“Akılsızca bir şeyi milyonlarca kişi söylese de o gene akılsızcadır.”
Bertrand RUSSELL
Yanda görülen gazete kesiğindeki haber telavizyonlardan da verildi.
Önce ozon katmanı delindi; buna bağlı olarak küresel ısınma gelişti dendi. Kuttuplardaki buz kitlelerinin erimekte olduğu bildirildi. Sonuçta dünya yüzündeki denizlerin kaç cm ya da metre yükselebileceği hesaplandı.
Bu arada, normal koşullarda ozon katmanının güneşten gelen ışınlardan ültraviole ışınının bir bölümünü tuttuğunu, ama infrared (ısıtıcı ışınlar = haruri ışınlar) ışınlara yol verdiği hiç düşünülmedi.
Şimdi de, Avrupa ile USA da çok soğuk kışların gerçekleşmesi görüldüğünden dünyaya bir mini buz dönemi geleceğinden söz ediliyor. Bu buzul çağının 20 – 30 yıl kadar süreceği bildiriliyor!…
Daha önce, aynı zamanda iklim uzmanı olan Dr. Grissino-Mayer ile Columbia Üniversitesinden Llyod Burckle, ”Avrupa’nın 1450-1850 arasında mini bir buzul çağı yaşadığını, bu durumun ağaçların büyüme hızını yavaşlattığını , ağaçların tahta yoğunluğunun artmasına neden olduğunu” söylemişlerdir. Uzmanlara göre mini buzul çağı en soğuk evresini 1645-1715 yıllarıarasındaki 70 yıllık dönemde geçirdi.
Hem küresel ısınma, hem de buzul çağı…Bunların her ikisini de söyleyenler sokaktaki adamlar değil, bilim adamlarıdır.
Sıcağı görünce “küresel ısınma”, soğuğu görünce de “buz dönemi başlıyacak” diyeceksiniz!.. Bunun adı da bilimsel açıklama olacak!…
İyi de!… Biz sıradan adamlar olarak hangisinin doğru olduğuna karar vereceğiz?… Çünkü sıradan insanlar da olsak gerçeğin bir tek olduğunu bilmekteyiz. Bilim adamlarının da bu tek gerçeği araştırıp, bulup bildirmeleri gerekmez mi?…
Oysa gözden kaçan olay, çok önce yayınladığımız bir makaledeki gibi, yer kürenin manyetik alanının yer değiştiriyor olmasıdır.
Araştırmalar, gezegenimizin manyetik alanının düzenli olarak yer değiştirdiğini gösteriyor. Yer değiştirme süreci, 5 yüz bin ile bir milyon yılda bir gerçekleşiyor. Ortalama 5.000 yılda da tamamlanıyor. Bu süreler bize uzun gibi görünebilir. Ancak yapılan son araştırmalar, yeni bir tersinmenin eşiğine gelmiş olabileceğimizin ipuçlarını veriyor.
Yer değiştirme (tersinme) sürecinde, manyetik alan ciddi bir kararsızlık yaşıyor. Dahası bu sırada, uzun bir süre iki kutuplu manyetik alanın yeğinliği, önemli ölçüde düşüyor. Çok kutuplu bir manyetik alan oluşuyor. Manyetik alanın yeğinliğinde, son birkaç yüzyıl içinde gözlenen hızlı düşüş, bilim çevrelerinin dikkatini çekiyor. Geçmişle ilgili kayıtlara bakıldığında, böyle bir düşüşün, bir kutup tersinmesi öncesi gerçekleşen, tipik bir durum olduğu görülüyor.
Manyetik alanın yeğinliği ile biçiminde oluşacak değişiklikler, yüklü parçacıkların, atmosfere giriş biçimini etkileyecek. Bu durum, kutup ışıklarına ilgi duyanları belki sevindirecek; Çünkü gök yüzü, her yerde donanma şenliği gibi olacak. Ancak yeryüzüne ulaşan zararlı ışınımın önemli ölçüde artmasına neden olacaktır. Eğer bu durum, atmosferdeki ozonun bozunmasına yol açarsa ki öyle olacaktır, morötesi ışınımın yeryüzüne daha fazla ulaşması kaçınılmaz hale gelecektir. Bu olayın elektronik altyapıya vereceği zararın yanında; daha korkutucu olan, aşırı radyasyonun yol açacağı kanser ile genetik mutasyonlardır (değişimler).
Dünya’nın kuzey manyetik kutbu, Kanada’yı ‘terk etti’. En az 400 yıldır, Kanada’ya ‘ait’ olan Dünya’nın manyetik kutbu, bu ülkeyi ‘terk etti‘. Bugünlerde Arktik’te, bilim gezisini tamamlayan Kanada Doğal Kaynakları Jeomanyetik Laboratuvarı Başkanı Leri Nüitt Ottava bunu anlatmaktadır.
Sınır Ötesi Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Candan, dünyadaki iklimlerin değişimini de buna bağlıyor. Candan, “Kutuplar yer ya da açı değiştirdiğinde kutuplarda buzlar eriyor. Kaldı ki, küresel ısınma sonucu diye yorumladığımız, şu anda Kuzey Kutbu’ndaki buzullar zaten erimeye başlamış durumda. Mayalar’a göre de daha önce yaşanan dört çağ da tıpkı bu biçimde sona erdi.” diyor.
Bu bilgilerin ışığında dünyamızın asıl derdinin, bizlerin çokça yakındığımız “Küresel Isınma” olmadığı anlaşılıyor… Atmosferdeki ozon katmanının incelmesine de manyetik alan değişikliğinin neden olduğu bir gerçektir. Ozon katmanının incelmesine bağlı olarak gelişen “Küresel Isınma”, gelişmekte olan olayın nedeni değil, sonucudur. Gözden kaçan gerçek budur.
Bu konuda bilim adamları gerekli uyarmaları yapıyorlar. Gelecek olan, dünyayı alt üst edebilecek çok yeğin bir manyetik depremdir!.. Ama nedendir bilinmez; bu bilgi herkese, bir yer depremi bilgisi gibi, kolayca ulaşamıyor. Buna karşın, olabildiğince önlemlerin alınmasının gereği de açık bir gerçek olarak gözlerimizin önünde durmakta…
Bu gelişmeleri doğru bilinçlendirip, yapabilirsek dertlerimizi oluşturan gündelik anlamsız, küçük çekişmeleri bir kenara bırakarak evrene geniş açıyla bakma çabasını göstermeliyiz derim.
Çünkü doğa her şeye karşın bildiğini okumakta…
İyi Günler,Ben e dünya ile fazla sıkı fıkı olamadım ama yazınızı okuyunca da küçük bir yorum yapmak istedim.Bu iklimle ilgili yazdıklarınıza benzer bir şeyi yıllar önce okuduğum Dinazorların Sessiz Gecesinde bulmuştum da bana çok makul gelmişti.En sonunda yazdığınız şey ise en çarpıcı olan.Gerçekten insanoğlu ne kadar ayrıntıyla uğraşmakta.Zamanın ne denli hızlı geçtiğini ve ne çok şeyi kaçırdıklarının farkında değiller.Ama ben her fırsatta onlara bulutlara ve çiçeklere,böceklere bakmalarını öneriyorum.Şöyle durun ve hiç değilse günde bir kez bunu yapın diyorum.Saygılarımla.NevalÇavlin.