![816395-abc_mengele990611_t.jpg](http://lh6.ggpht.com/_IGKwVDvmjyc/SwpjM6X4vqI/AAAAAAAABvE/L4Su7ZlvqGY/816395-abc_mengele990611_t.jpg?imgmax=800)
“idealistlerin yanıldığı nokta, ahlakın temelini bireyde aramalarıdır; oysa o yalnızca birleşmiş bireylerde bulunabilir.”
Mihail Aleksandroviç BAKUNIN (Михаил Александрович Бакунин)
Rus anarşist düşünür
Dr. Josef Mengele, 1911 yılında doğmuştur (Ölümü Brezilya, 1978). Babası Karl Mengele, 1881 yılları ile 1959 yılları arasında yaşamıştır. Josef Mengele’nin 2 kardeşi vardı. Bunlar, Karl Mengele (1912-1949) ile Alois Mengele (1914-1974) idi. Josef Mengele, Münih’te filozofi okudu. Daha sonra çeşitli nedenlerden ötürü Münih’te okulu bırakıp, Frankfurt Üniversitesi’nde “Tıp” okumaya başladı. Daha sonra, Fiziksel Antropoloji ile Gen Bilimi üzerine yoğunlaştı.
1931 yılında 20 yaşına gelen Mengele, Stahlhelm (Çelik Kask) örgütüne katıldı. Daha sonra 1933 yılında SA üyesi oldu. 1937 yılında NSDAP’a katıldı. 1938 yılında SS’e katılıp, 6 ay hafif dağ komandosu eğitimi aldı. 1949 yılından başlayarak, 3 sene Waffen-SS’in tıbbi birimlerinde görev aldı. 1943 yılında, Doğu Cephesi’nde Ruslara karşı savaşırken ciddi biçimde yaralandı. Bu yaralanma olayından sonra yüzbaşı oldu. Gönüllü olarak Auschwitz’e gitti. 24 Mayıs 1943’de kampın tıbbi sorumlusu oldu. 21 ay kadar Auschwitz’de kalan Mengele, kamptakilerce “Ölüm Meleği” olarak anılıyordu. Trenlerden inen tutukluları çoğu zaman kendisi ayıklayıp işe yarayacakları seçiyordu.
Auschwitz, Dachau, Buchenwald, Ravensbrück, Sachsenhausen ve Natzweiller gibi ölüm kamplarında acımasızlığıyla kötü şöhreti olan Dr. Mengele başta olmak üzere, Naziler akıllarına esen deneyleri tutuklulara uyguladılar. İnsanları basınç odalarına koymak, buz gibi soğukta tutmak, uyuşturucu zerk etmek, göz rengini değiştirmek için ilaçlar vermek gibi..
Dr. Mengele özellikle ikiz çocuklara meraklıydı. Onlar üzerinde korkunç, sonu ölümle biten deneyler yaptı…
“Guida ile Ina adlı dört yaşlarında iki çingene çocuk vardı, Dr. Mengele onları alıp, götürdü, döndüklerinde çocuklar sırtlarından birbirine dikilmişti! Yaraları mikrop kapmış, akıyordu, çocuklar acıdan gece gündüz sürekli ağlıyorlardı. Annesi, morfin bulmayı başardı ve çocukların acısına son vermek için ikisini de öldürdü..”
Dr. Josef Mengele, ölüm kampı Auschwitz’de çalışıyordu. Kampa gelenlerin hangilerinin yaşaması, hangilerinin gaz odasına gönderilmesi seçiminiy yapan da oydu. Hitler’in “üstün ırk” tezine uygun olarak, özellikle ikiz çocukları kobay gibi kullanıyordu. Savaşın bitiminden sonra tüm Nazi avcılarını aldatarak, izini kaybettirdi. Bu dünyada suçlarının cezasını çekmeden ölüp gitti. 1978’da Brezilya’da öldü, dünya bunu ancak 1985’de öğrenebildi.
Savaş bittiğinde Rus askerleri 27 Ocak 1945’de saat 3’te Auschwitz ile Birkenau ölüm kampının kapısına vardılar. SS subaylarının öldürdüğü 650 kişinin cesediyle karşılaştılar. O sırada Mengele, 200 mil uzakta, kuzeybatıdaki bir başka kampa gitmişti. Burası Gross Rosen’di. Burada 1942’den beri Rus savaş esirleri üzerinde biyolojik silah deneyleri yapılıyordu. Rus askerleri oraya da gelmeden Mengele kaçtı.
Mengele’nin yardımcısı genetik profesörü Otmar Freiherr von Verschuer, tüm dökümanları yok etti. Mengele ise düzenli bir Alman ordusuna katılıp, SS üniformasını değiştirdi. Rusların yenileceğini umarak bir süre Çekoslovakya’da kaldı. Fakat Kızıl Ordu’nun durdurulması olanaksızdı. Mengele ile yeni birliği daha batıya kaçmaya başladılar. Motorize bir Alman sahra hastanesine rastladılar. Orada Dr. Hans Otto Kahler, Mengele’yi hemen tanıdı çünkü Mengele’nin ikiz deneyleri için o da işin içine karışmıştı. Aynı gün radyo Hitler’in intihar ettiğini duyurdu.
Mengele, habere inanmamıştı. Müttefiklere yakalanmaktan korkan Mengele, Auswiczh’ de tuttuğu, korkunç deneylere ilişkin notlarını hastanede çok güvendiği bir hemşireye emanet etti (Mengele hatıralarında bu kadının ismini belirtmemiştir). Tekrar batıya doğru gitmeyi sürdürdüler. 8 Mayıs 1945’te Almanya koşulsuz teslim olduğunu belirten anlaşmayı imzaladı.
Mengele Çekoslovakya sınırından o zamanki adıyla Saksonya’ya geçti. Bu arada 15.000 Alman askeri Rus ile Amerikan askerlerinin ortasına sıkışmıştı. Mengele’nin birliği ormanda saklanıyordu. Albay Fritz Ulmann, onun SS subayı olmasından kuşkulanmıştı. 15 Haziran’da Amerikan askerleri ormana girdiler, 10.000 Alman askerini esir aldılar. Ama Mengele aralarında yoktu. Amerikalıları aldatıp, Bavyera’ya kaçmıştı.
Özgürlüğü uzun sürmedi, Amerikalılar her yeri kuşattılar, Mengele yakalandı. Ama Amerikalılar onun SS subayı olduğunu anlamadıkları için fazla önem vermediler (SS subayları sırtlarına bir dövme yaptırırlarmış, Mengele bu dövmeyi yaptırmadığı için Amerikalıları yanıltmıştı). Yakalanmaktan çok korkan Mengele depresyona girmişti. Ağustos 1945’te serbest bırakıldı. veteriner dostu Albert Miller’in evine gitti. Fakat Dr. Miller tutuklandı, o sırada Mengele arka odalardan birinde saklanıyordu. Miller’in yakalanması onu korkutmuştu, Auschwitz notlarını verdiği hemşireyi bulmak için tehlikeli bir yolculuğu göze alarak, gece Rus bölgesine doğru yola çıktı.
Bu sırada Miller’in karısı Mengele’nin erkek kardeşi Karl’a onun sağ olduğunu söylemişti, Karl’da bunu Mengele’nin karısına anlattı tüm aile Mengele’nin sağ olduğunu öğrenmiş oldu. Amerikalılar Mengele’yi ararken, o değerli notlarını bulmuş, Rus bölgesinden dönüyordu. Münih’e gidip, güvendiği arkadaşlarının apartmanında saklandı. Burada ona çiftçi olarak iş bulmayı planladılar. İsmini de Fritz Ulmann olarak değiştirdi.
Uzun süre Georg ile Maria Fischer adlı karı kocanın olan çiftlikte, küçük, ahır gibi bir yerde çalıştı. Maria Fischer, o yılları gayet iyi hatırlıyor, sonradan : ”sabah 6.30’da kalkardı, güçlü kuvvetliydi ama süt sağmayı bilmiyordu, ortalığı temizler, ormanda çalışır, ağaç keserdi”. diye anlatmıştır. Zamanla Georg ile Maria, tahsilli konuşmasından, iş yapmaya alışık olmayan ellerinden, onun bir şeyler sakladığını, dahası pis bir Nazi olduğunu çıkarımsadılar. Ama bu onları ilgilendirmiyordu.
1946’nın sonunda Mengele artık Amerikalıların kendisini unuttuğunu düşündü. Öyle ki, gizlice karısı ile çocuğunu görmeye gitti. Ailesi Mengele’nin yakalanırsa idam edileceğini bildiğinden, Amerikalıları Mengele’nin öldüğüne inandırmaya çalıştılar. Bir ara çiftliğe motorsikletli iki Alman polisi gelmiş, kimlik kontrolü yapmışlar. Ama Amerika’lıların serbest bıraktıklarına ilişkin kağıtları görünce gerisin geri gitmişler. 1948 sonbaharında ise Mengele Almanya’dan gidip başka bir ülkede – örnekse Arjantin – yerleşmeyi düşünmeye başlamış. Son bir kez ailesinin yanına gitmiş. Onların da peşinden gelmelerini istemiş, ama karısı bu fikri geri çevirmiş.
Önce trenle Inssbruck’a gelmiş. Günlüğünde sadece kod adını yazdığı beş ayrı gizemli adam ona bu yolculuklarında yardım etmişler. Oradan İtalya’ya geçmiş. Golden Cross Inn adlı bir handa bir ay kalmış, burada Kurt adlı birinden son önemli yardımları almış. Hala açıklığa kavuşmayan bir özellik ise Kızılhaç pasaportunu nasıl sağladıkları!… Kurt bunu İsviçre konsolosluğundan sağladığını söylemiş. Ertesi gün Arjantin konsolosluğuna gitmiş. Yalnız bu kez de İtalya vizesi engeli çıkmış. Onu da rüşvet vererek çözmüş. Fakat göçmen bürosu kağıtlarının sahte olmasından kuşkulanıp, tutuklamışlar. 3 hafta tutuklu olarak kalmış, ama şansı yine yaver gitmiş. Kurt’un arkadaşı tatilden dönünce işleri çözmüş.
Mengele hapisten kurtulmuş, çıkış izni almış. 1949’da North King adlı gemiye binmiş. Güney Amerika’ya vardıktan sonra sürgün hayatında düzenli olarak günlük tutmaya başlamış. Bu arada karısı bir başkasıyla evlenmek için boşanmak istiyormuş. Mengele vekaletname göndererek bu işi çözmüş. Daha sonra Mengele de Martha adlı kadınla evlenmiş. Dahası bunun için 1956 yılında yeniden Avrupa’ya gitmiş. Ailesini görmüş, yine Arjantin’e dönmüş. 1956 yılına kadar tutuklanması emri çıkartılmayınca, sahte isimle yaşamanın verdiği karışıklıklardan da bıktığından, artık yakalanmayacağını düşünerek, sonunda konsolosluğa gerçek ismini söylemiş.
Güven içinde sabah 9, akşam 5 ‘e kadar doktorluk yapıyormuş ama 13 yıl sonra, Arjantin polisi onun lisanssız doktorluk yaptığından şüphelenmiş, aynı anda Almanya’da da Mengele’yi geri getirmek için dava açılmış.
Fakat 1959 Mart’ında Mengele daha güvende olacağı düşüncesiyle, Paraguay’a kaçmış. Hala gerçek ismiyle (Joseph Mengele olarak) orada yaşamaya başlamış. Dahası orada kendisi gibi kaçak bir başka Nazi olan Alban Krug’la tanışmış. 15 ay boyunca onun evinde kalmış. Alman polisi ile İsrail hükümeti geri getirmek için çareler de aranıyormuş, ama bürokratik işlemler çok yavaş işliyormuş. Sonunda 1 yıl 23 gün sonra, dava Arjantin yargıçlarına ulaşmış. Polis Mengele’yi aramaya başlamış. Eğer o sırada Mengele Arjantin’de olsaydı, yakalancaktı
Onun korkusu İsraillilerdi. 1960’da İsraillilerin onu saklandığı çiftlikte yakalayacaklarından korkarak bu sefer Brezilya’ya kaçmaya karar verdi. Brezilya’da yine kendisi gibi eski bir Nazi olan Wolfgang Gerhard’la tanıştı. Bu arada karısı Martha, kaçak hayatının kendisine göre olmadığını söyleyerek boşanmak istedi, boşandılar. Mengele ismini “Peter Hochbichler” olarak değiştirerek, Stammer isimli bir çiftlik sahibinin yanında işe girdi.
Mossad onun Brezilya’da olduğunu da öğrendi. 1972 yılında Mengele hastalandı. Yıllarca stres ve endişeden bıyıklarını kemirme alışkanlığı edinmişti, o kadar çok kıl yutmuştu ki, bağırsaklarında kütle oluşmuştu. Sao Paolo’da bir hastaneye kaldırıldı, sahte kimlik kartında yaşı 47 olarak yazıyordu, doktorlar şüphelendi, “hastanın 47 yaşında biri için fazla yaşlı gözüktüğünü” söylediler. Buna karşılık arkadaşı kimliğinde yanlış yazıldığını anlattı. Doktor da bu açıklamayı yeterli gördü. 1976’da durumu kötüleşti, doktor olarak kendi durumunu biliyordu, “Don Pedro” adıyla bir hastaneye kaldırıldı.
Oğlu Rolf’u son kez görmek istedi. Baba-oğul Mengeleler yeniden küçük bir bungalovda bir araya geldiler. 14 gün birlikte kaldılar. Bu sürede oğlu babasından kendi hakkındaki suçlamaları sordu, babası en ufak bir suçluluk bile duymuyordu!… 1978 yılında denizde kalp krizi geçirerek öldü. Tam olarak nereye gömüldüğü açıklanmadı.
sayın dr. yalçın bey. Joseph'in yaptığı deneylerle ilgili başka bilgilerde verebilir misiniz? Yazılarınızı bugün gördüm ve 3 saattir aralıksız olarak okuyorum. Gerçekten çok büyük bir tecrübe ve bilgi kaynağısınız…
yahudiler bunun intikamini filistinli müslümanlardan aliyor
Yalçın Bey, Josef mengelenin hayatından kesitler vermişiniz yazınızda ancak belirtmek isterimki çoğu yerde detay bilgileri verdiğiniz halde çoğu yerdede alıntı yaptığınız yazınızda ayrıntılı bilgi vermemişsiniz. Örnek Martha adlı kadın, josef'in abisinin dul karısıdır. Josef'in babası aracı olmuştur evlenmeleri için babasının amacı kendi yönettiği aile şirketine aileden olmayan birinin girmesini istememesidir.
Ayrıca ölüm tarihi 1979 dur.
1985 de ailesi ve diğer onu tanıyanlardan edinilen bilgiyle San Paulo yakınlarıdaki küçük kasaba mezarlığındaki yeri (embu) bulunmuştur. Ceset üzerindeki araştırmalar sırasında oğlu Rolf mengelede hazır bulunmuş ve babasına ait fotograf ve diğer dökümanları basınla paylaşmıştır.
Ancak 1992 yılında dr. mengeleden alınan DNA örneklerinin ailesinden alınanlarla karşılaştırılmasından sonra ölmediğine dair çıkan dedikodular son bulmuştur.