KARDİOVASKÜLER PERFÜZYONİST EĞİTİMİNDE HARRAN ÜNİVERSİTESİ…

#alttext#
Yıldızlar ateşböceği sanılmaktan korkmazlar”
TAGORE

Bundan bir süre önce Kardiovasküler Perfüzyonist eğitimi konusunda yaptığım araştırmada, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesinin çok ileri bir düzeye ulaştığını saptamıştım. Bu noktaan yola çıkarak bir makale yazmaya girişiyordum ki, aşağıda gördüğünüz e-postayı aldım :

“Sayın hocam,
Harran Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstütüsü bünyesinde perfüzyonistlik yüksek lisans programımız devam etmekte olup şu ana kadar üç öğrencimizi mezun etmiş bulunmaktayız. Halen bir öğrencimizin eğitimi devam etmektedir. 2010-2011 eğitim öğretim döneminde sağlık hizmetleri meslek yüksek okulu bünyesinde perfüzyon teknolojisi adı altında sağlık teknikeri olarak ön lisans seviyesinde ilk öğrencilerimizi alacağız. Yüksek lisans mezunu öğrencilerimizde bizlerle beraber mesleki eğitime katkı vereceklerdir.
saygılarımla.
Yrd.Doç.Dr.Mustafa Göz”

Görüldüğü gibi Harran Üniversitesindekiler kördüğümü çözmüş bulunuyorlar.

Öte yanda, Perfüzyonistler Derneği de Kardiovasküler Perfüzyonist yetiştirmek için okullar kurma yolundalar. Bu güne kadar ne kadar yol aldıklarını bilemiyorum. Çünkü varılan noktanın ne olduğu bana bildirilmlş değil.

Fakat öyle görülüyor ki, sonunda Üniversiteler kendi yollarında okullar kuracaklar. Bunlardan ayrı olarak Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlar da bunlara koşut (paralel) kuruluşları gerçekleştirecekler…

Herşeyden önce Sağlık Bakanlığı tarafı, Amerikayı yeniden keşfetme yerine Harran Üniversitesini model olarak almalı, özgünlük (originalité) uğruna konunun ayrıntıları içinde boğulmamalıdır derim.

Burada önemli olan, iki koldan yürütülen bu eğitimin sonunda yapılacak sınavdır. Bu sınav tekdüzelik ya da birbiçimliliği (uniformity) sağlamak için kesinlikle bir tek merkezde yapılmalıdır. Bu merkez (TÜRK KARDİOVASKÜLER PERFÜZYONİSTLER KURULU) olabilir. Üniversitelerin de, Sağlık Bakanlığının da eğittiği perfüzyonistler bu tek sınavdan geçtikten sonra Kardiovasküler Perfüzyonist sanını ancak alabilmelidir. Batı ülkelerindeki tutum aynen böyledir. Zahmet edip yapılacak ufak bir araştırmayla gerçeğin böyle olduğu görülecektir.

Ayrıca o güne kadar çeşitli yollarla perfüzyonist sıfatını alanların hepsinin bu sınava girip başarması da kesinlikle öngörülmelidir.

Bu sınavların biçim ile niteliğinin ne olması gerektiğini, bu konuda yazdığım başka bir makalede ayrıntılı olarak anlatmıştım.

Böyle davranılmazsa Kardiovasküler Perfüzyonistlerin nitelikleri konusunda kuşkular doğabilir. Bu da harcanan emeğe gölge düşürür.

Bizden söylemesi…

Bu işle uğraşanlar kuşkusuz ne yaptıklarını çok iyi bilmektedirler. Bizim yaptığımız bir uyarıdan öteye gitmez.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>