“Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmel insandır.”
Albert EINSTEIN
Bu sabaha karşı Genel Kurmay Başkanlığı, Aktütün sınır karakoluna ağır silahlar eşliğinde saldırı düzenleyen PKK nın 15 askerimizi şehit ettiklerini bildirmiştir. İçimiz kan ağlıyor. Şehitlerimize Allahtan gani rahmet dileriz.
Konuya çeşitli yönlerden yaklaşıp, inceleme olanağı vardır. Gerçekten de televizyonlarda çeşitli yorumlar verilmekte, anlatımlar sunulmakta. Konu askeri, siyasal, toplumsal yönlerden enine boyuna tartışıldı. Ancak bu olayın bizim dikkatimize çarpan çok değişik bir yönü var.
Haberi veren televizyon kanalı, saldırıya uğrayan Şemdinli Aktütün sınır karakolunun resimlerini de gösterdi (yandaki resim). Burada görülen binalar, kentlerdeki de değil, köylerde görülen yapılar niteliğindeydi. Uzaktan bakınca bir köyümüzün resminin gösterildiği izlenimini elde ederdiniz. Bir farkla, bu yapıların bir bölümü yapılan saldırıda hasar görmüştü.
Saldırıda PKK nın roketatar, havan topu, uçaksavar gibi ağır silahlar kullandığı bildiriliyordu. Ne var ki, resmini gördüğümüz yapılara karşı, eğer bu binaların altında, bizim göremediğimiz daha korunaklı yapılar yok idiyse, ağır silah kullanmaya hiç gerek yok gibi görünüyordu. Bunlar tuğladan, yığma yöntemiyle yapılmış, normal çatıları olan, tek katlı evlere, o da değil büyük tavuk yetiştirme çiftliklerindeki kümeslere benziyordu. Değil ağır silahlara karşı, alelade piyade tüfekleri için bile korunmasız gibi görünüyorlardı.
Bu sınır karakolumuzun çok önemli bir yeri olduğu söyleniyor. PKK teröristlerinin topraklarımıza giriş yolu üzerinde, Irak sınırına 4 km uzaklıkta bulunuyormuş. Bu yüzden de sık sık çatışmalara, saldırılara hedef olmaktaymış. Şimdiye kadar, bu kez olanla birlikte, beş kez bu sınır karakoluna PKK ca saldırı düzenlenmiş. Ancak fotoğraflarda (yukardaki fotoğraf) görülen yapısı, içinde barınan askerimizi korumaktan uzak olduğunu anlatmaya yetmektedir.
Büyüklerimiz kuşkusuz bizden çok daha iyi bilmektedirler. Bu türde görev üstlenen yapıların korugan (İng.&Fr. blockhouse) niteliğinde olması gerekir diye biliyoruz. Bu yapılar, bir bakıma eskilerin sınır kalelerinin yerini almaktadır. Koruganların bütün dışa bakan çeper kalınlıkları 1 – 1.5 metre olup, özel betonarme tekniği kullanılarak inşa edilmektedir. Öyle ki, klasik ağır silahların mermilerine bile dayanıklıdır. Örnekse, Fransanın ünlü Maginot Hattının yer yüzüne çıkan kuleleri böyle yapılardı. Almanlar da, Fransanın Normandie sahillerine çıkan müttefik kuvvetlerine karşı koyabilmek için benzer yapılar kullandılar. Trakyada yollar boyunca II. Dünya avaşından kalma, terkedilmiş makinalı tüfek yuvası olarak kullanılmış, daha küçük çapta koruganlara rastlayabilirsiniz.
Bunlar genellikle, bir katları yeryüzünde olmak üzere iki katlı olarak inşa ediliyor. Yer yüzünde olan bölümleri çeşitli silahlar ile gözleme-gözetleme araçlarını barındırıyor. Burada lojistik amaçlı araçların yapı içine girebilmesi için geniş kapılar var. Yer altındaki bölüm cephanelik, iletişim ile personelin yaşam alanlarını oluşturuyor. Bu kattan yukarıya mühimmat asansörlerle çıkarılıyor. Yapı genel görünümü ile kullanım biçimi olarak bir denizaltı’yı andırmakta… Bu haliyle hem korunma, hem kısa amaçlı saldırma, hem de geri çekilmede en az kayba neden oluyor. Yoğun bir saldırı söz konusuysa takviye birliği gelinceye kadar kolay, güvenli savunma olanağı var. Ayrıca düşman için bir caydırıcılık öğesi durumunda. Üç beş çapulcu, ellerinde ağır silahları olsa bile, ikide bir bu tür bir yapıya saldırmayı göze alamaz. Çünkü başarılı olamayıp, üstelik kendinin ağır zarar göreceğini bilir.
Sade Aktütün karakolunun değil, bütün sınır karakollarının yapımında bu yolu seçmek akla, mantığa uygun gelmektedir. Bunların yapımı elbette, alelade bina inşaatından daha fazla maliyeti gerektirir. Ama göreceği hizmetle kısa sürede kendini ödeyecektir. Toplum da belki daha az şehidini toprağa verecektir. Denemeye değer. Bunları savaşlarda kullanırken, kuşkusuz batılının bir bildiği vardır diyoruz.
Burada II. Dünya savaşında kullanılmış, ama şimdi terkedilmiş olan korugan resimlerini görüyorsunuz. Terkedilmiş olmalarına karşın kullanılan yapı biçiminin özelliğini ayıdetme olanağı var.
————————————————————————————
NOT 1 - Gazetelerden öğrendiğimize göre Aktütün karakolunun da içinde bulunduğu beş sınır karakolunun yeri değiştilerek, yeniden yapılandırılıcaklarmış. Bu arada adı geçen karakolların daha yüksek rakımlı tepelere kurulacağı da söyleniyor. Bu işi gerçekleştirmek için para yokluğundan (fıkdanından) söz etmenin doğru olamayacağını düşünüyoruz.
Sınır karakollarının daha yükseklere taşnması yetmez. Bunların yapı biçiminin de değiştirilip, birer korugan (blockhouse) olarak inşa edilmeleri gerekir. Umalım ki, yeni yapılan karakol binalarında bu özellik göz önüne alınsın.
NOT 2 - Gene 8 Ekim 2008 tarihli gazetelerden öğrendiğimize göre :
“Derme çatma bir biçimde yapılan Aktütün Karakolunda 17 şehit verilmesi üzerine Başbakanlığa bağlı Toplu Konut İdaresi (TOKİ) harekete geçti. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TOKİ nin güvenli karakol konusunda çalışma yapmasını istediğini açıkladı. Erdoğan Bayraktar, bunun üzerine dün ‘güvenli karakol’ konusunda başta Amerika olmak üzere yurtdışı uygulamalarına baktıklarını ve bu konuda deneyimli müteahhitlerle görüştüklerini söyledi. TOKİ nin yapacağı güvenli karakollar, sadece bombalara değil, nükleer ve biyolojik saldırılara da dayanıklı olacak.”
Böylece bizim umudumuzun gerçekleşme yolunda olduğu görülmekte.
