OBAMA’nın ARDINDAN : Tutumda Bir Değişme Var mı?…

Picture 1.png

Arka”mda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz.”
Kızılderili UTE KABİLESİi Atasözü

Barack H. Obama Türkiyeye geldi. Önce Ankarada, sonra da İstanbulda çeşitli yetkililerle konuştu. Basın toplantıları yaptı. En son da Türk öğrencilerle bir toplantı yaptı. Bütün bu toplantılarda yapılan söylemlerinden anlaşılıyor ki ABD nin tutumunda bir değişiklik söz konusu değildir. Aslında böyle bir değişimi beklemek biraz da safdillik olurdu.

Lakin Obamanın düşüncelerini aktarırken kullandığı biçem (üslup) çok değişik, çok olumlu. Bu yüzden bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok tutuldu. Adeta bir Obamania yarattı.

Obamanın bütün söylemleri içinde iki nokta çok önemli, çok ilgi çekicidir.

● Türkiyedeki Kürt sorunu için, “Biz Türkiyenin toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız” dedikten sonra “Bunu siz karşılıklı olarak kendi aranızda çözeceksiniz” diyor. Türkiyede bir Kürt sorununun ortaya çıkmasında başlıca etken ABD nin BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ini ortaya atmasıdır ki bu bu 1950 li yıllarda ortaya çıkmış bir konudur.

İstenen nedir?…

Kurdistan_Map.jpgOrtadoğuda yapılacak bir çok ülkenin sınırlarının değişmesi yanında Türkiyenin doğu ile güneydoğu bölgelerinde bir Kürdistan Devletinin kurulması!… (yandaki harita)

Hem bunu isteyip Kürtlere PKK gibi bir terör örgütünü kurduracaksın, hem de “Bu konuyu siz karşılıklı olarak çözeceksiniz” diyeceksin. Aslında bu sözü söylemekle anlatılmak istenen “Kurulacak Kürt Devletine onay verin” demek oluyor. Ama elbette bunu anlayana bu söz söylenmiş oluyor.

Türkiye Cumhuriyetini yönetenler ne yaparlarsa yapsınlar “Ben Kürdüm” diyenlere yaranma olanağı bulunamıyor. Çünkü istenilen sözü geçen bölgelerin bayındırlığı ile gönenci değildir. Bunların “Kürt kimliğinin tanınması” ndan amaçladıkları Kürt Devletinin kurulmasıdır. Buna göre Kürt kimliğ = Kürt Devleti demek oluyor.

Yoksa istenilen Kürtçenin serbestçe kullanılması, Kürtçe televizyon yayınları yapılması, Üniversitelerde Kürt Enstitülerinin kurulması, doğu ile güneydoğuya gönenç getirilmesi değildir. BUNU BÖYLE SANMAK, DÜNYANIN EN BÜYÜK ALIKLIĞI OLUR.

Çünkü Kürt ya da onun adına konuşanlar ne diyor?… “Bütün bunlar iyi yönde birer ilerlemedir. Ama yetmez”… Neyin yeterli olduğunu anlamamak olanağı var mı?… Neden Türkiyedeki öteki etnik azınlıkların böyle bir derdi yok?…

İşte ABD nin karşılıklı çözülmesi istediği problem budur. Bu açık açık söylenmiyor ya da söylenemiyor da diplomatik bir söylemle dile getiriliyor.

Obama’ya bir Allahın kulu da çıkıp sormadı : “Acaba ABD BOP tan vazgeçti mi, yoksa geçmedi mi?… Buna alınacak “Evet!.. Vazgeçti” yanıtı Kürt sorununun çözümünü getirir.

Demek ki çözüm doğrudan ABD nin tutumuna bağlı olup, onun sorumluluğundadır

● Obama Ermenistan sınır kapısının açılması fikrini aşılamaya çalıştı.

İyi de, Türkiye Ermenistanla olan sınır kapısını hangi nedenle kapamıştır?… Bunu bilmeyen yok gibidir : Önce Ermenilerin doğruluğu çok kuşkulu olan 1915 yılında yapılmış olan bir Ermeni soykırımı savı vardır. Bunu onaylayın diyorlar. Onaylama ile iş bitse, kolay. Ama bu onaydan sonra ödeşmek için Türkiyeden toprak istemleri kesinlikle gelecektir.

306.jpgİşte ikinci sırada gelen problem, bütün dünya tanıdığı halde Ermenistanın Türkiye sınırlarını tanıyıp onaylamamış olmasıdır. Ermeniler haritada da görüleceği gibi, Türkiyeden büyük bir toprak parçasını istiyorlar. Soykırım savı bu isteğin ön tezgahıdır. İşin garip olan yanı Ermenilerin istediği toprakların tamamının, Kürdistanın üzerinde Kurulması planlanan topraklarla örtüşüyor olmasıdır(*).

Bunun anlamı ABD bu konuda da çözüm getiriyorum derken, her zaman yaptığı gibi, karmaşaya çanak tutuyor olmasıdır.

Türkiyenin toprak bütünlüğü korunmadıkça bu bölgeye barışın gelmesi olanağı yoktur!..

.Ama bu gerçeği görbilecek kafalara da gereksinim olduğu açıktır. Şimdilik bunun yok olduğu açıkça görülmekte…

Üçüncü olarak Ermeniler Dağlık Karabağ bölgesini güç kullanarak Azerbaycandan koparıp almışlardır. Türkiye bu bölgenin gerçek sahipleri olan Azerbaycana verilmesini istemektedir. Bunu sınır kapılarının açılması için ön koşul olarak almaktadır.

Buna karşılık Ermeni tarafı açık açık Karabağdan çekilmeyeceğini, Türkiye sınırlarını tanımıyacağını, soykırım savının sürdürüleceğini hiç çekinmeden söylüyor. Buna karşın sınır kapısının açılmasını da istiyor.

Pek güzel!… Ama acaba neden birisi çıkıp ta, bize “Kürt problemini aranızda çözün” ya da “Ermenistan sınır kapısını açın” demeden önce, neden BOP nden vazgeçmiyor ya da Ermenilere “Karabağı geri verin, Türkiyenin sınırlarını onaylayın, soykırım savından vazgeçin” demiyor ya da diyemiyor?…

Görüleceği gibi bunun tam tersi bir yol izleniyor. Örnekse, Obama Türkiyede yaptığı konuşmalarda Ermeni soykırımını onayladığını, bu sözünün arkasında her zaman durduğunu söylüyor. Buna karşılık biz de Obamaya hayran kalıyoruz(!)….

Bu neyi gösterir?…

“Biz sizin yanınızda değil, karşınızdayız. Biz ödün vermeyiz, ödünü siz vereceksiniz. Bizim istediğimiz yön ile doğrultuda yürüyeceksiniz.” anlamını yansıtmaz mı?…

Ama bu dünyadaki herkesin bilmesi gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti bir muz cumhuriyeti değildir. Gerekirse ülkesi ile ülküleri uğruna, yakın tarihte tanık olunduğu gibi, savaşı bile göze alır.

Böyle bir savaş, çok yönlü olabileceğinden, Üçüncü Dünya Savaşının başlangıcı olur. Eğer nükleer silahlar da kullanılırsa dünyadaki yaşamın sonunu getirir.

Bunun sorumlusunun, uzgörüsüz (vizyonsuz) olduğundan ötürü önünü göremeyip, yukarda anlattıklarımıza çanak tutanların olacağı açık bir gerçektir.

—————————————————————

(*) Daha da garip bir raslantı eseri İsrael de kendisine Tevratta aynı toprakların vadedildiğine inanıyor.

israil124.jpgTesniye kitabında (12:25) İsrael’in “kutsal sınırlar”ı şöyle çizilir:

“O zaman Rab bütün milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak, sınırınız çölden ve Lübnandan, ırmaktan, Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allahınız Rab size söylediği gibi, dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır.”


Öyle görünüyor ki bu bölgedeki topraklar üzerinde “cümle alemin” hakkı var. Ama bir tek, buraları vatan toprağı olarak bilen, şimdiki sahipleri Türklerin hakkı yok(!!).

Bu “cümle alem” ile onların destekleyicilerine akıllarını başlarına toplamalarını önemle öneririz. Çünkü tersi durumda hep birlikte büyük bir dayak yiyeceklerinden endişe ederiz!…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>