Pollenlerin Elektron Mikroskobunda Görüntüleri
“Kainatta tesadüfe, tesadüf edilmez.”
SOKRATES (Yunanca: Σωκράτης)
Pollen bitkilerin erkek organları kaynaklı çok küçük taneciklerdir. Buna çiçek tozu da denir. Bu ufak boyutları yüzünden rüzgarla savrulup büyük uzaklıklara taşınarak, bir de çiçeklerden öz suyu toplayan arıların vücutlarına bulaşıp çiçekten çiçeğe taşınarak döllenmeyi gerçekleştirirler. Bitkiler yer değiştiremedikleri için doğa bu yolla üremeyi sağlamıştır. Pollenler genelde sarı renkli oldukları halde, daha değişik renkte olanları da vardır.
Üç kaynaktan gelirler :
● Ağaç pollenleri,
● Çayır pollenleri,
● Yabani ot pollenleri.
Bunlar bahar ayları boyunca birbirini izleyerek ortaya çıkarlar.
Gayelord Hauser’ e göre “Arıların binlerce yıl önce bulduğu bu harika besin, onların lavrasını en hızlı büyüten, kendi vücutlarını en sağlıklı kılan, en çok yaşatan, en güzel balı sağlayan bir besin. Polleni deneyerek buldu arılar. Oysa insanlar ancak 20.yüzyıl sonlarına doğru analizlerini yapınca pollenin değerini anlayabildiler. En önemli besinlerinden binlerce kat fazla vitaminler taşıdığını görünce 1 gram polenin insana gün boyu yeterli olduğunu hesapladılar.
Bir arının günde yaklaşık 4000 çiçeğe konarak 35 günlük ömründe yapabildiği 10 gramcık balı, insanların kovandan çalarak yediklerini görüyordu arılar. Oysa, günün birinde 2-200 mikronluk biricik besinlerini insanların da ‘Harika Besin’ yapacaklarını, bir santimlik boyları ile küçücük beyinleriyle düşünemezlerdi arılar. Bitki hayatının sırrını taşıyan çiçek tozlarını ‘Doğanın En Üstün Besini’ seçerek ömür boyu yiyerek, gerçek balı yapan arılar onun ‘Tam Besin’ olduğunu biliyorlardı. Öyle bir besin ki, yapısında 70′e yakın cevher taşımaktadır. Bütün vitaminleri, 22 çeşit aminoasiti, sindirim fermentlerini, hormonları, yağları, doğal şekerleri, mineralleri yapısında bulundurmaktadır. Pollen besinler dünyasının son harikasıdır.”
Pollende tam 22 çeşit aminoasit, 27 çeşit madensel tuz, doğal hormon, enzim, coenzim, pigment, karbonhidrat ve ferment vardır.
Pollende bulunan başlıca asidler pantothenic, linoleik, ascorbik ile araohidonik asidlerdir. Demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, silisyum ise varlığı polende saptanan elementlerden bazılarıdır. Pollende bulunan iz elementler alüminyum, nikel, titaniyum ile çinkodur.
Dünyaca tanınmış bir araştırma örgütü olan CNRS Araştırma Örgütü’nün; Araştırma Uzmanlarından Armond PONS; kitabında pollenin bütün vitaminleri taşığıdığını açıklamıştır.
Polende bulunan vitaminler A, B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7, B8, B9, B12, C, D, E, H, P, PP’dir.
Ayrıca pollende yüksek oranda rutin vardır (rutin kılcal damarları etkiler, aynı zamanda kalp kasının çalışmasını güçlendirir).
Chauvin ile Lenormand’ın araştırmalarıyla pollenin antibiotikler içerdiği kanıtlanmıştır. Grecean ile Enciu’nin bu konuda yaptığı çalışmalar sonunda pollenin Staphylococcus, Salmonella, Ecoli ile Bacillus anthracis’e karşı etkili olduğu, bunların üremelerini engellediği saptanmıştır.
Pollende insan yaşamının gereksinimi için her şey vardır. Bulundurduğu (oligo-elementler = trace-elements = iz-elementler) madenler, aminoasitler ile en son olarak zengin çeşitli vitaminler yanında; protein, yağ, şeker, mineral besinler, hormon, büyütücü faktör, pigment sayılabilir. Bunlar beyin ile vücutça yorgun insanların tüm gereksinimini karşılar. Anemi (kansızlık) hastalarında, bir ay süre ile her gün bir kahve kaşığı pollen yedirilen kişilerdeki alyuvarların; milimetre küpte 500.000 arttığını gösterilmiştir
1 Gram Pollendeki 8 mg B1 vitaminini şu besinler sağlar : 70 gram Bira mayası, 3 kg. Karaciğer, 8 tam kepekli ekmek, 20 kg. elma veya domates
1 Gram Pollendeki 5 mg B2 vitaminini şu besinler sağlar : 50 gram Bira mayası, 6 kg. portakal, 12 kg. domates, 16 kg. elma 74 adet beyaz ekmek
1 Gram Pollendeki 27 mg B5 vitaminini şu besinler sağlar : 35 gram Bira mayası, 13 kg. sığır eti, 25 kg. kabuklu buğday, 95 lt süt.
İnsanlar pollendeki bu özellikleri keşfettikten sonra, bunu toplamak için arı kovanı girişlerine pollen toplama tuzakları yerleştirdiler. Bu yolla, arılar hiç örselenmeden kovana vücutlarına bulaşmış olarak getirdikleri (yukardaki resim) pollenlerin bir bölümü toplanabilmektedir. Toplanan bu pollenler aşağıda adı geçen hastalıklar ile patolojik durumlar için kullanılmaya başlandı :
MİDE ÜLSERİ
YARA VE YANIKLAR
BEYİN, PROSTAT, KARACİĞER, SOLUNUM YOLU İLTİHAPLARI VE DAMAR SERTLİĞİ
BARSAK ÇALIŞTIRICI
İÇ ZEHİRLENMELERİ ÖNLEMEDE
AŞIRI YORGUNLUK, ZAYIFLIK, HASTALIK, KANSIZLIK, YAVAŞ GELİŞMEYE KARŞI
ERKEN İHTİYARLAMADAN KORUNMA
SİNİR DENGESİNİ KORUMADA
KOLİT, İNCE BAĞIRSAK İLTİHABINA KARŞI
YORGUNLUĞU AZALTMADA
BEYİN ve KAS GÜCÜNÜ SAĞLAMADA
ŞEKER HASTALIĞINA KARŞI
MİYOKARD ENFARKTÜSÜNDE
YÜKSEK TANSİYONDA
DAMAR TIKANIKLIĞI, KORONER TROMBOZ ile FELÇLERE KARŞI
PROSTAT HİPERTROFİSİNE KARŞI
SAÇIN DÖKÜLMESİNE KARŞI
ŞİŞMANLIĞA KARŞI
Ayrıca Yeni doğan bebek anne sütüyle beslenir. Eğer anne yeterli, dengeli besleniyor ise; anne sütünün kalitesi, bebeğin beyin ile vücut gelişmesinin tam olabilmesi için yeterli olur. Bundan ötürü annenin süt verme zamanında Pollen yemesi, bebeğin beyin ile beden gelişiminde, kemik kas yapısının güçlenmesinde, en önemlisi bebeğin bağışıklık sisteminin güçlü olmasında olağanüstü rol oynamaktadır. Aynı zamanda Polenle beslenen annenin, bebeğine verdiği anne sütü daha uzun sürer. Böylece hem bebeğin gelişme bozukluğu önlenir hem de bebeğin kabızlığı önlenir, gazı giderir, hastalık kapmamasına yardımcı olur.
Gelişme çağındaki çocuklarda ise çocukların, bol kaloriye, bol protein, vitamin ile madenlere gereksinimleri vardır. Polen fazlasıyla; Enerjiyi veren vitaminleri, boy uzatan hormonları karşılar, zekayı çalıştırır, kemik ile kas kuvvetsizliklerini giderir.
Özellikle “fast-food” alışkanlıklarına başlama çağı olan, gelişmenin durduğu genç yaşlarda kullanılan Polen kürleri; Gençlerin gelişmesini durdurmaz, sportif etkinliklerde başarılı olmalarını sağlar, zekalarını çalıştırabilme kapasitelerinin en yüksek olduğu bu dönemde gerekli aminoasit gereksinimini karşılar. Sonuç olarak hayata başlama adımlarında, beyin-beden gücü standartı yüksek olarak, polen kullanmayan akranlarından, hem fizik hem de başarı olarak daha da önde olurlar.
Arı ürünlerini,1 yaşından küçük çocukların kullanmaması uzmanlarca önerilmektedir.
Pollen kullanımında doz için şu önerilerde bulunuluyor :
“Birinci hafta 15 gram pollen sabahları aç karnına alınmalıdır, iki ve üçüncü hafta günde 30 gram sabah kahvaltısından 15 dakika önce yarısı ile akşam yemeğinden 15 dakika önce diğer yarısı alınmalı, dördüncü haftada ise uygulama birinci haftada olduğu gibi tekrarlanmalıdır. Bu küre ek olarak her sabah kahvaltısında bir dilim ekmeğe pollenli bal sürülmeli, bu yolla da 8 gram pollen alınmalıdır.”