İNSANIN ATEŞİ BULMASI…

#alttext#

“Büyük idealler uğruna önce küçük bir azınlık savaşım vermiştir.”
Albert EINSTEIN

İnsanoğlunun ilk kez ateşle karşılaşması, onun yeryüzünde görülmesi kadar eski olmalıdır. Bu ilk karşılaşma yıldırım düşmesiyle ormanların yanması ya da volkan patlamaları sonucu çevrenin yangın alanına dönüşmesi yoluyla olmuştur. Bu olaylar her zaman olagelen doğal olaylar oldukları için başlangıçtan beri tanışmayı kaçınılmaz biçimde sağlamış olmalıdır.

Büyük ya da küçük bir ateşin karşısında insanın ilk tepki vahşi hayvanların ateşe verdiği tepkinin aynı olmuştur. Demek ki ilkel insan ilk karşılaşmalarda ateşten korkmuş, dahası onun yakıcı niteliğini hissedince kaçma yolunu seçmiştir.

Ama sonradan orman yangınlarında yarı yanmış, yarı pişmiş hayvan ölülerini görüp, bu etlerin çiğ etlere göre daha lezzetli olduğunu anlayınca ateşi korumayı, onu sürdürmeyi düşünmüş olmalıdır. Bu davranış biçimi ilkel insanı hayvanlardan ayıran bir belirti olmuştur.

Ne var ki bu dönemde yapılan hiç yoktan ateş üretmek değil, ama doğal olarak meydana gelen bir yangını koruyup sürdürmektir. Gene de bu bir tür ateşe eğemen olmak anlamını taşır. Ama acaba ilkel insan ne zaman, nasıl yoktan ateş yakabilmeyi başarabilmiştir?…

Büyük olasılıkla cisimlerin birbirine sürtünmesinden, örnekse çakmak taşlarının birbirine sürtünmesinden kıvılcım meydana geldiğini gözlemlemiş olmalılar. Çıkan kıvılcımların kuru otları tutuşturabildiklerini de görmüş olmalılar. Bu deneyimler ilkel insanı, cisimleri birbirlerine yeğinlikle sürterek ateş elde etmeye itmiş olmalıdır. Bu konuda yapılan çalışmalar aşağıdaki gibidir :

“Kudüs -İsrail’de yapılan yeni araştırma, insanoğlunun yaklaşık 790 bin yıl önce ateş yakabildiğini, bu yetenek sayesinde Afrika’dan Avrupa’ya göç edebildiğini ortaya koydu. 

İbrani Üniversitesi’nin, Ürdün nehri kıyısındaki arkeolojik bir alanda bulunan çakmak taşları üzerinde yaptığı analizler, erken medeniyetlerin ateş yakmayı öğrendikleri, bunun bilinmeyen topraklara göç etmek için bir dönüm noktası olduğunu gösterdi. 2004 yılında bölgeyle ilgili yapılan başka bir çalışma, insanın erken çağlarda, yanmakta olan ateşi kontrol altına aldığını ortaya çıkarmıştı. Ancak yeni araştırmada, tarih öncesi insanların ateş yakmayı da bildikleri anlaşıldı. Araştırmacılar, bu bağımsızlığın insanların kuzeye göç etmelerini kolaylaştırdığı bildirdii. 

Araştırmayla ilgili konuşan arkeolog Nira Alperson-Afil, yeni verilerin, bölgede var olmuş birçok uygarlıkça ateşin denetimli, sürekli biçimde kullanıldığını, bu toplulukların doğal ateş kaynaklarına bağımlı olmadıklarını gösterdiğini söyledi. Alperson-Afil, eski insanların kendilerini avcı hayvanlardan korumak, sıcaklık ile ışık için ateşi kullandıklarında, insan olmayan yabancı bölgelere gidebilmek için yeterli güvenliği sağladıklarını belirtti. Araştırma sonuçları, “Quaternary Science Reviews” dergisinde yayınlandı.

İlkel topluluk insanının doğaya karşı savaşımında muazzam bir kazanımı, ateşin bulunması oldu. İnsanlar önce, kendiliğinden çıkan ateşi kullanmayı öğrendiler. Bir şimşeğin bir ağacı nasıl yaktığını gördüler, orman yangınları ile volkan patlamalarını gözlemlediler. Raslantı sonucu elde edilmiş ateş, uzun zaman, özenle korundu. İnsan ancak pekçok bin yıl sonra, ateş üretmenin gizini buldu. Aletlerin üretimi daha yüksek derecede geliştiğinde, insanlar, ateşin sürtünmeyle elde edildiğinin farkına vardılar. Bu biçimde ateş yapmayı öğrendiler.
Ateşin bulunması ile kullanılması, insanlara belirli doğa güçleri üzerinde egemenlik sağladı. İlkel topluluk insanı, kesin olarak hayvan dünyasından ayrıldı, uzun süren insan olma çağı sona erdi. Ateşin bulunmasıyla, insanların maddi yaşam koşulları esaslı biçimde değişti. İlk olarak ateş, yiyeceklerin pişirilmesine hizmet etti, böylece insanların yararlanabileceği besin maddeleri çemberi genişledi: ateşin yardımıyla, balık, et, nişastalı kökler ile yumruların pişirilmesi, besin olarak kullanılması olanağını verdi. İkinci olarak ateş, üretim aletlerinin üretilmesinde önemli bir rol oynamaya başladı. Ayrıca soğuktan da korudu, böylelikle insanların yerkürenin daha büyük bir bölümünde yerleşmeleri olanağı ortaya çıktı. Üçüncü olarak ateş, onları vahşi hayvanlardan da korudu.”


Elde edilen denetim altındaki ateş madenlerin işlenmesine de olanak tanıdı. İlk olarak işlenmesi kolay olan bakır üzerinde çalışıldı. Sonra tunç döneminde bakır ile kalay karışımından daha sert alaşımlar elde edildi. En sonunda demir işlenmeye başlandı. Bu gün Mezopotamyanın Anadoludaki uzantısında odun ateşiyle işlenerek işlenerek kurşunu alınmış maden cürufundan küçük tepelerin oluşturulduğu bölgeler vardır. Bu artıklar içindeki gümüşün çıkarılması için günümüzde “arama ruhsatları” verilmektedir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>