Churchill
Bodrum cevre beldelerinde kuralsız yapılasmalar artık açık biçimde yapılmakta. Tarafların sağduyulu davranmaması, yasal başvuru makamlarının bu konuda harekete gecmemesi halinde (1974 de bodrum mimarisi milli miras olarak kabul edildi), bu beldelerin mimari kimliğinden uzaklaşarak sıradan beldeler haline gelecegi kuşkusuzdur.
Gerçekten de Bodrumda bütün dağlar, tepeler, yamaçlar, deniz kıyıları yapılarla dolmuş durumdadır. Bunlar tek, tek evler olmayıp 200, 300, 400 yapıdan oluşan siteler biçimindedir. Bodrum yarımadasında araba ile bir yolculuk yapılırsa bu durum açık bir biçimde görülür (aşağıdaki resimler).
Bazı yapılar 2 kat yerine 3 katlı, imarda belirtilen görünüm şartları ile tiplemeden uzak yapılmakta, doğal kotlar dikkate alınmamakta, bahçe duvarları yüksek, kuralsız yapılmaktadır. Bodrum evlerinin tipik düz çatı biçiminden eğimli kiremit çatılara geçiş vardır. Bunun örneğini Güvercinlik beldesine giderseniz görürsünüz.
Oysa Bodrumda kiremit çatılı yapılar yalnızca Güllük beldesinde vardı. Bu da burayı, adeta Bodrumdan ayrı bir Anadolu kasabası görünümünü kazandırıyordu.
Bodrumda yapıların dışlarının rengi beyazdır. Yeni yapılarda bu da terkedilmiş durumda. Yer yer değişik renkte yapılara rastlanıyor.
Bodrum ‘da mimari yapının bozulması 1980 li yıllarda başladı.Bodrumun simgesi tipik Bodrum evleri yerine “ucube” yapılar ortaya çıkmaya başladı. Bunda o zamanlar belediyelere verilen imar yetkisi rol oynadı. Buna koşut olarak bütün Türkiye’deki kentlerde çarpık yapılaşma 1980 li yıllardan sonra hızla ilerlemiştir.
Dağ, yamaç her yerin yapıyla dolması doğayı yok etmekte… Mavi Yol Girişimi, Bodrum ’da kaçak dolgu ile yapılara karşı ayak direyici bir izleme yürütüyor. Ama yetmiyor. Girişim sözcüsü Filiz Dizdar, Bodrum ’un 33 köyünden 20’sinde ekolojik denge ile floranın bozulmaya başladığını söyledi. Buna karşın Tuzla Sulak Alanı gibi bölgelerin golf turizmine açılmasına anlam veremeyen Dizdar, “Çocuğunuza iş olanağı açılır ” sözünü de doğru bulmuyor: “Orada çalışacak golf arabası sürücüsü bile en az üç dil bilmeli. Bu durumda köylülerden kimin çocuğu çalışabilir?… ”
Bodrumlu Gönüllüler Derneği üyesi, Mavi Yol Girişimi Kolaylaştırıcısı Filiz Dizdar, ayrıca yapılaşmanın çok uzun yıllardır Bodrum’un sorunu olduğunu bildirdi. Bodrum Yarımadası’nda çok ciddi altyapı sorunları yaşandığını belirten Dizdar, “Bu yapılaşmanın artık bitirilmesi, durdurulması, bir revizyon planının yapılması gerekiyor. Ayrıca tüm altyapı çalışmaları bitirilip, tarım alanları, sulak alanlar gözetildikten sonra yapılaşmanın ne oranda yapılacağına karar verilmeli. Bir şekilde durup, bakmak lazım” diye konuştu.
Bodrum’da beldelerin su gereksimini tümüyle yeraltı sularıyla giderdiğini kaydeden Filiz Dizdar, “Yeraltı kuyuları kapatılsa müthiş bir su sıkıntısı yaşanacak. Yetersiz suyumuz olmasına rağmen yapılaşma hızla devam ediyor. Ormanları yakıyoruz, yeraltı sularını tutacak yutakları yok ediyoruz. Ya yakıyor ya yaktırıyoruz. Bunun yanında sulak alanları yok ediyor, yapılaşmaya açıyoruz. Bir taraftan çok değerli şeyleri yok edip bir yandan yapılaşma sürüyor. Denge nasıl sağlanacak bilemiyoruz” diye konuştu.
Bodrum sahillerinde turizm isteklendirmelerinin (tevşiklerinin) ardından sökün eden “izinsiz dolgu” haberlerinin en çarpıcısı Güllük ’tendir. MNG Holding’in hazineden 49 yıllığına kiraladığı 85 dönüm orman arazisine, dolgu yöntemiyle, üç futbol sahası büyüklüğünde alan eklemesi günler boyu konuşuldu. Dolgu için yıkılsın kararı verildi ancak daha bu yönde bir adım atılmadı.
MNG bu konuda yalnız değil. Mavi Yol Girişimi ’nin yakınmalarına göre yarımadada 385 kıyı yapısından sadece 69 ’u yasal. Ötekiler kaçak dolguların üzerinde yükseliyor. Gündoğan ’daki Mandal Otel, izinsiz dolgu nedeniyle mühürlendi, sonra görkemli bir törenle açıldı. Turgutreis Belediyesi Günbatımı Plajı ’nı, Göltürkbükü Belediyesi sahillerinde bir bölümü, Bodrum Belediyesi Kumbahçe Plajı ’nı “Yürüyüş yolu yapıyoruz” diye doldurdu.
Mavi Yol Girişimi ’ne göre süreç şöyle işliyor : “Encümen kararıyla para cezası kesiliyor, yine encümen toplanıyor sonra yıkım kararı alıyor. Yıkım ihalesine çıkılıyor kimse girmiyor. Böylece o yasal olmayan yapıya kimse dokunamıyor. ”
Demek ki, herkes görevini yapıyor (!), ama deniz dolgusu yerinde kalıyor!!… Bilinen “şark kurnazlığı”, her zaman olduğu gibi yürürlüktedir!…
Çevre Mühendisleri Odası da endişeli. Şöyle söylüyorlar : “Son yıllarda Bodrum ile kırsal kesimlere olan saldırı, çevrecilerin hazırladığı savunma projelerinden daha hızlı ilerliyor. Köyler rant saldırılarına uğruyor. Gözü para hırsı bürüyenler, floranın, ekolojik dengenin bozulmasıyla ilgilenmiyor. ”
Çevrecileri endişelendiren kayıplardan biri de, bir tür yabani orkide olan “Serapias Carica” [*]… Çevreciler sadece Bodrum’da yetişen, yöresel adı “patpatanak” olan bu bitkiyi koruma altına almaya çalışıyor. Ama belki de başaramayacaklar. Yazık olacak!…
Yetkililer özel kişilerin elinde bir metre kare bile üzerine yapı oturtulacak arsa kalmadığını söylüyorlar. Bunlar diyor ki : “Geride kalan kamu arazileridir”. Böylece kamu arazileri de birer birer yerleşime açılmaya çalışılıyor. Bunların üzerine büyük otellerin yapımı düşünülmekte… Oteller genelde çok katlı geniş alanı kaplıyan yapılar oluyor. Bunlar denize sıfır olan arsaları yeğledikleri için deniz doldurmalarına yol açıyorlar. Varsa yanında yörelerindeki tekne çekek yerlarını ya yok ediyorlar, ya da çalışmalarını önlüyorlar. Böylece bir çok balıkçı teknesi zamenında karaya çekilip bakıma alınamıyor. Bu da onlara zarar veriyor.
Kamu arazileri konusunda daha da garip bir uygulama gündemde :
Ortakent Belediye Başkanı Mehmet Onur Şahbaz, TOKİ ce beldeye 3 bin konut yapılmasının planlandığı savında bulunarak, “Kamusal arazilerin kamunun elinde kalması gerektiği ve bu alanların kentin ihtiyacı olan sosyal donatı alanları olarak kullanılması gerektiğine inanıyoruz’” dedi.
Şahbaz, yaptığı açıklamada, Ortakent sınırları içerisinde Çakmaklı mevkisinde hazine adına kayıtlı olan taşınmazların, TOKİ’ye bedelsiz devrinin uzun zamandır gündemde olduğunu söyleyerek, ”Geçen hafta Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nden belediyemize gelen yazıda, Muğla Üniversitesi’ne tahsis edilen araziyi de içine alan hazine adına kayıtlı parsellerin, TOKİ’ye bedelsiz devri konusunda kuruldan istenildiğini öğrendik. Söz konusu parsellerde, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü uzmanları tarafından yapılan incelemelerde, kaya mezarı, tonozlu yapı kalıntıları gibi çok sayıda kültür varlığı tespit edilmiştir” dedi.
Söz konusu arazinin yaklaşık bir milyon metre kare olduğunu söyleyen Şahbaz, ‘‘Bu güne kadar onaylanan tüm üst ölçekli planlarda bu bölge, kamu kullanımına yönelik olarak donatılmıştı. TOKİ tarafından yapılaşma yapılması demek, beldeye 3 bin konut yapılması anlamına geliyor. Ortakent bu yükü kaldıracak durumda değil” diye konuştu.
Söylendiğine göre TOKİ burarada yapacağı konutları yüksek fiatla isteklilere satıp, elde edeceği gelirle başka yerlerde halka ucuz konut sağlayacakmış!!…
Bu gidişi körükleyen üç bellibaşlı kaynak var.
Bunların en önünde para kazanma fikriyle gözleri kararmış yapı kuruluşları geliyor. Bunların gözleri o denli dönmüş ki, ellerinden geldiğince denizi bile doldurup üzerine yapı dikiyorlar. Yasal değil ama, yukarda anlattğımız gibi, onlar işin kolayını bulmuşlar, yollarına devam ediyorlar. Bunların gözü o kadar kararmış ki, her yıl Bodrumda uygulanan yapı yasağı dönemini kısaltmaya uğraşıyorlar. Demek ki bütün yıl yapı yapmayı sürdürmek istiyorlar. Ama turizm mevsimini düşünen yok. Varsa yoksa para gelsin diyorlar.
İkincisi, belediyelerin de içinde olduğu kamu kuruluşlarıdır. Belediyeler de yerleşim yerlerinin artmasıyla gelirlerinin artatacağı düşüncesindeler. Öteki kamu kuruluşlarının bu yağmaya neden ortak olmaya çalıştıklarını sizler bizden daha iyi bilirsiniz.
Üçüncüsü, bol parası olup Bodrumda yatırım yapmak isteyen kişilerdir. Bunların sayıları hiç de küçümsenecek kadar az değildir. Bu gün yeni yapılmış bir villanın değeri 150 bin liradan başlayıp 1.5 – 2 milyon liraya kadar uzanıyor. İkinci el yapılar 50 bin lira ile 600 – 700 bin lira arasındadır. Bu rakamlar elbette yapının kalitesi, büyüklüğü, yeri ile manzarasına bağlı olarak değişmektedir.
İşin garip yanı sözünü ettiğimiz yapıların kışın tümüyle boş olup, yazın da en fazla 15 – 20 gün kullanılmakta olduklarıdır. Böylece Bodrum yarımadası on binlerce oturulmayan, boş evlerden oluşan bir bölge haline gelmiştir. Kullanılmayan konutların bir bölümü, bu yüzden harap olmaya yüz tutmuştur. Ben yirmi yıldır kullanılmamaktan harap hale gelmiş, ama satışı için 350 bin ABD doları istenen bir yapı biliyorum.
Denebilir ki bu bir sunum – istem (arz – talep) sorunur. İstem varsa elnette sunum da olacaktır. Ama bunu söylerken kaybolan doğa, buna ilişkin güzellikler ile doğaya bağlı gereksinimleri hiç akla getirip, irdelemiyoruz. Süreç sonuna kadar sürdürülürse nereye varacağımızı hiç düşünmüyoruz.
Bu gidişle Bodrum’un zamanla bir modern harabeler beldesi olup, turistlerin Efes Harabelerini gezdikleri gibi ziyaret ettikleri bir ören yeri olduğunu gözlemlersek hiç şaşırmayalım!!…
—————————————————-
[*] Bir eski Mısır Tanrısı olan Serapias’ ın adı verilmiş olan bu orkide Anadolunun Ege kıyılarında, özellikle de Bodrumda, denizden 400 metre yüksek olan alanlarda yetişmektedir.
Eşanlamlıları : Serapias carica var. monantha P.Delforge 1999; *Serapias orientalis subsp. carica H.Baumann & Kunkele1989, Helleborine Mill 1754.