“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.”
HZ. ALİ
Feodalizm ya da Derebeylik, başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal, ekonomik örgütleniş biçimidir. Feodalizm sözcüğü, Latince feodum (tımar) ile taşınabilir değerli mal anlamına gelen Cermen kökenli bir sözcükten türetilmiştir.
Feodal toplumun siyasal örgütlenişi, koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Merkezî otorite zayıftır, yerellik görülür. Feodal ekonomi ise, kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur.
Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından güçlü ulusal monarşilerin ortaya çıkmasına kadar olan sürede, Avrupa’da eğemen olan örgütleniş biçimi feodal örgütleniştir. İlk Çağ’da Roma’dan yönetilen topraklarda Cermen istilaları ile Roma döneminin merkeziyetçi siyasal düzeni bozulmuş, sayısız irili ufaklı feodal beylik ortaya çıkmıştır.
Ticaretin tekrar canlanması ile temelleri sarsılan feodalizmin son kalıntıları Sanayi Devrimi ile tümüyle yok olmuştur.
Bizde feodal yapı Osmanlı imparatorluğundan önce var olduğu gibi, Osmanlı döneminde de yürürlükteydi. Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte feodal yapı 622 yıl hüküm sürüp, bir ata mirası olarak genç Türkiye Cumhuriyetine kalmıştır.
Görmezden gelmenin olanağı yoktur, Doğu ile Güneydoğu Anadoluda Ağalık Sistemi günümüzde de süregelmektedir. [*]
Yeni kurulan Cumhuriyetin ilk yıllarında bu feodal yapı ortadan kaldırılmak istendi. Ama başarılı olunamadı. Çünkü ağaların kurduğu tuzaklar daha başarılı olmuştu.
Bu feodal yapı bir çok olumsuzlukların kaynağı oldu.
Önce, işlerine gelmediği için, Türkiyede belki de bütün dünyada en elverişli bir eğitim sistemi olan Köy Enstitülerini kapattırdılar. Köy Enstitüleri neden kapatildi sorusuna ,Dönemin CHP Milletvekili ve Aynı zamanda toprak ağası olan Kinyas Kartal’dan yıllar sonra şu açıklama gelmişti:
“Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildi. Doğuda en yüksek eğitim gören insan benim. Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmenler gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler. DP ile pazarlığa girdik, kapattık.”
Ne var ki, devletin ana yapısı içinde, ondan ayrı olarak bir başkanı (aşiret ağası) olan, devletinkinden ayrı yasaları (töre) bulunan, silahlandırılmış adamları olan, devletin millet meclisindan ayrı olarak töreleri uygulamada kararlar alıp uygulayan meclisi (aşiret aile meclisi ya da aşiretler arası meclis) bulunan bazı geniş topluluklar varsa, böyle bir yapıda “Üniter Devlet” ten söz edebilme olanağı da yoktur!…
İşte bundan ötürüdür ki, birileri çıkıp Kürtleri temsil ettiklerini söyleyerek Anadoluda ayrı bir Kürt Devleti kurulmasını isteyebiliyorlar. Buların doğal olarak yardakçıları da var. Bu yardakçılar da Türkiyenin feodal yapısını bildikleri için “Üniter Devleti” in kolayca bölünebileceğini hesaplıyorlar.
Öte yanda, demokrasinin gereği olarak yapılan seçimlerde feodal yapının eğemen olduğu doğu bölgelerindeki halk ta oy veriyor. Bu bölgedeki oy tutarı, Türkiye halkının toplam oy’ unun üçte biri kadardır. Ama bu bölgede verilen oylar ağaların isteği doğrultusunda verilir. Demek oluyor ki, bu oylar güdümlüdür.
İşte bu yüzden oy avcılığından başka bir şey düşünemeyen, gözü kararmış politikacılar, ağalık sisteminin sürüp gitmesini, eskiden olduğu gibi şimdi de, istiyorlar. Üç beş ağayla anlaştılar mı, o bölgede seçimi kazanmayı güvence altına almış oluyorlar!… Dahası birer ikişer ağaları da seçim listelerini alarak, onları da TCBMM ne taşıyorlar. Bu ağalık sisteminin gittikçe güçlenmesine neden olmakta…
İyi de, oyların üçte birinin güdümlü olmasıyla yapılan bir seçimin bulunduğu ülkede doğru dürüst demokrasiden söz edilebilir mi?…
Edilememesi gerekir. O halde ağalık sisteminin süregitmesi Türkiyedeki demokrasiyi de sakatlamaktadır.
Türkiye Avrupa Birliğine (AB) girmek istiyor.
Güzel de, AB Türkiyenin bu feodal yapısı için ne düşünmektedir?… Üçte biri ağalıkla yönetilen bir ülkeyi kuruluşu içine almak ister mi?… Yanıt elbette “Hayır. istemez!…” olacaktır. İşte size AB ye girmemizi önleyebilecek bir başka neden daha…
Günümüzde aşağı yukarı herkesin göz ardı etmekte olduğu bu iç karartıcı tabloyu daha fazla uzatmak doğru değil. Ama gerçekten “ADAM GİBİ ADAM” olmak istiyorsak, sırtımızdaki bu feodal yapı kamburunu, hele içinde bulunduğumuz çağda kesinlikle kaldırıp atmamız gerekir. Tersi durumda, “çağdaş olma” savında bulunamayacağımız gibi, başa gelecekleri çekmek zorunda kalacağımızı bilmemiz gerekir.
——————————————————-
[*] Aşağıdaki gazete kesikleri Anadolunun doğusunda hala ağalık sisteminin yürürlükte olduğunu doğrulamaktadır.
