“Kendin alabileceğin bir hakkı, asla başkasının sana vermesine izin verme”
F. Nietszche
Adına “kürt açılımı”, “demokratik açılım” ya da “yol haritası” deyiniz, bunların hepsini bir ortak payda olan “AÇILIM” adı altında toplayabilirsiniz.
Bilindiği gibi bu “açılım” paketi uyarınca Kuzey Iraktaki PKK kamplarından, pişmanlık gösteren 34 tane PKK lı yurda sokuldu. Bunların pişman olmadıkları anlaşıldığı halde, sınırdan içerlere kadar “alayü vala” ile karşılanmaları gerçekleştirildi. Bu görkemli karşılamada devlet öğeleri de bulunmakla birlikte, asıl büyük rol DTP de bulunmaktaydı. Demek ki DTP bu “açılımı” onaylayıp, destek de oluyordu.
Fakat aradan birkaç gün geçince bu gelenler toplanarak bir bildiri yayınladılar. Bu bildiride “Abdullah Öcalan’ın İmralıdaki yaşadığı koşulların kötü olduğu” söylenerek, birilerine bir şeyler işaret ediliyordu.
Gerçekten de bunu izleyen günlerde bir çok ilde, molotof kokteyli ile havai fişekli saldırılar oldu. Saldırılar hala da sürmekte… Hedef kolluk güçleriydi. Slogan ise “Abdullah Öcalan’ın İmralıdaki koşullarının ağırlığı” idi.(Dikkat ederseniz söylemler birbirinin aynıdır).
Bu sloganı, gösterilere koşut olarak DTP de çeşitli ağızlardan dile getirdi. Demek ki DTP de PKK yla aynı şeyleri, kargaşa çıkmasını istiyordu!!…
Ama, başta “açılım” ile varılmak istenip, üzerinde anlaşma sağlanmış gibi görünen sonuç bu değildi. Çünkü “açılım” dan elde edilmek istenen sonuç kargaşa çıkarmak değil, PKK terörünün aşamalı da olsa bitirilebilmesiydi. Kan dökülmesinin sonlanmasıydı. Başlangıçta Hükümet, DTP, PKK bu konuda, kesin anlaşmış gibi görünüyorlardı.
Bu olanlardan neyi anlayabilme olanağımız vardır?…
Ortada apaçık bir çelişki olduğunu… “Açılım” ın içeriğinden hükümetin başka, DTP ile PKK nın başka şeyler anlamakta olduğunu… Değil mi?…
Şöyle ki :
● DTP ile PKK kesimi “açılım” dan, baştanberi açık açık söyledikleri gibi, asıl amaçlarının bir Kürt devleti kurmak olduğunu, açılımın sonunda da bunu sağlamak için ortaya konulduğunu anlıyorlar. Bunun dışında hiç bir çözüm biçimi onları ilgilendirmiyor. Ama eğer yapıldıysa, hükümetle konuşmalarında belki bunu üstü adamakıllı örtülü bir biçimde anlatıyorlar ki hükümet açılımı bambaşka bir biçimde açıklıyor. Ya da bize öyle geliyor.
DTP pek manidar olan şu tümceyi kullanıyor : “Kürt sorununu çözebilmek için başka önlemleri gündeme getirmek gerekir!…”
ABD de BOP la Kürt devleti kurulmasını destekliyor.
● Hükümet kesimi açılımdan bir takım demokratik atılımları anlıyor ki, Kürt asıllı vatandaşlar için bir takım yenilikleri sunmaya çalışıyor. Bunların sorunu çözeceğini varsayıyor ya da zannediyor. Bu konuda “açılım Türkiye için ekmek, hava ile su gibi gereklidir” demeye kadar gidebiliyor. Gene aynı nedenlerden açılımın sürdürüleceği, ayak direnerek sık sık dile getiriliyor.
Durum böyle olunca iki grup arasında, ortak bir noktada birleşme olanağı olabilir mi?…
PKK “açılım” ın getirdiklerinden yararlanarak, terörü rahat bir biçimde daha da ileri götürecektir. Ta ki asıl amacına ulaşana kadar!…
Öyle görünüyor ki, devlet te bu arada devekuşu politikasını sürdürmede ayak direyecektir.
Allah akıllar versin!… Amin!...
———————————————————
NOT - “Kürt Açılımı” nın perde arkasını anlatan bir e-mail adım. İçeriği aşağıdaki gibidir :
Kapatılan DEP’in Diyarbakır eski Milletvekili Hatip Dicle yargılandığı Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim huzurunda konuşmuş… Söylediklerinin tamamı da duruşma tutanağına geçirilmiş!
İşin ilginci yanı Ahmet Türk de İçişleri Bakanı ile aralarında geçtiği söylenen diyaloğu yalanlamamış.
İşte; Hatip Dicle’nin inanılmaz açıklamaları:
“DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk , 15 Ekim’de İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştü. Bu görüşmede Bakan Atalay, ‘Müsteşarımı Diyarbakır’a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı, gelen PKK’lılar geldikleri gibi geçecekler’ dedi. 4 gün sonra Silopi’den gelen 8 kişi, ‘Biz gerillayız. Önder Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile barış için geldik’ dedi ve bunlar sürecin olumlu sonuçlanması için söz verildiği gibi tutuklanmayıp serbest bırakıldı.”
———————————————————
[*] BÖYLE hesapsız kitapsız, plansız programsız yola çıkışlar hep kaos yaratır.
Hele bu yola çıkış, adını bile koyamadan başlamışsa, yürüyüşünüzün çıkmaz sokakta tıkanıp kalacağı kesindir.
Öyle de oldu.