“Doğruyu konuşmak için iki kişi ister: Doğru söyleyen, doğru dinleyen!”
THOREAU
Bir çok kişi organ nakli geçirenlerin, özellikle kalb nakli ameliyatı geçirenlerin, davranışlarında değişme olduğuna inanıyor. Bu inanışta olanlar içinde hekimler, dahası kalb-damar cerrahisi uzmanlarının da bulunduğunu biliyoruz. Böylece bu konu da, cholesterol konusu gibi, bir şehir efsanesi olma yolundadır.
Bununla, başkasının bir organını nakil yoluyla almakla o organın eski sahibinin ruh yapısının da organla birlikte alıcıya geçtiğini anlatmak istiyorlar.
İşin dışardan görünüşü böyle gibi!… Daha doğrusu olaya dar pencereden bakarsanız görüntünün böyle olduğunu zannedersiniz.
Oysa gerçek çok başka olup, nakledilen organı veren kişinin ruh yapısını almayla hiç ilgisi olmayan , yapılan açık-kalb ameliyatının bir özelliği olarak çok somut açıklaması vardır.
Denebilir ki, bunu halk bilemez, bilmek zorunda da dağildir. Ama hekimlere ne demeli ?…
Diye düşünürseniz. Bunu sadece yukarda söylediğimiz gibi “dar pencereden bakma” ile anlatma olanağı yoktur. Başka nedenler aramak gereklidir!…
Gerçek olan bir takım çok ufak cisimciklerin amelyat alanından emilen kanla kalb-akciğer makinası rezervuarlarına ulaşiması ile gene çok ufak gaz baloncuklarının çeşitli yollardan vücut-dışı dolaşım sistemine karışmış olmasıdır.
Bu gaz baloncukları ile ufak cisimcikler dolaşım sisteminde çok ufak damarlara ulaştığında bunları tıkayarak, kanın daha ileri doğru taşinmasını önlerler. Buna,tıkanmaya neden olan cisimciklerin ufaklığı yüzünden, “mikro emboli” diyoruz. Sonuçta sözü edilen ince damarların beslemekte olduğu doku bölgelerinde bulunan hücreler yıkıma uğrarlar. Bu bölgeler artık çalışmayacaktır.
Vücuda basılan (pompalanan) kanın % 14 ü doğrudan beyne gider. Eğer bu mikro-emboliler beynin ön loblarını (frontal loblar) tutmuşsa kişide karakter değişmesi meydana gelecektir. Gerçekte burada olan, kalb ya da başka bir organ nakli sonunda hastamızın organı veren kişinin ruh yapısını alması değil, ama ciddi bir beyin dokusu kaybıdır.
Mikro-emboli beynin bellek oluşumuyla ilgili hipotalamus bölgesini tutmuşsa kişide bellek bozuklukları meydana gelecektir.
Sinir sistemi dışında olan organ sisteminde oluşan mikro-emboliler dışardan fark edilemaz. Çünkü bu organların yedeklemeleri, merkezi sinir sisteminin tersine, çok fazladır. Görevlerini hiç birşey olmamış gibi sürdürebilirler.
Kalb-alciğer makinasına ulaşıp oradan kalb pompasıyla dolaşım sistemine basılan mikro-cisimcikler ile çok küçük gaz baloncuklarını tutup genel dolaşım sistemine vermemek için bazı önlemler alınmaktadır (*). Bunlar baloncuk tutucular “bubble traps” ile filtrelerin kullanılmasıdır. Ancak bu gereçler her zaman, taneciklerin çapına bağlı olarak, başarı sağlayamazlar.
İşte bu yüzden kalb-akciğer makinaları, ABD Gıda ile İlaç Departmanınca (FDA), riskli gereçler listesine alınmış bulunmaktadır. Bu listede yüzlerce tıbbi gereç bulunuyor. Bunların büyük bölümü laboratuvar gereçleridir.
Benim önerdiğim, “kalb-akciğer makinalarının, bilgisayar yardımıyla tam otomasyona kavuşturulması projesinde” mikro-emboli kaynaklarını tam önleyebilecek bir düzenek bulunmadıkça, bunları sistem içinde izleyecek bir birimin hizmete sokulmasını bir değeri yoktur. Bu yüzden önceliği mikro-emboli kaynaklarının ortadan kaldırılmasına vermek doğru olur.
Özetle söylersek, hangi türde olursa olsun açık-kalb ameliyatı geçiren her hasta, geçirdiği ameliyat sonunda davranış (behavior) değişikliği geçirmeye adaydır. Bu davranış sapmalarının nedeni, organ nakli ameliyatları değil, ama hastanın geçirdiği açık-kalb ameliyatının kendisidir. Bu tür ameliyatların bir komplikasyonudur.
Durumun, hele hekimlerce, saptırılmasının anlamını (mana ile medlulunü) çözebilme olanağının, işi bilen pozitif düşünce sahibi bir kişi için çok zor olduğu bir gerçektir.
——————————————————–
(*) Bu konuda alınacak önlemler şöyle sıralanabilir :
Membran oksijenatör kullanılmalı.
Kardiotomi rezervuarı çıkışına uygun filtre konulmalı
Arteryel hatta filtre/habbe tutucu bulunmalı
Isı farkı 8 C – 10 C tı geçmemeli
Perfüzyona başlamadan sistemde saline ile resirkülasyon yapılmalı
Dolaşıma hava girmesi önlenmeli :
-Torba ağzı dikişlerini sıkılamalı
-Bütün üç yollu musluklar denetim altında olmalı
-Kullanılan şırıngalarda dikkatli olmalı
-Kadiotomi rezervuarının yeterli düzeyde dolmasına dikkat edilmeli
-Ventlerden aşırı miktarda kan çekimi önlenmeli
-Sistemde gerekli yerlere (habbe tutuyculara) tek yönlü valvler konulmalı
Yeterli antikoagülasyon kullanılarak pıhtı oluşması önlenmeli
Arteryel kanülasyon distal aortadan ya da aksiller arterden yapılmalı
Özel arteryel kanüller kullanılmalı
Günümüzde bu yukardaki önlemler her kardio-pulmoner bypas yapıldığında alınır. Ama buna karşın mikro emboli komplikasyonları da görülmektedir. Bunun anlamı, bu alanda daha çok araştırma yapmanın gerektiğidir.