H1N1 virususnun elektron mikroskopu altında elde edilen görünümü
H1N1 virusunun neden olduğu grip hastalığının dünya yüzünde geçirdiği evreler aşağıdaki gibidir :
1889: Bu yıla kadar insandan insana bulaşarak dolaşan temel grip virüsü H1 ailesindendi. Ancak 1889’da Rusya’da H2 adı verilen yeni bir virüs cinsi türedi. Hızla dünyaya yayılarak 1 milyondan fazla insanın ölümüne yol açtı. Daha sonra bu virüs H1’in yerini aldı. Grip salgınlarında bu tür yer değiştirmeler sıkça rastlanan bir durum.
1918: Patlak veren ‘İspanyol Gribi’ tüm dünyada en az 50 milyon kişiyi öldürdü. Hastalığa, bir tür kuş gribinden insan gribine doğrudan evrilerek ortaya çıkan H1N1 virüsü neden oluyordu. Çoğu kişi hastalığı hafif atlatıyordu ama bazılarında hastalıkla birlikte akciğerlerde enfeksiyonlar ortaya çıkıyordu. Ölümlerin asıl sebebi de buydu. 1889’dan önce doğup H1N1 virüsüne maruz kalanlar, kısmen bağışık oldukları için daha şanslıydı. H1N1 virüsü 1919’dan sonra da insanlarda ve domuzlarda mevsimsel salgınlara yol açtı.
1931: Domuz gribi ilk kez Iowa’da bir domuzdan ayrıştırıldı.
1933: İnsan grip virüsü ilk kez Londra’da insanda ayrıştırıldı. Kobay gelinciğe verilen virüsün hayvanda yarattığı grip, Iowa’daki domuz gribi virüsünün belirtilerinden pek azını taşıyordu. Demek ki, insan virüsüne bağışıklık geliştiren gelincik domuz gribine karşı savunmasızdı. Bu da iki virüsün birbirinden farklı doğrultuda evrilmeye başladığını gösterdi.
1957: ‘Asya Gribi’ne yol açan H2N2 virüsü, 1918’den beri insanlar arasında dolaşan H1N1 virüsünün yerini aldı. Orta yeğinlikte olmasına karşın dünyada 1-1.5 milyon insanın ölmesine yol açtı. Bu yeni versiyon, inanın bağışıklık geliştirdiği H1N1 virüsünin H2N2 kuş gribi virüsüyle gen değiş tokuşu sonucunda doğmuştu. Virüsteki yeni tip H ve N proteinlerine insanlar bağışık değildi ama 1918’teki virüsten gelen, insanın bağışık olduğu genleri, salgının aşırı şiddetli olmasıın önledi.
1968: Hong Kong gribine yol açan H3N2 virüsü, Asya gribindekinden bile daha zayıftı. Dünyada 750 bin – 1 milyon kişiyi öldürdü. H2N2’den sadece tek bir ‘H’ yüzey proteinie farklılaşıyordu. İnsanların çoğunun, yeni virüste değişmeden bulunan N2 yüzey proteinine bağışıklığı olduğu için, salgın da çok şiddetli olmadı. Ancak H3N2, selefi olan H2N2’nin tümüyle yerini aldığı için 1968’den sonra doğanların H2’ye bağışıklığı bulunmuyor.
1972: Araştırmacılar Graham Laver ile Robert Webster su kuşlarının grip virüsleri için doğal taşıyıcısı olduğunu keşfetti. Bu kuşlar insanda henüz bilinmeyen grip virüsü türlerini barındırıyor, bu virüsler insandakilerle karışıp yepyeni virüsler ile salgınlara yol açabiliyordu.
1977: Çin’in kuzeydoğusunda ortaya çıkan bir H1N1 virüsü insanlar arasında yayılmaya başladı. Virüs, aslında H1N1 virüsünün son kaybolduğu yıl olan 1957’den sonra doğanları etkiledi. Ancak asıl sürpriz, bu son H1N1 virüsünün, o yıllarda yaşayan daha tehlikeli, mevsimsel H3N2virüsünün yerini almaması, ondan ayrı olarak dolaşmasıydı.
Bu H1N1’le enfekte olanlarda üretilen antikorlar, ne yazık ki 2009 Domuz Gribi’ne karşı bağışıklık sağlamıyor. Ancak enfeksiyonlarla sadece antikorlar değil ‘hücre-aracılı bağışıklık’ yoluyla da savaşılabiliyor. Enfeksiyon, hücre-aracılı bağışıklığı harekete geçiriyor. Bazı beyaz kan hücreleri enfekte olan hücreleri yakalayıp yok ediyor. Bu da H1N1’e karşı belki tam bir koruma getirmiyor ama hastalığın daha hafif geçirilmesini sağlıyor.
1998: 2009 H1N1’in selefi olan domuz gribi ABD’de ortaya çıktı. Bu yeni nesil, insan, domuz ile kuş gribi virüslerinin bir melezi olup, 1999’da ABD’deki domuzlarda en çok görülen grip virüsü olarak kayda geçti.
Ülkedeki domuz çiftlikleri hastalığı aşıyla alt etmeye çalıştılar ancak başaramadılar, çünkü virüs çok çabuk evriliyor, çekirdekteki genetik yapısını korurken aşının hedeflediği yüzeydeki proteinlerini değiştirerek hedef saptırıyordu. 2009 salgınındaki virüs de 1998’tekinin bir türevi olup, aynı biçimde davranıyor.
2004-2006: İlk kez 1997’de Hong Kong’ta saptanıp, insanlar için tehdit olarak sınıflanan H5N1 virüsü, yabani kuş sürüleri yoluyla Asya’dan tüm dünyaya yayıldı. İnsanlar için ölümcül olduğu açıklanan virüs bulaştığı insanların yarısıı öldürdü, ama yayılma hızı, insandan insana bulaşma kabiliyeti olmadığı, korkulduğu kadar yüksek değildi. Virüs eşzamanlı olarak Endonezya’daki bazı domuzlarda da görüldü. Domuzdaki insan gribi virüsleriyle gen değiş tokuşu yapıp çok daha ölümcül türevler doğurmasından korkuldu.
Kuş Gribi salgını, dünya çapında farkındalığı da artırdı. Hükümetler ile uluslararası örgütler, ilk kez elbirliğiyle geniş çaplı programlar geliştirip aşı stoklamayı öğrendi. İlaç firmaları da grip aşılarına ayırdıkları Ar-Ge bütçesini artırdılar.
2007-2008: Salgın korkusu, grip visülerine yönelik araştırmaları patlattı. Avrupalı bilimciler yabani kuşlarda grip virüslerini takip için organize olurken, Vietnamlı bilim insanları kuş gribine karşı vücudun geliştirdiği antikorların öteki grip visürlerine karşı da koruma sağlayabileceğini ortaya çıkardı. Ayrıca gripten ölme olasılığının kısmen kişinin genetik özellikleriyle de ilintili olduğu belirlendi.
Mart 2009: Yeni tip domuz gribi ilk kez California ile Teksas’ta Mart’ın sonlarına doğru rapor edildi. Bunu izleyen araştırmalar, virüsün insanlar arasında iki ay önce, Ocak’ta yayılmaya başladığını gösterdi.
Nisan 2009: Meksika’da 27 Nisan’da 900 kişinin domuz gribine yakalandığı açıklandı. Dünya sağlık Örgütü (WHO), salgın alarm derecesini altı dereceli ölçekte 3’ten 4’e yükseltti. Yeni virüsü anlama ile aşı geliştirme çalışmalarına hemen başlandı.
[Alıntıdır]
NOT - Bu arada elime Perulu bir hekimin yazdığı ilginç bir mektup geçti. Burada aynen yayınlıyorum.
“Grip veya asrın soygunu…
Domuz gribi arkasındaki ekonomik çıkarlar neler ? Dünyada her sene milyonlarca insan malaryadan ölüyor halbuki basit bir tül sineklik onları koruyabilir. Gazeteler bundan bahsetmiyor ! Dünyada her sene 2 milyon çocuk ishalden ölüyor halbuki 23 sentlik bir serum onları kurtarabilir. Gazeteler bundan bahsetmiyor ! Kızamık ve zatüreden her sene 10 milyon insan ölüyor. Tüm bu insanlar daha ucuz ilaçlarla kurtulabilir. Gazeteler bunlardan da bahsetmiyor !
Bundan yaklaşık 10 yıl önce kuş gribi çıktığında bütün gazeteler bizi bilgiye boğdu: “Bütün diğer salgınlardan daha tehlikeli… Dünyayı tehdit eden salgın !”… Gazeteler sadece bu tavukların korkunç hastalığından bahsediyordu. Buna rağmen toplam insan kaybı 10 sene de 250. Yani senede 25
Normal grip senede yarım milyon can alıyor. 25′e karşı YARIM MİLYON !
Niçin kuş gribinden bu kadar bahsedildi ?
Çünkü bu tavukların arkasında bir “horoz” vardı, büyük ibikli bir horoz: Uluslararası Roche ilaç grubu…. Bu şirket Asya ülkelerine milyonlarca doz Tamiflu sattı, Ingiltere 14 milyon doz satın aldı. Kuş gribi sayesinde Roche, milyarlarca dolar kar ettiler.
Bugün de domuz gribi psikozu başlatıldı. Tüm dünya medyası sadece bundan bahsediyor.
Kuzey Amerikan Gilead Sciences şirketi Tamiflu ilacının patent sahibi. Bu işletmenin en büyük hissedarıysa Donald Rumsfeld: George Bush dönemi savunma bakanı, Irak savaşının stratejisti…
Gerçek “Pandemie” (dünyayı etkileyen büyük salgın), çıkar salgınıdır, sağlık paralı askerlerinin çıkarları.
Eğer domuz gribi söylendiği gibi gerçekten dünyayı tehdit eden büyük bir salgınsa (pandemiyse) dünya sağlık örgütü bu hastalıktan bu kadar tedirgin oluyorsa neden bu hastalığı dünya sağlığını tehdit eden bir hastalık olarak ilan edip, hastalığa karşı aynı ilacın jenerik türevlerinin üretilmesini önermiyorlar ?
Roche’un haklarının iptalini isteyip yerine her ülkenin kendi üreteceği jenerik türevlerini üretmiyorlar ?
Bu mesajı mümkün olduğu kadar çok insana iletiniz, herkes bu büyük salgının arkasındaki gerçeği görsün. Çünkü medya sadece kendi sponsorlarının haberlerini veriyor.
Dr. Carlos Alberto Morales Paitán, Pérou”