Sergey PROKOFYEV : XX. Yüzyılın BACH’ı….

300pxsergeiprokofiev02.jpg

“Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir.”
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

SSCB’li besteci Sergey Sergeyeviç Prokofyev (Rusça: Серге́й Серге́евич Проко́фьев) (1891-1953), Uk­rayna’da Sontsovka (bugün Krasnoye) kö­yünde doğdu. İlk müzik eğitimini annesinden aldı. Daha sonra St. Petersburg’da (bugün Leningrad) konservatuvara girdi.

Prokofyev izleyici karşısına ilk kez 1908′de, piyanist olarak çıktı.

20. yüzyıl modern sanatıyla yakından ilgi­lendiği dönemde çağdaş balenin yaratıcısı, ünlü sanatçı Sergey Diaghilev ile tanıştı. Bu tanışma uzun yıllar sürecek olan bir dostluğun başlangıcı oldu. Diaghilev için birçok beste yazan sanatçı o yıllarda en yaratıcı dönemini yaşadı. Bu bestelerin en ünlüleri Klasik Sen­foni, Re Majör Birinci Keman Konçertosu ile Yedidir Yediler adlı koro yapıtıdır.

Prokofyev 1917 Ekim Devrimi’ni coşkuyla karşıladıysa da, dönemin güç koşullarında müziğe yer ayırmanın zor olacağı sonucuna vardı. 1918′de geçici olarak ülkesinden ayrıl­dı. Beste çalışmalarının yanı sıra ABD’de, Fransa’da, Almanya’da konserler verdi.

1927′de SSCB’ye geri döndüğünde büyük bir sanatçı olarak karşılandı. 1925, 1930 ile 1933′te çıktığı ABD turnelerinde olağanüstü basan kazandı. Moskova’ya yerleştikten son­ra beste çalışmalarını yoğun bir biçimde sürdürdü.

20. yüzyılın modern armoni anlayışıyla besteler yazdı. O yıllarda “Romeo ile Jülyet” (1935-36) bale müziğini, Lenin’in sözlerini kullanarak Ekim Devrimi’nin “20. Yıldönü­mü Kantatı”nı (1937), Sergey Ayzenştayn’ın “Aleksandr Nevski” (1938) filminin müziğini, Stalin’in 60. doğum yıldönümü için “Selam” (1939) adlı kantatı ve ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’un romanından esinlenerek görkem­li “Savaş ve Barış Operası”nı (1941-42) yaz­dı.

Sergei Sergeyevich Prokofiev birçok değişik müzik türünü ustalıkla yorumlayabilen, bu özelliği ile 20. yüzyılın en önemli yorumcularından sayılan bir ünlü piyanist ile bestecidir.

Çocukluk ile Gençlik Yılları

Prokofiev; Sontsovka, o zamanlar Rusya İmparatorluğu’nda şu an ise Donetsk Oblast, Ukrayna’da bulunan bir köyde dünyaya geldi. Annesi bir piyanist babası ise zengin bir ziraat mühendisi idi.

Prokofiev’in olağan dışı müzik yeteneği 5 yaşında ortaya çıktı. Müzik eğitimi, annesinden aldığı piyano dersleriyle başladı. Bir süre sonra, dinleyicilerini aile dostları ile komşuların oluşturduğu konserler vermeye başladı. Üzerine yapıtlar bestelemek amacıyla temalarını not aldığı, küçük köpek yavruları adını verdiği bir not defteri tutmaktaydı. Annesi, St. Petersburg da oturan babasını ziyarete gittiğinde, büyük şehrin müzik ortamını görmesi için Sergei i de yanında götürürdü. Bu geziler sayesinde Prokofiev, Rus bestecilerinin büyük çaplı yapıtlarını dinleme fırsatı bulmuştu. 7 yaşında ise satranç oynamayı öğrendi. Bu oyunu zamanındaki şampiyonlarla boy ölçüşebilecek kadar ustaca oynadı. Prokofiev’in hayatı boyunca bu ikili (müzik ile satranç) bir tutku olarak kaldı.

1902 yılında yorum dersleri almadan önce bile birkaç tane yenilikçi yapıt bestelemişti. İlk zamanlarında ürettiği bir Fa majör yapıtında, klavyenin siyah tuşlarına dokunmayı sevmediğinden si bemolü kullanmamıştı. Yeteri kadar teorik alt yapıyı öğrendikten sonra kendi biçemini oluşturacak denemelere başladı.

1910 yılında babasının ölmesi ile birlikte ekonomik desteği de sonra ermiş oldu. Ama o ana kadar edindiği ünü ile kendi yaşamını geçindirebilecek kadar para kazanabildi.

1918 yılının Mayıs ayında hem Rusya’daki devrimin etkisi ile huzursuz ortamdan kaçmak hem de kendi deneysel müziğini yapabileceği daha rahat bir ortam bulmak için kalıcı bir süreliğine olmak üzere Amerika’ya doğru yola çıktıi.

Yurtdışındaki Yaşamı

Müziğinin olgunlaşmasında önemli bir yeri olan film müziğine duyduğu ilgiden ötürü, film endüstrisinde bulundu. Kendi ile öteki birtakım Rus bestecilerine ait kaydı bulunmayan piyano eserlerinin kayıtlarını yaptı.

San Francisco’ya ulaştıktan sonra hemen ötekir ünlü Rus sığınmacılarla karşılaştırıldı. Bundan sonra da New York’ta bir solo konser vermek için yolculuğa çıktı. Bunu öteki konserler izledi. Bir opera bestelemek için bir anlaşma imzalamasına karşın, çesitli sorunlardan ötürü bu opera serüveni başarıya ulaşamadı. Bu başarısızlık Prokofiev’in Amerika serüveninin de sonu oldu. 1920 yılında Rusya’ya başarısız bir biçimde dönmek istemediğinden ötürü Paris’e gitti. Burada kendisinin müziğine daha hazır olan bir ortam bulan Prokofiev yarım bıraktığı işlerine geri dönüp, onları bitirdi. 1930′lu yılların başında Prokofıev’in evine duyduğu özlemin artması ile eserlerinin prömiyerlerini daha sık olarak kendi ülkesinde yapmaya başladı.

Sovyetler Birliği’ne Geri Dönüş

1934 yılında Prolofiev kalıcı olarak Sovyetler Birliği’ne geri döndü. Ailesi ise kendinden bir yıl sonra geri dönebildi. Sovyetler Birliği’ndeki değişen politikalar sayesinde kendine daha özgür bir alan bulabildi, yalnız bu politakalar Rus yorumcuların neredeyse tümüyle dışarı ile olan ilişkisini koparıyordu.
1941 yılında geçirdiği ilk kalp krizi ile bozulmaya başlayan sağlığı savaş ile savaş sonrası yıllarda giderek bozularak 5 Mart 1953 günü 62 yaşında iken ölmesine neden oldu.

Müziğinin özellikleri

Sergey Sergeviç Prokofyev 1914 yılının bahar aylarında 23 yaşındadır. Moskova Konservatuvarı’nı bitirmek için finalde bir konçerto çalmak zorunluluğu vardır. Ama, beş yaşından beri piyanoda doğaçlamalar yapan, belki de Mozart’tan beri en küçük ilk harika çocuk olan Prokofyev, konservatuvar hocalarına klasik bir eser yerine kendi bestelediği konçertoyu çalmak ister.

Jüri üyelerine bu yapıttaki yeni tekniğini sergileyecektir. Ricası üzerine Jürgenson piyano partisini bastırarak, sınava yetiştirir. Prokofyev 20 kopya satın alarak jüri üyelerine dağıtır. Finalde sahneye çıktığı zaman, partilerin 20 çift diz üzerinde açılmış olduğunu görür. “İşte, bir besteci için, notalarının basılmış olduğunu gördüğü unutulmaz an” diye düşünür…

Bu olayı anılarında anlatan Prokofyev bazı jüri üyelerinin sert karşı koymalarına karşın birinci olmuş, konulan Anton Rubinstein Ödülü ile bir kuyruklu piyanoyu da kazanmıştır. Hem de çoğunluğu tutucu olan öğretmenlere yeteneğini adeta yumruğuyla onaylatmış, Rusya’nın genç bestecileri arasında “enfant terrible” (yaramaz çocuk) olarak yerini almıştır.

1904′te Glinka aracılığıyla Petersburg Konservatuvarı’na giren anti-romantik duygulu genç Prokofiyev 1909′da, ünlü piyanist Leschetizky‘nin eşi Anette (Anna) Essıpova‘nın kursuna başlamış, Schubert ile Mozart’ı öğrenmiş, Nikolay Çerepnin’den şeflik dersleri almıştı. Çerepnin konservatuvar hocaları arasında modernist sayılıyordu. Konser piyanisti olarak kendi bestelerini, örnekse, 1908′de yazdığı Op. 4 No. 4 Suggestion Diabolique (Şeytanî Telkinler) adlı parçasını çaldığı zaman, cehennemin habercilerinden biri diye alaya alındığı için Prokofyev bu ilk piyano konçertosunu öğretmeni Çerepnin’e adadıi.

1911 yılında solo piyano ile pikolo, , iki obua, iki klarnet, iki fagot, kontrfagot, dört korno, iki trompet, üç trombon, tuba, timpani, çanlar ile yaylı çalgılar için bestelenen konçertoyu Prokofyev, K. S. Saraçev yönetimindeki orkestra eşliğinde Moskova’da 7 Ağustos 1912′de bir parktaki açıkhava konserinde çalmıştı. Aslında eseri bir konçertino (küçük konçerto) olarak planlayan genç besteci, çalışmaları sırasında yine tek bölümlü, ama üç ana bölmeyle buna kontrast oluşturan yan bölmelerden oluşturdu. Geçmiş yüzyılın romantizmine kesin cephe alarak sert, alaycı, dinamik bir müzik yaratmasına karşın yine de çok taze. çok dokunaklı ezgiler bulabilen, beklenmedik modülasyonlarla, onların acıklı bir lirizme yönelmesini de önleyen genç Prokofyev, çağdaşı bestecileri de şaşırtıyor, etkiliyordu.

Prokofyev’in müziği genellikle güçlü, sarsıcı olmakla birlikte çoğu zaman çok duy­guludur. Duygulu yanı en çok piyano, keman ile viyolonsel için yazdığı konçerto ile sonatla­rında ortaya çıkar. En çok sevilen besteleri arasında “Üç Portakal İçin Aşk Operası “(1919), “Teğmen Kije Süiti” (1934), “Peter ile Kurt” (1936) adlı senfonik çocuk masalı sayılabilir.

O dönemin onlü besteci, müzik eleştirmeni, asıl adı Boris Asafyev olan İgor Glebov onu şöyle tanımlar: “… Prokofyev Rus klasik müziğinin bakir tonalitesinde öyle derin bir iz açtı ki, Helbnikov ve Mayakovski gibi şairlerin edepsiz cüretleriyle şoke ettiği kimseleri bile ürküttü…”

Kaynak : MsXLabs.org & Temel Britannica & Vikipedi

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>