"AKIL DEĞMEMİŞ KAFALAR"(*) Nerede, Nasıl Üretiliyor?!….

karab.jpg

“Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür.”
Sakallı Celal (Yalınız)

“Güneş balçıkla sıvanıp kapatılamaz”
Türk Atasözü

“Padişah Vahidettin’e Şükran Borcumuz Vardır!!…” Başlıklı makaleme bir yorum aldım. Okuyucunun affına sıığınarak burada aynen yayınlıyorum. Okuyucunun affından söz ettim, çünkü yorumun ilk tümcesi ağır bir hakaret içeriyor. Çok dikkatle okumanızı öneririm.

[Sen halt etmişsin hoca. Atatürk denilen adam İngilizler tarafından atanan müstemleke valisi idi. Türk bile değildi. Resmi tarih düzmece tarih. Lozanda teslim oldunuz, şartları bu millete acı acı ödettiniz. Biz hala sizin gibi kripto ecnebilerden çekiyoruz, ne çekiyorsak.]

Bu bir örnek. İkinci bir örneğimiz daha var.

Epey oluyor, bir televizyon programına çıkan Kevser Çakır ile Nuray Bezirgan isimli sıkmabaşlı, ağzı iyi laf yapabilen iki genç hanım, sorulara Humeyni yanlısı, Atatürk karşıtı, Atatürkü aşağılayan yanıtlar vererek, İstiklal Savaşını Atatürk önderliğinde Türk ordusunun, demek ki Kuvvayı Milliyecilerın değil de, Maraşta Sütçü İmam adlı bir kişinin başlattığını anlattılar.

Belki örnekleri çoğaltma olanağı vardır. Lakin burada, bütün dünyanın bilip onayladığı tarihsel gerçeklerin tümüyle yadsınıp çarpıtıldığına tanık oluyoruz.

Önünde apaçık duran bir gerçeği ya da nesneyi göremeyen ya da gördüğünün tümünü başka bir şey zanneden kişiye ne denir?…

Budala denilmez mi?…

Ancak bunlara budala deyip bir kenara koyarak aldırmazlık edemeyiz. Bunların varlığının nedenlerini araştırmak gerekir. Burada iki olasılık vardır :

● Bunlardan biri, bu söylemleri bilinçli bir biçimde gerçekleştirerek toplumda karışıklık çıkarmaya çalışmaktır. Çünkü İbni Asakir‘in de dediği gibi “Aklın alamayacağı şeyi söylemek, fitneye sebep olabilir”.” Bu da bizim düşmanlarımızca kolaylıkla kullanılır. Dememiz o ki, bunlar bizim düşmanlarımızın birer ajanı olup onların çıkarları için çalışan bilinçli kişilerdir.,

● İkinci olasılık, bu tür söylemlerde bulunanların, gene vatanını, ulusunu sevmeyenlerce özel eğitim verilerek yetiştirilmiş olmalarıdır. Ne var ki bu tür bir “beyin yıkama” işlemi kişinin okul öncesi çağında başlanırsa bu denli başarılı olur.

O halde evlatlarını bu gibi karanlık düşünceli kimselerin eline teslim eden ana-babaların da, kötülük- alçaklık yapacak kişilerin niyetlerini görmezden gelmeleri nedeniyle, kabahatleri büyüktür.

Öyle anlaşılıyor ki Türkiyemizde bu tür eğitim veren odaklar vardır. Bunlar önce eğitim verdiklere bireylere, sonra da bütün ulusa maksatlı bir biçimde zarar vermeye çalışmaktadırlar. İstedikleri sonucu alabilirler mi?…

Bu çok tartışılabilecek bir sorudur. Eğer beyni yıkanmışların ya da akıl değmemiş kafaların sayıları toplumu etkilayabilecek düzeye erişirse, sorunun yanıtı evet!.. Olacaktır.

Toplumda bulunan aklı-evvellerin bu sayının artmasını önlemeleri gerekir. Bu görev tümüyle devlete düşer. Çünkü bu gidişin sonu yıkımdır. Devletin yıkımdan kendini koruması gerekir. Tıpkı anarşik olaylarda olduğu gibi…

Ama önlem alınmasında, savsaklama yoluyla geç kalınırsa yıkım kaçınılmazdır. Bu işi yürütenlerin de amacı budur : Herkesi uyutup akıl değmemiş kafaları çoğaltarak devleti yıkmak.

Peki!… Bu yolda çalışanların özlemi nedir?…

Bunlar padişahlığın, halifeliğin geri gelerek dini bir devlet düzeninin kurulmasını amaçlıyorlar. Amaçlarına ulaşmak için olumlu akıl yürüterek savaşmak yerine, böyle beyni yıkanmış budalaları kullanmayı seçmişler. Çünkü birinci yol, demek ki olumlu akılla iş yürütmek, amaca ulaşma yönünden zor bir yoldur. Oysa toplumu budalalaştırmak uzun zaman alsa da kolay, hele bizim memleketimizde rahat bir yoldur.

Bu habis, kötülük dolu odakların işlerini rahatça yapmaları Cumhuriyetimizin sonunu getirir…

Bizden söylemesi. Yapmak devlete düşen bir iştir…

——————————————————

(*) Bu deyim yazar Bekir Coşkun‘undur. Ben bu deyimi pek sevdim. Yazarın hoş görüsüne sığınarak sık sık da kullanmak istiyorum.

3 Responses to "AKIL DEĞMEMİŞ KAFALAR"(*) Nerede, Nasıl Üretiliyor?!….

  1. Anonymous diyor ki:

    Sadakat

    Mustafa Kemal yerine İngilizler başımıza geçmiş olsaydı söylesenize Allah aşkına ne değişecekti? İngiliz de hilafeti kaldıracak, Osmanlıyı def edecek, harflerimizi değiştirecek, kıyafetlerimize müdahale edecek, şerri sistemi değitirecek değil miydi? Peki Mustafa Kemal bizi neyden kurtardı?

  2. Anonymous diyor ki:

    doktor

    sadakata cevap

    mustafa kemal başımızda olmasaydı ne olacaktı görmek istiyorsan önce eski ingiliz sömürgesi afrika ve asya ülkelerine bak ve incele sonrada Türkiye Cumhuriyetine tekrar bak o zaman cehaletini bir nebze giderebilirsin

  3. Direnç diyor ki:

    Bence durum daha farklı, şu anda şeriata geçmek isteyenlerin pek fazla olduğunu sanmıyorum, lakin benimde bir sitemim var. Atatürkçülük ikiye ayrılmış durumda, birincisi dini inançlardan sıyırmış kendilerini genelde aydın olarak gören kişiler diğerleride bizler gibi ülkenin kurtarıcısına her zaman minnettar olan ve onu taparcasına değilde normal olarak sevenler. Birinciler Atatürkü resmen tanrılaştırmak gayesi içerisindeymiş gibi davranmaktadırlar. Bu nedenle islami kesimle sürekli çatışma halindedirler. Bir örnek ise 10 kasımda yada başka bir olayda bir dakikalık saygı duruşu. Saygı duruşu yerine ruhuna bir kaç dua okunsa daha iyi olacağı kanaatindeyim.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>