![koy_inonu-1_thumb[2].jpg](http://lh4.ggpht.com/_IGKwVDvmjyc/Sh1v7iuo3YI/AAAAAAAABG4/C3nyJ5Db6E8/koy_inonu-1_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800)
“Köy Enstitülerini Cumhuriyetin eserleri içinde en kıymetlisi , en sevgilisi sayıyorum. Köy Enstitülerinden yetişen evlatlarımızın muvaffakiyetlerini ömrüm boyunca yakından ve candan takip edeceğim.”
İSMET İNÖNÜ (09.05.1941)
Köy Enstitüleri kapatılmakla, “Devrimci düşüncenin adamını” yetiştiren kaynak kurutuldu. Böylece Türk aydınlanmasının, yurdun tüm kılcal damarlarına yayılması engellenmiş oldu. Sonrasında olanları zaten biliyor, konuşuyor, yazıyor, yaşıyoruz. Köy Enstitüleri kapatılmakla Türkiye ne kaybetti?… Bunun yanıtı, tartışılmayacak kadar açık. Bunun yanıtı boşalan köylerde, cemaatlere teslim edilen varoşlarda. Bunun yanıtı, mahalle baskısı ile cemaatlerin gücünün hangi boyutlara ulaştığını gösteren araştırmalarda.
SAĞLIK ile Devlet Eski Bakanı Rifat Serdaroğlu‘nun kendi sözleriyle Köy Enstitülerinin kapatılma öyküsü, tarih sırasıyla, şöyle gelişmiştir :
1936 yılında Saffet Arıkan’ın Milli Eğitim Bakanlığı görevi sırasında, köy halkına pratik bilgi vermek amacı ile KÖY EĞİTMENİ PROJESİ‘ne başlanır. Bu, Köy Enstitüleri’nin temelidir.
17 Nisan 1940′ta Köy Enstitüleri Kanunu kabul edilir.
1943 yılında yapılan 2. Milli Eğitim Şûrası’nda Köy Enstitüleri aleyhinde yaygın bir kulis eylemi yapılmış, Köy Enstitüleri bir “ilkelliğe dönüş” olarak kabul edilmiştir. (Bkz. Şûra kayıtları.)
1946 yılında Bakan Hasan Áli Yücel ile Köy Enstitüleri’nin mimarı Tonguç görevlerinden alınmışlardır. Milli Eğitim Bakanlığı’na Reşat Şemsettin Sirer getirilmiştir.
1947 yılında çıkarılan 5117 ile 5129 sayılı kanunlarla öğretmene toprak verilmesi güçleştirilmiş, dağıtılmış kitaplar, aletler, hayvanlar ile malzemenin geri alınmasına karar verilmiştir. Öğretmen, yeni Türk köyünün yapıcısı değil, sadece okuma yazmayı öğreten tutucu bir bürokrat haline getirilmiştir.
1947 ile 1948 yıllarında çıkarılan 5012 ile 5210 sayılı kanunlarla köylü, okul yapma yükümlülüğünden çıkarılmıştır.
1947-48 ders yılında, Köy Enstitüleri’nin beyin kadrosunu üreten YÜKSEK KÖY ENSTİTÜLERİ kapatılmıştır. (Bu kurum 1942-43 öğretim yılında açılmıştı.)
29.04.1947′de çıkarılan yönetmelikle öğrencilerin okul yönetimine etkin olarak katılmaları engellenmiştir.
09.05.1947 tarihli genelge ile, KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLER, BİRBİRLERİNDEN AYRILMIŞTIR.
20.05.1947 tarihli genelge ile, dünya klasiklerinden yapılmış çeviriler toplattırılarak, yakılmıştır.
1948′de öğretim programı değiştirilmiş, iş eğitimi ilkeleri kaldırılarak, enstitüler klasik okullara dönüştürülmüştür.”
CHP Mİ, DP Mİ?…
Bütün bunlar yapılırken iktidarda tek başına CHP vardı. 1954 yılında gerçek işlevinden uzaklaştırılmış olan Köy Enstitüleri DP iktidarınca öğretmen okullarına dönüştürülerek kapatılmıştır.
Şimdi size sormak isterim; Köy Enstitüleri’ni, bütün bu yukarıda sayılan değişiklikleri yapan CHP mi kapatmıştır; yoksa DP mi kapatmıştır?…
Ayrıca 1946′da Truman Doktrini ile Türkiye’ye askeri ile ekonomik yardımın BATI BLOKU’NUN KURALLARINA UYULMASI koşuluyla gelmesi ile Hasan Áli Yücel‘in Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınmasını (1946) da bu yukarıda belirtilen bilgiler ışığında değerlendirmek gerekir.
———————————————————
(*) Köy Enstitüleri neden kapatildi sorusuna ,Dönemin CHP Milletvekili, aynı zamanda toprak ağası olan Kinyas Kartal‘dan yıllar sonra şu açıklama gelmişti:
“Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildi. Doğuda en yüksek eğitim gören insan benim. Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmenler gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler. DP ile pazarlığa girdik, kapattık.”