Türkiyedeki Uranyum ile Thorıum Bölgeleri
‘’Memleketimizin ekonomik kaynakları bütün dünyanın hırslarını çekecek verim ve servete maliktir.’’
K. ATATÜRK
’Tabidir ki, dışarıdan gelecek sermayeye,irşada, çalışma usulüne ihtiyacımız vardır.Fakat bu birliğimize ,bağımsızlığımıza son verecek bir veraset tarzı demek olamaz.’’
M. K. ATATÜRK
Bu günlerde Mersin ili Akkuyu beldesinde bir nüklear santral kurulması için ihale açılıp sonlandırıldı. İhaleye tek firma fiat verdiğinden olacak, verilen fiat dünya ortalamasının iki katı kadar. Bakanlar kurulu onaylarsa santralin kurulmasına başlanacak. Bu santral bütün dünyadakiler gibi yakıt olarak Uranyum kullanacak.
Bir nüklear santralin çalışma biçimi, yukardaki resimde görüldüğü gibidir. Nüklear reaktörün içinde bulunduğu özel bölmede ısı elde edilerek su ısıtılır. Isınmış olan su aynı bölme içindeki buhar jeneratörüne gönderilir. burada elde edilen buhar, ayrı bir bölmede bulunan türbinleri çevirir. Türbine bağlı olan elektirik jeneratöründen elektirik elde edilerek, dağıtılır. Türbinden geçen su yoğunlaştırılıp soğutularak reaktörün soğutulmasında kullanılır.
Şu anda Dünyada var olan nükleer santral sayısı 435, şu anda yapımı sürdürülen santral sayısı 30. Plan aşamasında olan santral sayısı da 62.
Dünyada kullanılan nüklear yakıt genelde Uranyumdur. Bunun ısı vermek üzere parçalanması sonucu çıkan atık maddedler arasında Plütonyum da vardır ki bilindiği gibi bu nüklear bomba yapımında kullanılır. ABD nin İranda yapılan nüklear santral çalışmalarına karşı çıkması bu yüzdendir. O halde bizde yapılmasına neden karşı çıkılmıyor?… Derseniz. Bunun yanıtını bzim nüklear yakıt zenginleştirme teknolojisine sahip olmadığımızda arayabilirsiniz. İran bu teknolojiyi bilip kullanmaktadır.
İşin can alacak noktası da burasıdır. Anadolunun bazı bölgelerinde Uranyum bulunuyor. Ama biz bunun zenginleştirme teknolojisini bilemediğimizden dışa bağımlı kalmak zorundayız.
Ayrıca Uranyum kullanan nüklear santrallerde en sonda çıkan atık maddeler de radyoaktiftir. Yarı ömürleri uzundur. Bütün dünyada bu nüklear atıkların nerelere terkedileceği bu güne kadar başlıca problem olmuştur.
Buna karşılık Thorıum dediğimiz, gene radyoaktif olan bir madde var ki, bunun nüklear santralde yakıt olarak kullanıldıktan sonra ortaya çıkan atıkları Uranyumunki gibi değildir. Nicelik olarak az radyoaktif madde çıktığı gibi, bunların yarı ömürleri çok kısadır.
Yeryüzünde nadir bulunan Aktinitler sınıfında olan thorium (Th) 1828 yılında İsveçli kimyacı Jöns Jacob Berzelius’ca keşfedilmiştir. İsmini İskandinav mitolojisinde savaş tanrısı olan Thor dan almaktadır. Atom numarası 90 olan bu maddenin atom ağırlığı 232,0381 amu’dur (atomik mass unit). Erime noktası 1750 C, kaynama noktası 4790 C olan thoriumun yoğunluğu 11,72 g/cm3 düzeyindedir. Asıl rengi gümüş beyazı olan thorium, eğer okside edilirse önce grileşip daha sonra da siyah renge dönüşmektedir.
Thorium doğada serbest halde bulunmaz. Fakat 66 mineralin içinde rastlanır. Bunların sadece 6 tanesi içinde önemli nicelikte bulunur. Bu minerallerin bazıları da ekonomik olacak orandadır. Bunlardan sadece ikisi, Monazit ile Thorite, thorium üretiminde kullanılır. Ancak thorium’u öteki minerallerden ayıran özellikleri bu saydıklarımız değil mineralin radyoaktifliğidir. Oluşumu bakımından Uranyum, Zirkonyum ile Hafniyum’a benzer. Genellikle nadir toprak elementleriyle birlikte bulunur. Thorium-232 doğada bulunan thorium izotopları arasında en yaygın olanıdır radyoaktif alfa partikülleri yayar, uzun bir yarılanma süresi vardır.
Thorium’un dünya yüzünde bulunduğu yerler şunlardır :
ÜLKE — YEDEK (Ton)
TÜRKİYE 380 000
Avustralya 300 000
Hindistan 290 000
Norveç 170 000
ABD 160 000
Kanada 100 000
Brezilya 16 000
Öteki Ülkeler 95 000
TOPLAM 1 200 000
Ülkemizde thorium madeninin ekonomik önemi ile kullanım alanları konusunda yapılan çalışmalar oldukça yetersiz düzeydedir. Bilimsel temellere dayanan çok az sayıda çalışma bulunmaktadır. Ancak, çeşitli ülkelerde nükleer reaktörlerde toryum kullanılmasına yönelik çok ciddi çalışmalar sürdürülmektedir. Bu ülkeler başlıca ABD, Hindistan ile topraklarında hiç thorium bulunmayan Japonya’dır. Toryum bu nedenle gelecekte stratejik bir maden olma potansiyeli taşımaktadır. Son petrol ambargolarının dünya ekonomisine yaptığı etki ile doğalgaz boru hattının geçtiği ülkelerin politik şantajları da göz önüne alındığında Toryum madeninin ülkemiz için ne derece önem taşımakta olduğu daha net anlaşılacaktır.
Bundan sonra Türkiye thorium yedekleri (réserve’leri) üzerinde durmak gerekir.
YATAK YERİ /REZERV (ton) /Téneur = İçerik Oranı
Manisa-Salihli / 3040 / 0.050
Yozgat-Sorgun / 2500 / 0.100
Aydın -Demirtepe / 1300 / 0.080
Uşak -Eşme / 510 / 0.045
Aydın- Küçükçavdar / 500 / 0.050
Giresun-Şebinkarahisar / 300 / 0.040
Çanakkale-Ayvacık / 250 / 0.080
Radyoaktif bir madde olan thorium elementi konusunda yapılan çalışma sonucunda ortaya çıkan verileri aşağıdaki gibi özetlemek olanağı vardır.
● Dünya thorium yedeğinin yaklaşık olarak 1.4 milyon ton olduğu onaylanılmaktadır.
● Türkiye’nin yaklaşık 380 bin ton kanıtlanmış thorium yedeği bulunmaktadır.
● Türkiye, ekonomik yetersizlik ile teknolojik bilgiyle donanımdaki eksiklik yüzünden,
tecimsel amaçlı thorium üretiminde bulunamamaktadır.
● Thorium’un radyoaktif bir madde olması, enerji dışındaki kullanım alanı sınırlı olmasını sonucunu vermektedir.
● Nükleer enerji santrallerde kullanılabilecek olan thorium elementinden çıkan atığın öteki radyoaktif maddelere oranla daha az olması ile atıkta radyoaktivitenin kısıtlı olması, bu atıklar için kullanılan depolama sistemlerinin daha kolay olması, atığın silah yapımına elverişli olmaması, bu yöndeki çalışmalara güç vermektedir.
● Zengin thorium yedeği olan Türkiye thorium tabanlı nüklear yakıt teknolojisine sahip olma olanaklarını vakit geçirmeksizin araştırmalıdır. Eğer Türkiye toryuma dayalı nükleer yakıt teknolojisini kurup geliştiremezse, elinde büyük toryum yedeklerinin var olması kendine önemli bir öncelik sağlamayacaktır. Tam tersine bu durum bazı yayılımcı ülkelerin iştahını kabartıp Türkiyenin başının ağrımasına yol açacaktır.
———————————————————————–
Kaynakça :
1-Tümer,S.,Zararsız,A.,Tanrıkut,A.Dr.,2000,Türkiye’nin Nadir Toprak Elementleri Toryum Kompleks Cevheri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar Ve İleriye Yönelik Öneriler,Türkiye Atom Enerjisi Kurumu.
2-Mineral Commadity Summaries , 2003, U.S Grogical Survey.
3-Kaya, M. ,Prof.Dr., 2002, Yeni Nükleer Arayışlar “Toryum Gerçeği”, Eskişehir.
4-TAEK,2000, (Türkiye Atom Enerji Kurumu), “Sürdürülebilir Kalkınma ve Nükleer Enerji ” ,Ankara.
5-Adalıoğlu,U.,Dr., Bayülken,A.,Prof.Dr., Daday,N.,Dr., Gencay, Şarman, Prof.Dr.,Özemre,A.,Y.,Prof.Dr.,Türkcan,E.,Dr.,2002 “Yakın Geleceğin Nükleer Yakıtı Olarak Toryum”,Ankara.
6-Kadiroğlu,O.,Prof.Dr., Sökmen,C.,Doç.Dr.,1994, “Enerji İle Elektrik Üretimi”(Bilim ve Teknik Dergisi, Haziran ,Sayı 39).
7-Devlet Planlama Teşkilatı Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Madencilik Özel İhtisas Raporu Endüstriyel Madenler Alt komisyonu Genel Endüstri Mineralleri Nadir Toprak Elementleri Kıymetli ve Yarı kıymetli Taşlar Çalışma Grubu Raporu,Ankara-2001.
8-Zarasız,A.,Dr.,2005,TMMOB FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI yayını “Nükleer Teknoloji nin En Büyük Ürünlerinden Olan Nükleer Enerji santrallerine Ne Kadar Hazırız?” ,Ankara.
9-Aydemir,A.,Prof.Dr.,09.12.2002 “Eskişehir’de Süper Zenginlik: Toryum ve Bor”,( Sakarya Gazetesi,Eskişehir. )
yeni yapılması planlanan nüklenen santral bu yolla yapılsa keşke Ama nerdeee Türkiye böyle bir yenilikçi karar alsın ilk önce başkaları yapmalı ki biz onları takip edelim