LAİKLİK-DEMOKRASİ İLİŞKİSİ ile SİYASANIN HUKUKÇA DENETİMİ….

Screen shot 2010-01-06 at 3.37.36 PM.png

“Meşrutiyeti ilan ettik olmadı. Cumhuriyet’i getirdik gene olmadı. Bir de ‘Ciddiyet’i denesek…”
Sakallı CELAL YALINIZ

Laikliğin evrensel bir tanımına ulaşma olanağı yoktur. Çünkü böyle bir tanım yoktur. Her ülkenin kültürel siyasi, tarihi kimliği laiklik ilkesine damgasını vurur. Bugün Türk laikliği denildiği zaman Türkiye’ye özgü bir laiklik anlayışıyla karşılaşırız. Türk laikliğinin en özel niteliği, laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının devlet işleri ile politikaya karıştırılmamasıdır. Ayrıca siyasi, kişisel çıkarlar uğruna kutsal din ile din tarafından kutsal kabul edilen şeylerin istismar edilemeyeceği, kötüye kullanılamayacağı öngörülmüştür. O halde Türk laikliği dediğimizde dinin siyasete alet edilmemesi durumudur. Ama bizim demokrasiye değil, çok partili siyasi hayata girdiğimizden bu yana dini siyasete alet etmenin oy getirdiğini gören siyasiler, bu yolu kullanmayı bir usul haline getirerek, bu konuda birbirleriyle yarışa girmişlerdir.

Demokrasi söylemden ibaret bir kavram değil aksine bir felsefe, anlayış, kültür ile idrak sorunudur. Demokrasi bu anlamda siyasetten daha çok toplumsal bir gelişmenin ürünüdür. Toplumsal karşıtlığı olmayan bir siyaset ise gerçekte yoktur. Demokrasi de öyle… Kültürünün olmadığı yerde demokrasiyi kurmak çok zordur. Demokrasi sözcüğü, özüne uygun aile, birey, yapı ile toplum olmadığı sürece söylemde kalmaya mahkumdur.

Gerçekten de Alexis-Charles-Henri Clérel de Tocqueville [*] Amerikan demokrasisinin eriştiği özgürlüğün gerçek nedenleri olarak iyi yasalar, dahası alışkanlıklar, gelenekler ile inançları sayar. Bunlar olmazsa özgürlük olmaz der. O, “aynı koşullarda başka gelenekler ile başka yasalar bir başka toplum yaratır” görüşünü ileri sürer.

Demokrasinin temelinde kaçınılmaz biçimde neden laiklik vardır?…

Çünkü din, özellikle de İslam, ibadet yanında sosyal ilişkileri yöneten yasaları da bünyesinde taşır. Kuran-ı Kerim bu yasaları yazılı, hem de Allah kelamı olarak içermektedir. Mecelle İslâm Hukukuna anlatan bir bilgiler topluluğudur. Din devletinde bu yasa maddeleri uygulanır. Din devletinde başta “mutlak iradeye sahip” bir kişi bulunur ki, bunun sıfatı Osmanlıda Sultan ya da Padişah idi. Bu da demokrasiyle hiç ilgisi olmayan bir “mutlakiyet” biçimindeki yönetimidir.

Bu yüzden demokrasi uygulamak istiyorsak en başta laikliği getirmemiz, bunu temel olarak almamız gerekir. Böylece dinin devlet işlerinden uzak tutulması sağlanabilir. Burada devlet sadece İslamla değil, bütün dinlerle aynı uzaklıkta olacaktır. Demokrasilerde din, inananlar ile Allah arasında yürütülen manevi bir konudur. Kutsal kitaptaki sosyal yapıya ilişkin yasaların devlet işlerine girişimi kabul edilmez.

Bu bakımdan uzun bir süre “şeriat” ile yönetilen bir halkın demokratik yönetime geçmesi çok güçtür. Bu yüzden Türkiyemizde çok partili rejime geçilmiş, ama gerçek demokrasiye bir türlü ulaşılamamıştır. Bizler demokrasiyi genelde bir oy çokluğu zannediyoruz. Dinimize bağlı olduğumuzdan, ayrıca “şeriat” yönetiminden gelip, bu rejime alışık olduğumuz için, din yönünden bize propaganda yapıp, bazı sözler veren partileri seçip iktidara getiriyoruz. Bu çok partili düzene geçtiğimiz 1946 yılından bu yana hep böyle olmuştur. Günümüzde de böyledir. Söz gelimi, “türban” tartışması bu yüzden çıkmıştır.

Oysa demokrasinin temelinde olan laiklik, din ile devlet işlerinin tümüyle birbirinden ayrı olmasını öngörür. Bu unutulup bir yana konduğunda demokrasiye ulaşma olanağı da kalmaz. Böyle bir durumda “DemokratikYönetim” bir söylem olarak vardır. Ama bunun gereği olan eylem, oy ile seçim anlayışından öteye gidemaz. Bu da gerçek demokrasi demek değildir.

Demokrasilerde bir Anayasa vardır. Bütün öteki yasalar bu demokratik Anayasaya uymak zorundadır. Çeşitli “vaat”lerle, bu arada dini yönden verilen sözler sonucu gerekli oyu alıp iktidarı oluşturan siyasal parti, verdiği sözleri tutma yolunda bazı atılımlar yapmak zorunda kalır. Bu doğrultuda var olan Anayasaya aykırı bazı yasaları çıkartabilir ya da Anayasaya aykırı işlemler içine girebilir.

Bunun güvenlik süpabı kurulacak bir Anayasa Mahkemesidir. Böylece Anayasaya aykırı yasalar ya da hükümler “iptal ediliebilirler”. Gündelik işler de demokrasi rayında yolunu sürdürebilir.

Ülkemizde Anayasa Mahkemesi ilk kez 1961 Anayasası’yla kurulmuştur. Türk siyasal sistemini inceleyenler, 1961 Anayasası’nın yasama işlemlerinin yargısal denetimi için özel bir Mahkeme olarak Anayasa Mahkemesi kurmasını, bu Anayasa’nın en radikal özelliği olarak yorumlamışlardır. Anayasa Yargısı, bazı değişikliklerle birlikte 1982 Anayasası’nca da korunmuştur.



1945 yılında çok partili yaşama geçişile 1950 yılında yapılan demokratik seçimler ile iktidarın muhalefete geçmesiyle sorunların bitmediği anlaşılmış, yasama meclisinin denetlenmesi gereksinimi duyulmuştur. Önce aydınlar tarafından ortaya konulan bu anlayış, daha sonra siyasal partiler tarafından da desteklenmiştir. 1961 Anayasası’yla ilk kez Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Amaçlanan, umulan Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’da yazılı temel hak ve özgürlükleri korumasıdır.

Batı demokrasilerinde Anayasa Mahkemesi olmaksızın anayasaya uygunluk denetimini ABD’de, Yüksek Mahkeme 1803 tarihli Marbury-Madison kararıyla başlatmıştı. Avrupa, demokratik gelişme sürecinde ABD’den çok şey aldığı halde, uzun süre anayasaya uygunluk denetimiyle ilgilenmedi.

I. Dünya savaşından sonraki kısa süreli Avusturya ile Çekoslovakya prototiplerinden sonra, asıl denetim, 2. Dünya savaşında ABD komutasındaki müttefik orduların işgal ettiği, yeni rejimleri ABD ce biçimlendirilen İtalya ile Almanya’daki Anayasa Mahkemel’eriyle (AYM) başladı. Avusturya’da kapatılmış olan AYM yenilendi. savaşta bir bölümüyle kurtarılan Fransa’da 1946′daki 4. Cumhuriyette AYM kurulmadı. 1958′de 5. cumhuriyette kurulan ise mahkeme değil, ön inceleme yapıp görüş bildiren “Anayasa Konseyi” idi. 


[birkaç kaynaktan yapılan alıntılarla telif edilmiştir]

——————————————————

[*] Fransız politika düşünürü, tarihçi. “Democracy in America” ile “The Old Regime and the Revolution” adlı kitapların yazarı.



Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>