
“Sanatta temel olan, yeni ve kişisel bir şey söylemektir. Büyük sanatçı bununla belli olur.”
LEV TOLSTOY
Yerine göre 50 – 86 sazdan oluşan senfoni orkestraları, tek bir saz olarak algılanır. Bu sazı da orkestra şefi dediğimiz müzikçi çalmaktadır diye onaylanır. Orkestrada her saz için onların önüne konmuş nota’lar vardır. Bu bakımdan tek tek her orkestra üyesi neyi, nasıl seslendireceğini bilmektedir!..
Öyleyse orkestra şefine ne gerek vardır?…
Onlar olmazsa orkestra elemanları notalara bakarak bir eseri çalamazlar mı?…
Bu sorunun sık sık sorulduğuna tanık oldum. Böyle bir soru yanıtının olumsuz olacağı beklentisiyle soruluyor gibi görülmektedir. Buna karşın Türk Sanat Müziği topluluklarının başına da birer şef getirilmekte… Geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısına kadar, Türk Sanat Müziği toplulukları için böyle bir şefin varlığı ön görülmüyordu. Bu belki de Türk Müziği topluluklarının da Klasik Batı Müziği kadar ağırbaşlı (ciddi) olduğunu gösterebilmek için alınmış bir önlemdir.
Orkestra, on yedinci yüzyılda varlığını göstermiştir. Zaman içinde yapısı pek çok değişim geçirdi. Orkestra şefleri orkestra ile birlikte, bazı nedenlerden ötürü ortaya çıkmamış, çok daha sonra sahnede yerlerini almışlardır. Ancak bu, orkestra şefinin olmadığı dönemlerde orkestranın yönetilmediği anlamına gelmez.
Orkestralar ilk zamanlarında sadece kraliyet ailesi ile asil sınıfın önünde konser veriyorlardı. Hiç kimse kral ile yanındakilere arkasını dönemeyeceği için bir şefin bugünkü gibi orkestrayı yönetmesi zaten düşünülemezdi. Tempoyu önceleri klavsen, sonraları da en önde oturan baş kemancı ayaklarını yere vurarak, başını ya da elindeki yayı sallayarak ayarlıyordu. Bu yüzden günümüzde de, şef varken orkestrayı yönetme görevi olmamasına karşın, baş kemancıya “Concert Meister” ya da “Orkestra Lideri” denilmektedir.
Saray orkestralarının gittikçe artan müzisyen sayısı elli-altmışa varınca, özellikle Fransız ihtilalinden sonra halk konserleri de başlayıp yaygınlaştıkça, orkestradan bir müzikçinin şefliği de üstlenmesi olanaksız hale geldi. Bu işi sadece müziğin yönetimine yoğunlaşacak, geniş müzik ekini olan kişiler başarabilirdi. Böylece besteciler konserlere katılmaya, kendi yapıtlarını yönetmeye başladılar.
On dokuzuncu yüzyılda yapıtların bestecileri yavaş yavaş yaşamdan çekilmeye başlayınca, bu işte uzmanlaşmış orkestra şefleri ortaya çıktılar. Orkestra şefliği bir meslek haline geldi. Şeflerin belirgin ortak özellikleri, hemen hepsinin erkek olmaları, beyaz saçlı, sinirlii, etkileyici (karizmatik) olmaları, ayrıca bunların hepsinden de önemli olarak, tam yetkin bir kulak (absolut kulak) ile belleklerinin var olmasıdır. Bu son özellikleri taşıdıklarından ötürü Genellikle yapıtları, hem de her bir çalgı için ayrı ayrı ezberden yönetebilirler.
Orkestra şefleri yapıtı ezbere yönetmiyorlarsa, önlerinde bir orkestra şefi notası açık olarak bulunur. Bu nota şef için özel yazılmış bir notadır. Her satırı, tek tek orkestradaki her bir sazın ne çalacağı ya da nasıl davranacağını göstermektedir. Böylece bütün sazların notaları, aynı anda şefin gözü önünde bulunur. Bu yüzden şef, her sazın notasının yapraklarını çevirdiğinden çok daha sık olarak sayfa değiştirir. Bazı orkestra şefleri önlerinde bir nota bulunsa bile buna bakmadan yapıtı ezbere yönetirler.
Orkestra şeflerinin başlıca görevi, tıpkı tek bir saz çalındığında olduğu gibi, çalınan müzik yapıtını bestecinin istediği doğrultuda, doğru olarak yorumlamaktır. Bundan ötürü de işlerinin yüzde 95′i provalarda yürütülür. Sesleri en çok ‘yanlış çalıyorsunuz’, ‘çok hızlı’, ‘daha yavaş’ biçiminde provalarda duyulur. Yorum beğenilmemişse seslendirme durdurularak, çalınan bölüm, istenen elde edilinceye kadar, yeniden baştan alınır. Bu işlem yapıtın yorumlanması şefin istediği duruma gelinceye kadar yinelenir. İyi prova çalışmaları yapmış bir orkestra şefsiz de çalabilir. Ama iyi bir provayı şefsiz yapma olanağı yoktur.
Bizce, bir orkestranın herhangi bir yapıt için prova çalışmalarını izlemek, o orkestrayı konser salonunda dinlemekten çok daha ilginç, çok daha öğreticidir!….
Bir orkestrada çoğu kez on ya da on iki çalgı aynı anda farklı notalar çalarlar. Bu ses karmaşası içinde yönetimin bir an bile yitirilmemesi gerekir. Bir orkestra şefi aynı anda farklı yirmi sekiz çalgının seslerini ayırt edebilir, dilediği sese yoğunlaşarak onun yanlışını görürken, orkestrayı yönetmeyi sürdürebilir.
Konser sırasında orkestra şefinin en önemli etkinliği, seyircinin göremediği bakışlarıdır. Bakışlar şefin bagetinden bile önemlidir. Şefin baget tutan eli müziği bölümleyip ölçüleri (tempoyu) belirtir. Demek ki gerçek anlamda müziği yönetir. Sol el ise duyguyu gösteren elidir. Örnekse, şef sol elin işaret parmağını dudaklarına götürdüğünde sesin hafiflemesi gerektiğini belirtmiş olur. Hangi saz grubunun devreye gireceğini işaret parmağıyla gösterir.
Sesin artması gereken yerlerde elinin avuç içi yukarı gelecek biçimde kürek gibi, aşağıdan yukarıya doğru, hızlı ya da yavaş olarak hareket ettirir. Göğse bastırılan sol el, havada daireler çizen baget, öne uzanmış kollar, keman çalar gibi hareket etme, kapalı gözler ile şefe özel bir takım hareketler, müzikçilere kesinlikle birer ileti gönderirler.
Kısaca orkestra şefleri, yaptıkları yorumla, elbette bestecinin istediği doğrultuda, bir yapıta ruh ile kişilik kazandırırlar. Bu işlem için bir değil belki bir çok prova gerekecektir. Yapıt orkestra şefinin istediği kıvama geldiğinde, konser salonuna taşınır. Şef burada da yönetim görevini üstlenmiş olarak orkestrasının başındadır.
Orkestra şefleri Konsevatuvarlarda “kompozisyon ile Orkestra Şefliği” bölümlerinde eğitim alarak yetiştirilirler (*).
——————————————————–
(*) Türk Orkestra Şefleri :
Saffet ATABİNEN
Zati ARCA
Veli KANIK
Osman Zeki ÜNGÖR
Cemal Reşit REY
Ahmet Adnan SAYGUN
Hasan Ferit ALNAR
Ulvi Cemal ERKİN
Ekrem Zeki ÜN
Demirhan ALTUĞ
Ferit TÜZÜN
Emre ARACI
Ender SAKPINAR
Erol ERDİNÇ
Sabahattin KALENDER
Gürer AYKAL
Hikmet ŞİMŞEK
Rengim GÖKMEN
İbrahim YAZICI
İhsan Servet KÜNÇER
Alpaslan ERTÜNGEALP
Burak TÜZÜN
Cem MANSUR
Emin Güven YEŞİLÇAM
Erol ERDİNÇ
Ertuğ KORKMAZ
İbrahim YAZICI
Naci ÖZGÜÇ
Murat Kadir GÖK
Nezih SEÇKİN
Serdar YALÇIN
Dağhan DOĞU
Serã TOKAY
TSM koro üyesiyim şefim başa dön işaretini işaret parmağı ile başını gösteriyor bu çok garibime gidiyor doğrumu