
“Gladius legis custos
Kılıç yasanın koruyucusudur.”
(Paris Adalet Sarayı’nın girişinde kazılı döviz.)
“Anayasanın değiştirilmesi usûlü: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tamsayısının 1/3′ü kadar üyesinin yazılı teklifi gereklidir. (En az 183 parlamenterin imzaladığı yazılı değişiklik önergesi gerekir) Bu değişiklik önergesinin 330 ila 365 milletvekili tarafından kabul edilmesi ile, önerge, Cumhurbaşkanlığı’na sunulur. Cumhurbaşkanı değişiklik önergesini kabul ederse, değişiklik önergesi, zorunlu olarak referanduma götürülecektir. Cumhurbaşkanı değişiklik önergesini red ederse önerge TBMM’ne geri döner. Yeniden oylanan önerge TBMM üye tamsayısının 2/3′ünün ya da daha fazlasının (367 ile daha fazla olumlu oy) onaylaması halinde bu kez, yeniden Cumhurbaşkanlığı’na gönderilir. Cumhurbaşkanı bu yeni önergeyi isterse referanduma götürür ya da onaylayarak, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesini sağlar. Anayasa değişikliği önergesi, ilk aşamada 367 ya da daha fazla oyla Cumhurbaşkanı’na gönderildiğinde farklı işlemler yapılır. TBMM salt çoğunluğunun üçte ikisi ile daha fazla oyla gelen önergeyi, Cumhurbaşkanı, kabul ettiği durumda, isterse halkoyuna sunar. Dilerse, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesini sağlar. Cumhurbaşkanı, önergeyi redederse, TBMM’ne geri gönderir. Bu kez TBMM’den aynı koşullarda, demek ki üçte ikilik çoğunluk oyunu almış olan önergeyi ya kabul eder, ya da referanduma sunar.”.
Anayasayı değiştirme girişiminde olan TCBMM ndeki sandalye dağılımı şöyledir :
AKP 337, CHP 97, MHP 69, BDP 20, Bağımsız 11, DSP 6, DP 1, Türkiye Partisi 1.
Buna göre iktidar partisinin tek başına Anayasayı değiştirme gücü yoktur. Ama sayın Başbakan bu değişikliği yapmak üzere girişimde bulunduklarını, hem de bu işi Mart ayı sonuna kadar çözeceklerini, kesin bir dille bildirmiştir. Bunun iki nedeni olabilir : 1) Aslında Anayasayı değiştirme gibi bir düşünce yoktur. Gündemi bir ay ya da daha uzun bir süreyle değiştirmek için bu girişim yapılmıştır. 2) Anayasayı değiştirmek için iktidarın sandalye sayısı yetmediğine göre, sonunda referanduma kadar gidebilecek bir süreci göze almış olmak.
Birinci olasılığı şimdilik bir yana koyarak, ikincisi üzerinde durmaya çalışalım. Önce alınan duyumlara göre gelecek olan yeniliklerin neler olduğuna bir göz atalım. Bunların başlıcaları şunlardır :
● Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin bir bölümünün seçimi siyasal gücün elinde olacak. Ayrıca bu kurulun aldığı kararlar yargıya gidebilecek.
● Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir bölümü siyasal güç tarafından seçilecek.
● Yüksek Askeri Şura kararları yargıya gidebilecek.
● Parti kapatma kararlarında son söz TCBMM nin olacak.
Bunlarla yargıda reform’a gidildlğl söyleniyor. Bizler “reform” denince hemen her zaman iyileştirmeye yönelik bir davranışı anlarız. Reform sözcüğünün anlamı bizce budur. Lakin “reform” sözcüğünün gerçek anlamı “yeniden ya da tekrar biçimlendirme” dir. Bu “yeniden biçimlendirme” olumlu yönde olabileceği gibi olumsuz yönde de olabilir. Bu bakımdan her zaman önümüze “reform” adı altında konulanları, enine boyuna düşünerek değerlendirmemiz gerekir.
Değişimi yapmaya tek başına AKP nin oyları yetmediğine göre, önce TCBMM sandalyesi çok olan muhalefetle işbirliği akla gelir. Ancak bunlardan CHP, Millet Vekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması hükmü konulmadıkça işbirliği yapmayacağını söylüyor. MHP ise hiç bir türlü işbirliğine yanaşmıyor. BDP olumku oy vermek için seçim kanunundaki barajın ya kaldırılmasını, ya da oldukça aşağı çekilmesini, ayrıca hazineden partilere yapılan para yardımının yaygınlaştırılmasını, ön koşul olarak ileri sürüyor.
Ama iş BDP nin olumlu oy vermesine gelince, eski DTP’liler, kendi anayasa değişiklik istemlerinin de pakete eklenmesini isteyebileceklerdir. Bu olmayacak bir şey değildir.
Peki nedir bu istemler?…
Şu günlerde konuşulduğu gibi sadece “seçim barajının indirilmesi” değil elbette… Anayasa’nın “değiştirilemez” ilk 4 maddesinin değiştirilmesi söz konusu olacaktır. Önce ilk üç maddede değişikliğe gidilmesi istenecek. En sonunda da bu değişikliğe engel olan dördüncü madde için :
“İlk üç maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini öngören dördüncü madde yok sayılmalı…” Diyeceklerdir
Böyle birşeyin olamayacağını söylemeyin. Çünkü bugünkü BDP’li milletvekillerinin kapatılan eski partilerinin Olağan Kongresi’nin sonuç bildirgesinde aynen yazılı bu istemler!.. Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın 26 Ağustos 2007’de Adana Teşkilatı’nın kongresinde yaptığı konuşmayı da unutmayın. Orada şöyle diyordu :
“Devletin ve cumhuriyetin niteliklerinde değişiklik yapılmasının önüne geçen Anayasa’nın dördüncü maddesini değiştireceğiz. (…) Kesinlikle Meclis’in uslu çocuğu olmayacağız. Duvara açtığımız gediğin daha sonra da oluk olmasını sağlayacağız…”
Böyle bir koşul onaylanabilir mi?…
Olayların ne yöne doğru kayacağını hiç bilemeyiz. Her şey gözlerin ne kadar karardığıyla ilgilidir.
Bunların dışındaki bağımsızların, DSP nin, DP nin, Türkiye Partisinin toplam oyları olan 19 oy, işin referanduma gitmesini önleyemeyecek kadar azdır. Ayrıca AKP içinde de olumsuz oy verebilecek milletvekillerinin olabileceğini de hesaba katmak gerekir!…
Her şeyin aydınlığa kavuşması için, sayın büyüğümüzün söylediği Mart ayının sonunu beklemeliyiz. Ama bu arada aklımızı yapılacak bir referandum için hazırda tutmamız gerekecektir.
Bu arada yukarda söylediğimiz birinci olasılığı, demek ki “aslında Anayasayı değiştirme gibi bir düşünce yoktur. Gündemi bir kaç ay süreyle değiştirmek için bu girişim yapılmıştır.” düşüncesini de hiç akıldan çıkarmamalıyız.