SENFONİ ORKESTRALARINDA MÜZİK ALETLERİNİN YERLEŞİMİ…

Senfoni orkestraları, konser salonlarında kendilerine ayrılmış sahne bölümünde konserlerini verirler. Bu sahnede çeşitli müzik aletleriyle onları seslendiren sanatçıların oturuş dağılımı aşagıdaki gibidir :

orkestra.jpg

Şimdi de bir senfoni orkestrasında yer alan sazların neler olduğuna göz atalım.

180px-Violin_VL100.jpgKeman dört telli yaylı bir çalgıdır. Keman 4 telli olmadan önce 7 telliydi zaman içinde değişerek şu anki 4 telli halini almıştır. Değiştirilmesinin sebepleri ise görünüşünün kaba ve tutuşununda zor olmasından kaynaklanır. Keman’ın telleri sırayla 7′den 6′ya, 6′dan da 5′e düşmüştür.
Viyola ve viyolonselin de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir. Akor sesleri pesten tize sol, re, la, ve mi’dir.
Telleri: Sol, Re, La, Mi olarak akort edilir.

Keman ilk olarak 16 yüzyılda Kuzey İtalya’da ortaya çıktı. ilk keman yapımcılarının Rebec , Rönesans Kemanı ve Lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında lyon’da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa’da yayıldı. Ortaçağda İngiltere’de Fiddle , Almanya’da Fiedel İtalya’da Lira da Braci , Fransa’da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman’ın atası sayılır. Lavignac , Keman’ın Türklerin Kemençe’i guz (Oğuz Kemençesinden)alındığını yazar. Bazı kaynaklarda ise Arapların Rebab’ından geliştirildiği öne sürülmüştür . 16.ve 17. yüzyıldaki Keman yapım ustaları Nicolo Amati , Paolo Maggini , Giuseppe Guarneru , Antonio Stradivarius Keman’a son şeklini vermişlerdir . Keman asıl biçimi korumakla birlikte 19. yüzyılda , bazı değişikliklere uğradı . Çağdaş kemanda gövde ve sap daha uzun ,köprü daha yüksektir . Keman’a orkestrada ilk olarak ,1565 te St.Riggo ve Corteccia’nın eserlerinde yer verilmiştir . Sonraki yıllarda orkestradaki görevlerinden dolayı 1. ve 2. Keman olarak adlandırılmış orkestradaki sayıları çoğaltılmıştır
viyola.jpg

Keman ailesinin ikincisi olan viyola, kemandan biraz daha büyüktür. Gövde uzunluğu 41 – 45 cm civarındadır. Notaları üçüncü çizgi ‘do’ anahtarıyla yazılır. İnce seslerde ‘sol’ anahtarı kullanılır. Fizki yapısı kemana çok benzer. Bu konuda fazla bilgisi olmayan bir kişi keman ile viyolayı bir sanar.Viyolanın da dört teli vardır ve tam beşli aralıklarla DO, SOL, RE, LA olarak akort edilir.Viyola teknik açıdan kemana çok benzer. Parmak ve yay tekniği, pozisyonlar ve değişik ses renklerini elde etme yöntemleri kemandan farksızdır. Fakat viyolanın genelde koyu, derin ve can alıcı bir ses rengi vardır. Tellerin her biri kendine özgü bir kişilik taşır. La telinden elde edilen sesler, tatlı ve ılımlı duyulur. Re telinin gösterişsiz ama yumuşak bir rengi vardır. Sol teli çok zengin tınılar üretir, en alttaki Do teli, özgün ses rengiyle, ciddi ve egemen bir yol göstericidir. Hoşgörüyü ve güven veren duyarlılığı anımsatır.Derinden gelen alto sesiyle viyola acıyı, hüznü ve sevdayı anlatmakta etkilidir. Kimi zaman sertliğe varabilen ince seslerle, ürkütücü çığlıkları duyururken, kimi zaman tatlı bir öğütçülüğe yönelir. Bu özellikleri içeren viyolaya, orkestrada armoni eşliğinin orta partilerini seslendirme görevi verilir. Çünkü viyolanın ses alanı, orkestranın ses alanının tam ortasındadır. Kimi zaman özelliklerinden faydalanmak için bu çalgıya karakteristik ezgileri seslendirme görevi de verilir.
Kemana benzer, kemandan büyük bir çalgı, alto.

250px-Cello_front_side.jpgViyolonsel ya da çello, keman ailesinden dört telli ve bas sesli bir çalgıdır.
16. yüzyılda ilk örnekleri Fransa’da ortaya çıkan bu çalgının şekli kadın vücudunu andırır. Başlangıçta beş telli olarak yapılan bu çalgı, önceleri orkestrada bas sesleri desteklemek için kullanılmıştır. Tek başına belirgin bir çalgı olarak ortaya çıkması ise 18, yüzyılda olmuştur. Viyolonsel “insan sesine en yakın” ses çıkaran müzik âletidir.
Bu çalgının atası ‘Viola da gamba’ adı verilen perdeli bir çalgıdır. Viyolonsel, Keman, viyola ve kontrbas ile aynı ailedendir. Keman ile viyolonselin şekilleri büyük oranda birbirini andırsa da boyutları çok farklıdır. Karşıdan bakıldığında gövdesinin orta bölümünde bulunan ve el yazısı ile ‘f’ harfini andıran 2 ses deliği vardır. Yayın tellere teması ile titreşen tellerden çıkan ses, gövdenin içindeki havayı titreştirerek bu deliklerden geri döner.
Tellerinin adları tizden basa doğru şöyledir:
-la
-re
-sol
-do
Viyolonselde 5′li akort sistemi uygulanmaktadır. 7 pozisyona kadar numaralandırılır. Daha sonrası 7. pozisyon ve de ilerisi olarak geçer.

kbascalis.jpgKontrbas, keman ailesinden, yaylılar grubunun en kalın sesli çalgısıdır.
Kontrbasın, özel bir tür çelikten yapılmış dört teli vardır. Yay kullanılarak ya da parmaklar yardımıyla çalınır. Keman ailesinin, en kalın sesli ve en büyük çalgısıdır. Kontrbas keman, viyola ve viyolonselle birlikte “oda müziği dörtlüsü” nü oluşturan çalgı topluluğunun üyesidir. Kimi zaman bu dörtlüye piyano da katılır. Ayrıca senfonik orkestraların; caz, pop ve rock müzik topluluklarının ana çalgılarından biridir. Kontrbas, özellikle caz müziğin vazgeçilmez (sürekli) çalgısı olmuştur. Kontrbas Violone adı verilen bir Rönesans çalgısından türemiştir. 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar bir değişim süreci geçirmiştir. 18. yüzyılın ikinci yarısında bugünkü biçimini almıştır. Çok büyütülmüş bir keman görünümündedir. Boyu, 1.95 m, eni 60 cm olan kontrbas, bu boyutları nedeniyle ayakta çalınır. Çalgı, çalınması sırasında dik tutulur.

240px-Harpe_musée.jpg
Arp, çoğunlukla Klasik Batı Müziğinde kullanılan telli bir müzik aletidir.
Arp, en eski telli çalgılardan biridir. Bir yayla ok atılırken gerilip bırakılan yay kirişi bir tınlama sesi çıkarır. Tek telli olan yaya değişik uzunluklarda teller ekleyip onların gerginlikleriyle oynayarak değişik sesler çıkarıldı Sonraları sesi yükseltmeye elverişli bir gövde(tını kutusu) eklenince gerçek bir çalgı yapılmış oldu. Bunlardan geliştirilen ilk çalgılardan biri “lir” di. Yunanlılar ve Romalılar çok yaygın olarak kullandıkları lir’i tanrı Apllon’un boş bir kaplumbağa kabuğuna teller takarak yaptığına inanıyorlardı. Orkestralarda kullanılan dik konuma tutulan arp, çağdaş orkestra çalgıları arasında telleri yalnızca parmakla çekilerek çalınan tek çalgıdır. Arpın 47 teli ve yedi pedalı vardır. Pedalların yardımıyla tellerin sesi değiştirilebilir. Bu pedallar üç ayrı konuma getirilebilir. Böylece bir nota diyez ve bemol olabilir. Notaları birbirinden ayırabilmek için notalara çeşitli renkler verilir; do telleri kırmızı, fa telleri ise siyah mavi veya koyu mavidir.

www.yeniresim.com_-_Enstrman_Resimleri_-_Klarnet.jpg

Klarnet (klarinet ya da gırnata), sert ve dayanıklı ağaçlardan genellikle de abanoz ağacından yapılan üflemeli bir çalgı türüdür.
Bir çeşit sert kauçuk olan ebonitten, ayrıca metalden yapılanları da vardır. Klarnetler, beş parçanın birleşmesinden oluşur, bunlar:
Kafalık (Bek)
Fıçı (Barel)
Üst gövde
Alt gövde
Kalak
Klarnetin gövdesi silindir biçimindedir. Kalak bölümü ise obuanın kalağına oranla daha geniştir. Dikkatlice yontulup biçimlendirilen bu kamış parçası, ağızlık üzerine takılır. Çalıcının nefesi ile titreşime geçirilen kamış, boru içindeki havayı titreşime geçirerek ses elde edilmesini sağlar. Çalıcının sol eli yukarıda, sağ eli ise aşağıda olmak üzere az bir eğimle yere doğru tutulur.
Flüt ve obuada olduğu gibi, klarnetin gövdesinde de ses deliklerini açmaya ve kapatmaya yarayan metal bir mekanizma vardır. 1840 sıralarında “Boehm sistemi” flüte uygulandıktan sonra, Paris konservatuarı öğretim üyesi ve klarnetçi Klosé, bu sistemin klarnete de uygun olduğunu görmüş ve Boehm sistemi klarnete uygulanmıştır. Daha sonra farklı zamanlarda farklı kişiler tarafından bu sistem geliştirilmiştir.
Çok kalabalık olan klarnet ailesinde şu çalgılar vardır:
Bu çalgıların tümünün çalınışı aynıdır. Bir tanesinin iyi çalmayı öğrenen, çok kısa bir alışma devresinden sonra, herhangi bir diğerini çalabilir. Yalnızca dört tanesi sürekli orkestrada kullanılır.
Mi bemol küçük klarnet
Si bemol klarnet
La klarnet
Si bemol bas klarnet
Bu dört çalgının da dördü birden her yapıtta kullanılmaz. Genellikle besteciler iki sibemol klarnet kullanırlar. Üçlü orkestra kuruluşu ise, bunlara bir de bas klarnet eklenir. Daha büyük orkestralarda mi bemol klarnet ve bir si bemol klarnet daha eklenebilir.
La klarnet Si bemol klarnete çok yakın bir çalgıdır. La klarnetin boyu Si bemol klarnete göre biraz daha uzun, ses rengi biraz daha koyudur. Çalınışı ve ses genişliği aynıdır. Yalnız, Si bemol klarnet yazılı olan notanın büyük ikili kalınını, La klarnet ise küçük üçlü kalınını seslendirir. Besteciler bu iki klarnet türünden birini kullanırlar

obua.jpg
Obua üflemeli tahta müzik aletleri ailesindendir. Alt kısmı geniş, üst tarafa doğru daralan tahta bir boru olup, üç kısımda incelenir;

1. Birinci kısıma huni adı verilir. Bu bölüm Obuanın en geniş kısmıdır. Orta kısma girebilecek bir şekilde son bulur. Böylece ikinci ve üçüncü kısımlar birbirine eklenmiş olur. Obuanın en pes (kalın) sesleri bu bölümde bulunurlar.

2. ikinci kısım obuanın en hassas olan kısmıdır. Mekanizmanın en ayrıntılı aksamı bu bölümde yer almıştır. Ajiliteye (sürate) en uygun olan ve zorluk göstermeyen, en entonasyon hatası bakımından en güvenilir olan kısmıdır. Aynı zamanda Obuanın en tatlı seslerini içerir. Kulak üzerindeki etkisini (unutulmayan izlerini) bu orta kısımda buluruz. Doğal seslerin ağırlık merkezi bu bölümdür.

3. üçüncü kısım ise obuanın en dar yeridir. İkinci kısımla birleştikten sonra Alet tamamlanmış olur. Bu kısım, sesleri oktavlamaya yarar. Tabii sesler bu kısımda yerini, yavaş yavaş tahrik edici seslere bırakır. Tiz (ince) sesler, dudak ve parmak hünerleriyle elde edilen ilave sesler (gün geçtikçe bu ilave sesler tiz ses olarak tabiileşmektedir) bu kısımda yer alır. İncecik bir sesin feryadına bu bölümde rastlarız.

Bu son parçanın diğer bir karakteristik bir vasfı da, Obuada ses sağlayan kamışın aynı kısımda yer almış olmasıdır. Son parça sayılan kamışla Obua en dar ve uç noktasına kavuşmuş olur. Kamış çift taraflı olup madenden yapılmış yuvarlak bir tüple, ince ve mumlanmış bir iple bağlanır. Tüp üstüvani bir mantara yerleştirilmiştir.

İncelmiş olan uç tarafın büyük bir dikkatle korunması lazımdır. Herhangi sert bir cisme dokundurulduğu veya sürtüldüğü taktirde hemen kırılır veya bozulur. Böyle bir duruma düşmüş olan kamıştan hiçbir zaman istenilen kalitede ses kabul edilmez. Bu hassas araç dudaklar arasına yerleştirilip üflendiği zaman, nefesi Obuaya nak-lederken, aynı zamanda ihtizas eder. Obuaya giden nefes (hava dalgacıkları) parmaklar vasıtası ile yönetilen mekanizmadan dışarı çıkarken, istenilen ses de elde edilmiş olur ve bu parmak hareketleri-nin sonucunda Obuanın icrası meydana gelir.

Mekanizma altısı yandan olmak üzere on perdeden oluşur. Her perdenin bir veya iki, alttan ve üstten itici yayı vardır. Perdeler birbirine miller vasıtasıyla bağlanmıştır. Yaylar çelikten miller madenden yapılmıştır. Yaylar levha ve yuvarlak olmak üzere iki şekilde tespit edilmiştir mekanizmanın diğer kısımları ise gümüş veya nikeldir. Ağaç kısmı ise şimşirden, fil dişinden fazla olarak da abanoz veya sedirden imal edilir. Obuanın teorik uzunluğu 69.6 cm dir. (la) diyapozonuna göre do olarak imal olunur ve partisi transpoze edil-meksizin okunur. Notası ikinci çizgi sol anahtarı ile yazılır ve olduğu gibi okunur.

İki oktav ile bir dörtlüden oluşan tam bir kromatik diziyi ihtiva eden ses genişliği, portenin altında birinci ilave çizgisindeki si bemolden, portenin ikinci aralığındaki o diyeze kadar tabii sesler ondan sonrakilerde oktavlama suretiyle elde edilen sekizlilerdir.

flut.jpg

Flüt üflemeli tahta müzik aletleri ailesindendir. Alt kısmı geniş, üst tarafa doğru daralan tahta bir boru olup, üç kısımda incelenir;

1. Birinci kısıma huni adı verilir. Bu bölüm Obuanın en geniş kısmıdır. Orta kısma girebilecek bir şekilde son bulur. Böylece ikinci ve üçüncü kısımlar birbirine eklenmiş olur. Obuanın en pes (kalın) sesleri bu bölümde bulunurlar.

2. ikinci kısım obuanın en hassas olan kısmıdır. Mekanizmanın en ayrıntılı aksamı bu bölümde yer almıştır. Ajiliteye (sürate) en uygun olan ve zorluk göstermeyen, en entonasyon hatası bakımından en güvenilir olan kısmıdır. Aynı zamanda Obuanın en tatlı seslerini içerir. Kulak üzerindeki etkisini (unutulmayan izlerini) bu orta kısımda buluruz. Doğal seslerin ağırlık merkezi bu bölümdür.

3. üçüncü kısım ise obuanın en dar yeridir. İkinci kısımla birleştikten sonra Alet tamamlanmış olur. Bu kısım, sesleri oktavlamaya yarar. Tabii sesler bu kısımda yerini, yavaş yavaş tahrik edici seslere bırakır. Tiz (ince) sesler, dudak ve parmak hünerleriyle elde edilen ilave sesler (gün geçtikçe bu ilave sesler tiz ses olarak tabiileşmektedir) bu kısımda yer alır. İncecik bir sesin feryadına bu bölümde rastlarız.

Bu son parçanın diğer bir karakteristik bir vasfı da, Obuada ses sağlayan kamışın aynı kısımda yer almış olmasıdır. Son parça sayılan kamışla Obua en dar ve uç noktasına kavuşmuş olur. Kamış çift taraflı olup madenden yapılmış yuvarlak bir tüple, ince ve mumlanmış bir iple bağlanır. Tüp üstüvani bir mantara yerleştirilmiştir.

İncelmiş olan uç tarafın büyük bir dikkatle korunması lazımdır. Herhangi sert bir cisme dokundurulduğu veya sürtüldüğü taktirde hemen kırılır veya bozulur. Böyle bir duruma düşmüş olan kamıştan hiçbir zaman istenilen kalitede ses kabul edilmez. Bu hassas araç dudaklar arasına yerleştirilip üflendiği zaman, nefesi Obuaya nak-lederken, aynı zamanda ihtizas eder. Obuaya giden nefes (hava dalgacıkları) parmaklar vasıtası ile yönetilen mekanizmadan dışarı çıkarken, istenilen ses de elde edilmiş olur ve bu parmak hareketleri-nin sonucunda Obuanın icrası meydana gelir.

Mekanizma altısı yandan olmak üzere on perdeden oluşur. Her perdenin bir veya iki, alttan ve üstten itici yayı vardır. Perdeler birbirine miller vasıtasıyla bağlanmıştır. Yaylar çelikten miller madenden yapılmıştır. Yaylar levha ve yuvarlak olmak üzere iki şekilde tespit edilmiştir mekanizmanın diğer kısımları ise gümüş veya nikeldir. Ağaç kısmı ise şimşirden, fil dişinden fazla olarak da abanoz veya sedirden imal edilir. Obuanın teorik uzunluğu 69.6 cm dir. (la) diyapozonuna göre do olarak imal olunur ve partisi transpoze edil-meksizin okunur. Notası ikinci çizgi sol anahtarı ile yazılır ve olduğu gibi okunur.

İki oktav ile bir dörtlüden oluşan tam bir kromatik diziyi ihtiva eden ses genişliği, portenin altında birinci ilave çizgisindeki si bemolden, portenin ikinci aralığındaki o diyeze kadar tabii sesler ondan sonrakilerde oktavlama suretiyle elde edilen sekizlilerdir.

280px-Piccolo_flute2.jpg
Pikolo flüt, (ya da küçük flüt) büyük flütün hemen hemen yarısı kadar uzunluktadır. Büyük flütteki kuyruk bölümü pikolo flütte yoktur. Bu nedenle de büyük flütün en kalın sesleri olan Do ve Do diyez sesleri küçük flütte bulunmaz. Bunun dışında ses genişliği, mekanizması ve çalınış yöntemi büyük flütle aynıdır. Tek farkı yazılan notaları bir oktav inceden çalar. En ince sesleri çok parlak ve rahatsız edicidir. Bu sesler orkestranın bütün olarak çaldığı gür kısımlarda kullanılır. En kalın seslerinin tınısı ise soluk ve zatıf olduğundan, ancak özel bir tını istenildiği takdirde kullanılır ve orkestrasyon buna göre sağlanır.
Flütün çalabileceği her türlü pasajı rahatlıkla çalar. Orkestrada ayrı bir pikolo flüt çalıcısı bulunmaz, çalınış tekniği aynı olduğu için ikinci ya da üçüncü flüt partisini çalan kişi pikolo partisini de gerekli yerlerde çalabilir. Orkestrada genellikle orta ses bölgesinden yararlanılır. Çoğunlukla da normal flütün en ince oktavındaki sesleri unison olarak katlar. (Büyük flüt ve pikolo flütün unison çalabilmesi için, pikolo flütün partisi bir oktav aşağıdan yazılır.) Zaman zaman, tahta nefesli çalgılardan herhangi birinde (Flüt, Obua, Kor angle, Klarinet, Fagot) bulunan bir ezgiyi, oktav veya bazen iki oktav inceden çalarak kendine özgü parlak sesleri ile orkestra tınısını zenginleştirir. Tutti içinde ise, en üstte duyulan yırtıcı sesleri ile orkestranın doruk noktasını oluşturur, bu durumlarde genellikle birinci kemanlarla unison olarak ya da onları bir oktav inceden katlayarak çalar.

180px-FoxBassoon.jpg
Fagot, tahta nefesli çalgı. Fagot, çift kamışlı ve tek parçalı bir enstrüman olan Curtal’dan, 16. yüzyıl’da Avrupa’da türemiştir. Ses aralığı 3,5 oktav olan ve akçaağaç tahtası ve metal borudan yapılan fagotun uzunluğu 1,3 metre, borunun açılmış haliyle 2,5 metredir.
na hatlarıyla fagot, konik biçimde oyulmuş ve ikiye katlanmış bir borunun geliştirilmiş halidir. Genellikle akçaağaçtan yapılır. Dört parçanın birleşmesinden oluşur.
Kanat.
Çizme. (çift borulu bölüm)
Bas. (veya Uzun)
Kalak.
Çizme bölümü en alttadır. Çizmenin içi yan yana oyulmuş ve alttan birbirine “U” şeklinde bağlanmış iki borudan oluşur. Çizmenin üzerine kanat ve bas bölümü yan yana takılır. Bas bölümün üstüne de kalak eklenir. Kanat bölümünün en üstüne “S” şeklinde kıvrılmış metal bir boru takılır. “Es borusu” denilen bu borunun ucuna da Kor angle ninkinden biraz daha büyük olan çift kamışlı ağızlık takılır. Sol el yukarıda, yan yana olan kanat ve bas bölümlerinin perdelerini denetleyebilecek şekilde, sağ el ise aşağıdaki çizme bölümünü üzerindeki perdeleri kullanabilecek şekilde tutulur. Bu tutuş, en üstteki kalak bölüğmü sol omuz yönğne, en alttaki çizme bölümü ise sağ kalça yönüne olmak üzere çapraz biçimdedir. Fagot, çalıcının böynuna takılan bir askı ile desteklenir.
Boehm mekanizması fagotta başarılı olmamıştır. Günümüzde genellikle iki sistem vardır. Alman Heckel (Heykel okunur) sistemi ve Fransız Buffet (Büfe okunur) sistemi. Alman sistemi fagotlar daha yaygındır. Fagot aktarımsız bir çalgıdır. Nota üzerinde yazılan sesleri çıkarır. Kalın sesleri için Fa anahtarı, ince sesler için dördüncü çizgi Do anahtarı kullanılır.

005_korangle.jpg
İngiliz kornosu (korangle)
Bu çalgı Türkçe’de olduğu gibi tüm dillerde de “İngiliz kornosu” olarak adlandırılmakla birlikte ne İngiliz’lerle ne de korno ile bir ilgisi yoktur. Normal obua dan daha büyük ve uzundur ve sesi daha kalındır. Mekanizması ve çalım tekniği obua ile aynıdır. Sadece kalak kısmı biraz daha bombeli bir şekilde genişler ve daralır ayrıca kamışın takıldığı metal ince boru obuanın borusundan daha uzun ve biraz çalıcıya doğru eğik biçimdedir. Obua gibi çift kamışlı bir enstrümandır ve kamış obuanın kullandığı kamıştan daha büyüktür. Çalgı ağır olduğundan dolayı çalıcının boynuna takılan bir kordon ile desteklenir.
İngiliz kornosu aktarımlı bir çalgıdır. Yani, yazılan sesler duyulandan farklıdır (ya da tam tersi duyulan sesler yazılandan farklıdır) Örn. Do perdesine basılarak üflendiği zaman duyulan ses beş nota aşağısındaki Fa notasıdır. Eserler de buna göre faklı notlarla yazılır, Örn. Do – Mi ve Sol notaları duyulmak istendiğinde bu enstrümanın partisinde Sol – Si ve Re notaları yazılmalıdır ki yazılan notalar beş ses yukarıdan duyulacağı için bu notaları çalan çalıcı Do – Mi ve Sol seslerini elde eder.

350px-Trumpet.jpg

Trompet, bakırdan yapılmış üflemeli çalgıdır.
Bir ağızlık ve kendi üzerine kıvrılmış silindir biçimindeki borudan oluşur. Ağız kısmı kâse benzeri konik biçimdedir. Ses rengi parlak ve çınlayan niteliktedir. Korno gibi trompet de çalma ilkeleri bakımından aynıdır. Trompetin öteki üflemeli çalgılardan önemli bir farkı, üfleme sırasında iki ya da üç kez ses düzenlemesi yapılabilmesidir.
Genelde iki tip trompet vardır:
basit trompet, bir temel notanın armonik seslerini çıkartır.
kromatik veya pistonlu trompet, XIX.yüzyılın başında Bluhmel ve Stözel tarafından bulunmuş ve basit trompetin yerini almıştır.
Tüpleri bulunmayan basit trompet, bu çalgının ilkel türüdür. Perdeyi değiştirmek için boruda tüpler yoktur.Borunu uzunluğuna tekabül eden perdede sesler üretilebilir.

240px-Posaune.gif
Trombon, üflemeli bir çalgı çeşididir.
Fincan biçimli bir ağızlığa dayanan dudakların titreşmesiyle ses çıkarır. Boru uzunluğunu değiştiren ve “kulis” adı verilen bir sürgüsü vardır. Bu sürgü trombonun farklı notalarda ses çıkarabilmesini sağlar. İlk olarak 15. yüzyılda kullanılmıştır.
Piston Trombon denilen, kulis yerine trompet gibi 3 adet pistonu olan bir türü daha vardır, ses sınırları kulis trombon ile aynı ve sesinin rengi kulis trombondan biraz farklıdır.
Aynı zamanda bir çok okul orkestrasında da kullanılmaktadır.

korno.jpg

Korno, salyangoz kabuğu gibi kıvrımlı, bakır borudan yapılan, üflemeli bir çalgıdır. İtalyanca’da “boynuz” anlamına gelen “corno” sözcüğünden dilimize geçmiştir. Eski Mısır’da, Eski Roma’da ve Mezopotamya’da boynuzdan yapılan ilk örnekleri, işaret vermek ve avcılara yol göstermek için kullanılırdı. Günümüzde bazı ülkelerde çobanlar ve sürek avlarında avcılar hala bu amaçla boynuz kullanırlar.
Kornonun gövdesini oluşturan boru, üflenen baş bölümden alt uca doğru kıvrılarak genişler ve çan biçimli kalak bölümüyle son bulur. Çağdaş kornonun boru uzunluğu yaklaşık 3,3 metredir. Üflenen ucunda koni biçiminde bek denen bir ağızlık vardır. Üzerinde flüt ya da klarnette olduğu gibi ses delikleri ya da üfleme dili yoktur. Dudaklar sıkıca ağızlığa bastırılıp üflenerek çalınır. Üflendiğinde borunun içindeki hava sütununun titreşmesinden ses elde edilir. Çıkan sesler üfleme sırasında dudakların duruş biçimine göre değişir. Dudaklar gevşek bırakılırsa bas sesler, gergin tutulursa tiz sesler elde edilir.
Bir çalgı teli ya da boru içindeki hava sütunu titreştiğinde çıkan sesler, duyulan temel seslerdir. Telin ya da hava sütununun bir bölümünün titreşmesinden çıkan, dikkatle dinlenilince duyulabilen zayıf seslere doğal armonikler (kısmi sesler) denir. Kornonun ses genişliği doğal armoniklerle sınırlıdır. Doğal armoniklerin müziğe daha elverişli olan tiz tonlarını elde etmek daha güçtür. Bu bakımdan korno, çalınması en güç ve yorucu çalgılardan biridir. Ses alanı bakımından alto, bariton ve tenor olmak üzere üç türü vardır. Sağ elle kalak tıkanarak ya da kalağın içine surdin adı verilen bir parça takılarak kısık sesler elde edilir.
Çağdaş kornonun ses genişliği ve teknik yapısı ilk örneklerinden bu yana gerçekleştirilen bir dizi gelişmenin ve yeniliğin sonucudur

Tuba1.gif

Tuba konik borulu ve pistonlu bir bakır çalgı olan tuba, kalın sesinden dolayı, daha çok askeri bandolarda kendine yer bulmuştur. Tuba, ilk olarak Romalıların düz trompeti, daha sonra ise Trompetin Latincesi anlamında kullanıldı. 1835’te Berlinli Wilhelm Wieprecht tubanın(Fa Sesli Bas Tuba) patentini alan ilk isim oldu.
Orkestralarda kullanılan tubalarda ülkeden ülkeye farklılar gözlenir. Örneğin Amerika’da Do sesli büyük enstrümanlar kullanılırken, İngiltere’de Mi Bemol Bas Tubanin bir ton altında ses veren Fa Tuba kullanılır. Almanya’da pistonların yerini döner sübaplar alır. Fransız Tubaları ise 6 pistonludur (yukarıakilerde 4 veya 5 piston bulunur). Orkestrada Tuba’nın en çok bilinen kullanımı Wagner’in Der Ring (Halka) adlı yapıtıdır. Bu eserde Wagner özel efektler elde edebilmek için Wagner, kendi adıyla anılan, ince borulu ve dört pistonlu Wagner Tubalarını yaptırmıştır.

240px-Chain_timpani.jpg

Timpani (İtalyanca: davullar), genellikle orkestralarda kullanılan, davul benzeri vurmalı bir çalgıdır.
Orkestralarda sürekli kullanılması 17. yüzyılın ortalarında olmuştur. Timpaninin gövdesine gerilen derinin sıkıştırılıp gevşetilmesiyle farklı sesler elde edilir. Çağdaş tipmanilerde bu ayar, bir ayak pedalıyla sağlanır.

Timpani yapımı güç olan bir davul çeşididir. Dış yüzeyindeki kullanılan malzeme davul derisi olarak adlandırılmış, gergin büyük bir kaseyi andıran yapısı genellikle bakırdan üretilir..

cymbals.jpg
Ziller. Ülkemizde de dünyanın en iyilerinin üretildiği ziller, çok çeşitlidir. Daha çok müzik içerisinde atakların sonunda veya ölçü başlarında kullanılır, yada genel efekt amacı ile kullanılırlar. Ride, Crash, Hihat, Splash, China gibi türleri bulunur.

[Bazı alıntılarla telif edilmiştir]

9 Responses to SENFONİ ORKESTRALARINDA MÜZİK ALETLERİNİN YERLEŞİMİ…

  1. bond diyor ki:

    Bencede haklısınız, insanlar bu kadar mı müziğe karşı duyarsız,yazık.Hep popüler müzik,insan biraz da dinlendici,rahatlatıcı,özellikle sakin bir ortamda bu müziği dinlemek ne hoş doğrusu.

  2. Anonymous diyor ki:

    Bu sayfayı kimse okumuyormu,insanı dinlendiren müziğe her zamaz evet.

  3. mybiSGeN diyor ki:

    teşekkürLer, eLLerinize sağLık… bir müzik eğitimcisi oLarak da ayrıca teşekkür ederim.

  4. Anonymous diyor ki:

    bence bunlar çok güzel aletler

  5. Anonymous diyor ki:

    Bu detaylı, anlaşılır ve akılda kalıcı açıklamalar için teşekkürler.

  6. misafir diyor ki:

    Gerçekten çok teşekkür ederim. Performans ödevim vardı bu kapsamlı akıcı bilgiler çok işime yaradı. Keman çalıyorum ve bu bilgiyi de açıkçası bilmiyordum. Tekrar teşekkürler..

  7. ayşenur diyor ki:

    Gerçekten çok teşekkür ederim. Performans ödevim vardı bu kapsamlı akıcı bilgiler çok işime yaradı. Keman çalıyorum ve bu bilgiyi de açıkçası bilmiyordum. Tekrar teşekkürler..

  8. fatmagül diyor ki:

    teşekkürlerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr

  9. [...] yerleşimini gösteren resim. Bu konuda en iyi bulduğum kaynaklardan bir tanesi Tıp Doktoru olan Yalçın Gürhan‘ın kişisel sitesi. Çalgılarla ilgili birçok bilgiyi de bu sitede bulabilirsiniz. [...]

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>