“Türk ulusu ile Türk Dilini uygarlık tarihinin ve kültür dillerinin dışında görmenin ne yaman bir yanlış olduğunu bütün dünyaya göstereceğiz.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Dilimize, zaman boyunca birçok yabancı dilden sözcük girmiştir.
Aşağıda bir liste olarak bu diller ile yanlarında parantez içinde, kaç sözcük alınıp, yerleşmiş olduğu gösterilmiştir (Kaynak :Türk Dil Kurumu) :
Almanca (85)
Arapça (6463)
Arnavutça (1)
Bulgarca (8)
Ermenice (23)
Farsça (1374)
Fince (2)
Fransızca (4974)
İbranice (9)
İngilizce (538)
İspanyolca (36)
İtalyanca (632)
Japonca (7)
Korece (1)
Latince (147)
Macarca (19)
Moğolca (13)
Norveç (2)
Portekizce (4)
Rumca (14)
Rusça (40)
Slavca (24)
Soğdca (1)
Yunanca (399)
TOPLAM 14816
Gorüldüğü gibi, etkilenme 24 dilden olmuş, en çok sözcük de Arapça ile Fransızcadan alınmıştır. Görece olarak İngilizceden çok daha az sözcük girmiş Türkçeye. Bunun nedeni, İngilizce ile Fransızcada birbirine benzer pek çok sözcüğün olmasıdır. Önce Fransızcadan dilimize giren sözcükler, sonradan İngilizcenin uluslar arası dil niteliğini kazanmasına karşın, bu benzerlikten ötürü, olduğu gibi yerlerinde kalmıştır.
Buna karşılık Türkçeden de başka dillere sözcük aktarımı olduğunu gözlemliyoruz.
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Şükrü Haluk Akalın, kurul üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç’ın yürüttüğü çalışmada, bir kültür ile uygarlık dili olarak Türkçe’nin pek çok dile sözcük verdiğinin örnekleriyle, kanıtlarıyla ortaya konulduğunu belirtti.
Akalın, yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu, Türkçe’den en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirlediklerini vurguladı. Türkçe’den Ermenice’ye verilen bu sözcüklerin yanı sıra, Türkoloji’de Ermeni Kıpçakça’sı diye adlandırılan, 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Karadeniz’in kuzeyinde kullanılan bu dilin tümğyle Türkçe’ye dayandığını söyleyen Akalın, şunları ekledi:
”Bugün Ermenice’de, gerek Türkiye Türkçesi’nden gerek Azerbaycan Türkçesi’nden alınma Türk dili kökenli yaklaşık 5 bin sözcük kullanılıyor. Elbette diller arasındaki bu etkileşim karşılıklıdır. Türkiye Türkçesi yazı dilinde de Ermenice kökenli bazı sözler var. Ama bunların sayısı yalnızca 16′dır.”
Yazı dilimizdeki yaklaşık 400 alıntıya karşılık Yunanca’ya yaklaşık 3 bin Türkçe kökenli söz verilmiştir. Akalın ”Macarca’dan aldığımız 18 söze karşılık bu dilde yaklaşık 2 bin Türkçe alıntı var. Türkiye Türkçesi’nde Rusça alıntı 38 iken, Rusça’daki Türkçe alıntılar yaklaşık 2500′dür. Bütün bunlar Türkçe’nin komşu ulusları ve kültürleri büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor” demekte.
Çince’de 307, Farsça’da yaklaşık 3 bin, Urduca’da 227, Arapça’da yaklaşık 2 bin, Ukraynaca’da 747, Ermenice’de 4 bin 262, Fince’de 118, Rumence’de yaklaşık 3 bin, Bulgarca’da yaklaşık 3 bin 500, Sırpça’da 8 bin 742, Çekçe’de 248, İtalyanca’da 146, Arnavutça’da yaklaşık 3 bin, İngilizce’de 470, Almanca’da 166 Türkçe kökenli sözcük olduğu ortaya konulmuştur.
Bu listeden anlaşılacağı gibi, bir sözcüğümüzün birkaç dile geçtiğini göz önüne aldığımızda dünya dillerindeki Türkçe kökenli sözcüklerin sayısının 35-40 bin civarında olduğu görülür.
Dillerin başka dillere sözcükler vermesi, başka dilleri etkileri altına almasının ancak bir çekim gücü haline gelmesiyle olanağı olduğunu söyleyen Akalın, ”Bunun için de bilimde, teknolojide kaydedeceğimiz gelişme ve ilerlemenin yanı sıra kültür değerlerimizi, sanatımızı, edebiyatımızı dünyaya tanıttığımız ölçüde Türkçe’nin çekim gücü olma özelliğini sürdürmesi sağlanacaktır” dedi.
Dildeki bu çekim gücünü başımdan geçmiş bir öyküyle pekiştirmek isterim :
Tahran, İran’a ilk başarılı açık-kalb ameliyatlarını yapmak için gittiğim 1968 yılında, bir çalışma sırasında, beni oraya davet eden Dr. Cevat Heyet eğilerek dedi ki “Senin buraya geldiğine en çok ne için seviniyorum biliyor musun?… Çünkü böylelikle şimdi burada bilim dili Türkçe oldu da ondan…” Doğruydu çünkü o anda İrana teknoloji Türkiyeden gelmişti. Dr. Heyet’in sevinmesinin nedeni de bağnaz bir Türkçü olmasıydı.
Türkçe’deki ”açık” sözünün Farsça’da ”açig” (ağaçsız ve açık yer, alan), Ermenice’de ”açik, açiklik” (kır, ova, açıklık yer) Macarca’da ”açsik” (üzeri açık deniz taşıtı, sandal), Rumence’de ”acic” ile ”ustuacic” (açık, üstü örtülü olmayan), Bulgarca’da ”açik” (açık) olarak kullanılır.
”Bacanak” sözcüğünün Türkçe’deki (karıları kardeş olan erkeklerden her biri) anlamıyla Yunanca’da ”bacanakis”, Sırpça’da ”bazanak”, Arnavutça’da ”baxhanak” biçimlerinde bulunur.
Bazı Türkçe deyimler de öteki dillere yerleşmiştir. Türkçe’deki ”Bilene bir, bilmeyene bin” deyiminin, Ermenice’de ”Bilana bir, bilmiyana bin”, ”Düşmanın gözü kör olsun” deyiminin ise ”Dyuşmanı gyozi gyor olsun” biçiminde geçtiği gibi, buna benzer pek çok örnek te vardır.
(İki alıntıyla telif edilmiştir)