
“Büyük güce sahip egemen devletler olduğu sürece savaş kaçınılmazdır”
Albert EINSTEIN
Belki de insanlığın doğuşundan bu yana, insanlar silah kuşanıp birbirleriyle savaşıma gırerek, kendilerinden olan varlıkları sürekli olarak öldürmektedir.
Uzak, yakın tarihte olduğu gibi günümüzde de bu sürüp gidiyor. Öyle ki, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde bile barış için verilen tanım şöyledir : “İki savaş arasında kalan dönem”.
Acaba neden sürekli olarak savaşıp, barışı sürekli biçimde yaşama geçirme olanağını bulamıyoruz?…
Bunun başlıca iki nedeni vardır.
● Bunlardan ilki sadece insanlara verilmiş olan Thanatos içgüdüsüdür. Bunun anlamı kendi cinsinden olanları öldürerek yok etme içgüdüsüdür. Hayvanlarda yoktur. Büyük olasılıkla insanlara, doğal düşmanları olmadığı için, ya da bu düşmanlarla başa çıkabilecek zeka bağışlanıldığı için, verilmiş bir içgüdüdür.
Bilindiği gibi bir içgüdü yok edilemez, başka bir şeyle yer değiştirilmesine olanak yoktur, bastırılamaz. Konuyu daha açıklığa kavuşturmak için seks içgüdüsünü, beslenme içgüdüsünü, dışkılama içgüdüsünü vb içgüdüleri göz önüne almak gerekir. Bundan anlaşılacağı gibi thanatos çok güçlü bir oldürüp, yoketme dürtüsüdür.
Sadece savaşların değil, her gün rastlayabilceğiniz cinayetlerin ardında da bu içgüdü durmaktadır. Hayvanlar kendi cinslerinden olanları öldürmezler. İki aynı cinsten hayvan kavgaya tutuştuğunda, bunlardan biri ötekine boynunu teslim ederse, yengi durumunda olan boynunu teslim edeni bırakır, öldürmez. Çünkü onlarınki bir yaşam alanı savaşımıdır. Kavgayı kazanan bu alanı ele geçirmiş olur. Öteki de orayı terkeder gider.
Ama insan öldürmek için kendi cinsinden olana sadırır.
Savaşlar da bu yüzden dünya yüzünden hiç eksilmez.
● İkincisi silah üreticileri ile doğal olarak irili ufaklı silah satıcılarıdır. Bu ticaret, aklın alamayacağı paraların kazanıldığı, karlılık bakımından uyuşturucu ticaretiyle atbaşı beraber giden bir alış-veriş sistemidir. Uyuşturucu bağımlısı ne kadar güçlü bir biçimde alıştığı maddeye gereksinim duyarsa, silah alıcısının da belki de ondan çok güçlü bir silah bağımlılığı vardır. Çünkü öldürme içgüdüsünü doyuma ulaştırmak istemektedir.
Büyük silah üreticileri, çok büyük sermayeyle iş gördükleri için, belli başlı zengin ülkelerde odaklanmışlardır. Bu bakımdan Albert Eınsteın yukarda verdiğimiz zözlerinde haklıdır. Silah satıcıları ise üreticilerle öldürmeye hazır olanlar arasındaki köprüyü oluşturur.
Bizler zekamızı kullanıp, onun bir gereği olarak sürekli barış olsun isteriz. Aklımızın gereği budur. Ama zekanın hiç bir zaman alt edemeyeceği bir içgüdü ile onun hizmetinde olan silah tacirleriyle karşı karşıya olduğumuzu hep unutur ya da görmezden geliriz.
Bunu akledebilseydik barıştan hiç söz etmememiz gerekirdi.
Ama diyebilirsiniz ki, seks içgüdüsüne nasıl gem vurulduysa, seks dürtülerizi hayvanlardan nasıl farkjı doyurabiliyorsak, thanatosu da öyle denetim altına alabiliriz!…
Ama hiç unutmayınız, seks içgüdüsünün insanlarca denetim altına alınması, bununla ilgili tabuların geliştirilmesi, İd zihin katmanında bazı birikmelere yol açmıştır. Sonuçta hafiften ağıra bütün akıl hastalıkları bu kaynaktan ortaya çıkmaktadır.
Buna ek olarak Thanatos için de tabular geliştirilirse, ek olarak ne tür akıl hastalıklarıyla uğraşmamız gerekeceğini bilebilme olanağı yoktur. Belki de “Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olma” olasılığıyla karşı karşıya kalınılabilir.
Doğa dengelerini bozmak her zaman kötü sonuç almaya yol açmıştır!…