“Bilim bilgiyi, bilgelik ise bilimi örgütler.”
Emmanuel KANT
Bilindiği gibi son günlerde üzerinde en fazla konuşulan deney insan beyninin işleyişi ile ilgili bir bilgisayar modeli üzerindeki çalışmalar. İsviçre, Lozan’daki Ecole Polytechnique Federale’deki Beyin Akıl Enstitüsü’nden sinirbilimci Henry Markham , son 15 yılını canlı fare beynindeki hücrelerin haritasını çıkartmaya ayırdı. Sonuçta nöron bazında beyin simülasyonunu yarattı. IBM’den aldığı destekle, 100 milyar nöronu olan sanal bir insan beyni yaratmayı umut eden Markham, 2015 yılına kadar bu beyni çalıştırmayı planlıyor.
Markham, “neokortikal kolon” modeli yaratmayı başardı. “Beynin mikrodevresini üretmeyi başardık” diye konuşan Markham, “Bundan sonra yapacağımız tek şey bu modelin ölçeğini büyütmek” diyor. Proje başarılı olursa “Beyinin çalışmasından doğan hastalıkların da incelenebileceğini” söylüyor.
Bu makalede Markham’ ın son söylediği tümce üzerinde durmaya çalışacağız. Demek ki, elde edilecek nöron bazındaki beyin simülasyonunda, beyin odaklı hastalıkların incelenip incelenemeyeceğini tartışmak istiyoruz.
Önce ne yapılmak istendiğine bakalım.
Yapılmaya çalışılan, IBM Big Blue serisinden Blue Gene/L bilgisayarına uygun software (yazılım) yükleyerek bir yapay zeka elde etmektir. Bu yapay zeka ister istemez bazı zeka öğelerinden (dikkat ile imgelem = muhayyile) yoksun olacaktır. Bu yapay zeka usavurma yoluyla belki kendi kararlarını alabilecektir. Ama hissiyat ile sevmek ya da sevmemek ayrımını yapamayacağı gibi belli bir karaktere de sahip olamayacaktır.
Öte yanda beyin odaklı hastalıkların başında psikiatrik hastalıklar = akıl hastalıkları gelir. Bilindiği gibi psikiatrik bozukluklar karakter sapmalarından oluşur. Demek ki karakter bozukluklarını bu hastalıklarda gözlemleriz.
Blue Brain = Mavi Beyin projesi sonunda elde edilecek insan beyni kopyasında, sadece bir bölümüyle zeka var olup, karakter olamayacağından bununla psikiatrik hastalıkları incelemeye olanak yoktur.
Her zaman söylemişizdir : Zeka ile karakter arasında bir ilişki vardır. Bu ilişkide karakter efendi, zeka uşak rolündedir.
Ayrıca beyin odaklı hastalıklar içinde hormonlar ile ileti-aktarıcılar = neurotransmitter’ler nedeniyle oluşanlar vardır. Blue Brain projesinde, adı geçen bu maddeleri üretip kullanmak söz konusu olamayacağından, bu yolla gelişen beyin odaklı hastalıkları da inceleme olanağı yoktur. Demek ki, beyin biyokimyasına bağlı hastalıklar bu inceleme dışında kalacaktır.
Beynin öteki organ ya da organ sistemlerine etkisiyle oluşan, psiko-somatik dediğimiz hastalıklar da bu incelemenin dışında kalacaktır. Çünkü elde edilmek istenen salt bir yapay zekadır. Burada organizmadaki öteki organlar söz konusu olmadığı gibi, beynin bu organlara etkisi de söz konusu olamaz.
O zaman elde, bazı nöronların kaybı ile nöronlar arasındaki iletişim bozukluklarının incelenme olasılığı kalır ki, bu bile enine boyuna tartışmayı gerektirecek bir konudur.
Özetle, elde edilecek yapay zeka modeli, insan beyni ile zekasının eksik bir karikatürü ancak olabilir. Bu yönüyle belki de insanlık için zararları bile olabilecektir.
Biz insanların zekaları, Yaradan’ın zekası yanında okyanusta bir damla gibi kaldığından, ne kadar uğraşsak yaradılmış olanların zekalarının tam kopyalarına, sıfırdan başlayıp ulaşmamıza olanak yoktur. Ama yaradışılımız gereği bize araştırma merakı da verildiğinden, Allahın koyduğu hiç değişmeyen doğa yasalarını araştırıp bulmaya çalışıyoruz. Bunun adı Pozitif Bilimdir. Yapay zeka konusu da bu atılımlardan birini oluşturmaktadır.
Ama Lev Tolstoyun, nasıl mutlu olduğunu anlatmak için dediği gibi “Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı ise hiç düşünmeyerek.” sözlerini ilke olarak alırsak, pozitif bilim ile buna bağlı olarak modern insan ile modern dünya ortadan kalkar.
Bu yüzden biz gene de doğa yasalarını bulmaya çalışalım. Ama buluşlarımızın insanlığa zarar vermemesini öngörelim. Bu zararlılar arasında bildiğiniz gibi nükleer bombalar, kimyasal silahlar vardır. Bunlara abartılmış Yapay Zeka’ yı da ekleyebiliriz.