PKK TERÖRÜNDEKİ ASIL ÇIBAN BAŞLARI….

hedeflenen_ortadogu_haritasi.jpg

“nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”

Ziya Paşa’nın (asıl adı Abdülhamid Ziyaeddin)
terkib-i bend adlı yapıtından. (*)

Hazırlığı çok daha öncesine dayanan, bir gerçek olarak da 1984 yılında ortaya çıkan PKK terörü, 1999 yılına kadar olan dönemde önce artan, izleyen birkaç yılda da azalan bir gidiş izlemiş, 1999 yılında en az düzeye düzeye inmiştir. 1999 yılından sonra, bu güne kadar giderek artan bir ivme kazandı. Günümüzde olanları hepimiz biliyoruz. Komşumuz Irak’ın kuzeyinde yerleşen PKK, oradan zaman zaman yurdumuza girerek artan bir yeğinlikte eylemlerini sürdürüyor.

Bir terör örgütüne dur diyebilmek için önce öğütle (nush), bu olmayınca azarlayarak (tekdir) işe girişilebilir mi?…

Bu olabilirdi. Eğer devletin haberalma (istihbarat) birimleri onların uzunca olan hazırlık dönemlerinde gerekli bilgileri toplayabilseydi. Bu bilgileri öğrenmiş olan yönetimdekiler de işin ne derecede tehlikeli olduğunu değerlendirebilseydiler. Ne yazık ki bunların her ikisi de olamamıştır. Bu nereden belli?… Çünkü Türkiye 1984 yılında silahlı terörle bir anda burun buruna geldi. Demek ki bu konulardan yararlanarak şu ya da bu nedenden ötürü yangını daha başlarken söndürme olanağı kaçırılmış oldu.

Üzerize silahını ateşleyerek gelen birine ne öğüt, ne de azarlayarak (tekdirle) girişimde bulunma olanağı olmadığına göre, ateşle (kötekle) karşılık verilme zorunda kalınmıştır. Bu durum 24 yıl boyunca bu biçimde süregelmiştir.

Ne var ki bu savaşımın yolu boyunca, onu azdıracak etkilerle de karşı karşıya geliniyor.

● Bunların en başında, herkesin çok iyi bildiği ABD nin Büyük Ortadoğu Projesi BOP gelir (yukardaki haritaya bakınız). Bu projenin bizimle ilgili bölümüne göre, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulacak, buna en geniş bir alan Türkiyeden olmak üzere, İran ile Suriye’den de toprak verilecek!…

Bu durumu ABD nin ünlü televizyon kanalı CNN de ele almıştır. PKK nın Kandil dağındaki kampına giren CNN muhabiri Arwa Damon haberinde, PKK nın Türkiyenin güneydoğusunda Kürt eyaleti kurmak için on yıllardır savaştığını belirtti. Bu haberde terör örgütünün idealist bir felsefesi olduğu kaydedilerek “PKK nın eşitlik ve sosyalizm gibi hedefleri var” denildi.

ABD bu planını gizleme eğiliminde bile bulunmayarak, önce Silahlı Güçlerinin Dergisinde, sonra da uluslar arası toplantılarda açıklamıştır. Elbette önce sormak gerekir, herhangi bir devletin başka devletler için böyle bir girişimde bulunması ne ile bağdaşır?… Uluslararası hukuk buna onay veriyor mu?… En son olarak uluslararası nezaket kurallarına uyuyor mu?… Bunların hiç birine olumlu yanıt verme olanağı yoktur.

Diyeceksiniz ki, ABD bizim müttefikimiz, bizim dostumuz değil mi?…

Bizim olurumuz olmadan BOP gbi bir projeyi yürürlüğe koyan hiç bir devlet, bizim dostumuz ya da müttefikimiz olamaz!…

ABD nin bu tutumu PKK yı yüreklendirmiş, onların terörü tırmandırmalarına yol açmıştır. Kuzey Irak’ta kurulmuş olan Kürt Devleti de PKK nın arkasında durarak onlara olanca kolaylığı göstermektedir. Sadece ABD değil, Avrupa devletleri ile Rusya da PKK ya silah ile mühimmat vermektedir. Bunların içinde ağır silahlar da vardır.

● Bunun hemen arkasından Irak’a bakmak gerekir. Irak ABD tarafından işgal edilmiş bir ülkedir. ABD buraya barış, huzur, demokrasi getirdiği gerekçesiyle girdi. Ama bunların hiç birini getiremediği gibi ülkeyi bir karmaşa (chaos) içine soktu. ABD sayesinde Irak üç parçaya bölünmüş durumdadır. Getirildiği söylenen demokrasi de basit bir çoğulculuktan öteye gitmemektedir.

Bu arada kuzey Irak’ ta özerk bir Kürt yönetimi kuruldu. Başına da Barzani getirildi. Kuzey Irak yönetimi “Biz PKK ya ulaşamıyoruz. Onlara söz geçiremeyiz.” söylemleriyle terör örgütü için kollarını bile kımıldatmayacaklarını açıklamış bulunuyorlar. Aynı sözleri Irak merkezi hükümeti de söylüyor. Barzani ile emrindeki peşmergeler, bırakın engel olmayı, PKK yı koruyor, yer gösteriyor, ona lojistik hizmet veriyor. Bunu da gizlemiyor.

İyi ama, Irak’ı ABD işgal etmiştir. Halen oradan da çekilmemiştir. Buna göre son sözü ABD nin söylemesi gerekmez mi?… Hayır, öyle olmuyor. Amerika “Bu işe Irak hükümeti ile kuzey Irak’taki özerk yönetim karışır” deyip, kenara çekiliyor. Buna karşın Türkiyeye PKK ya karşı savaşımında haberalma yönünden yardımcı oluyor. Görünürde olan “tavşana kaç, tazıya tut” siyasetidir. ABD nin asıl istediği BOP un öngördüğü biçimde uygulanıp, sonuçlanmasıdır. Bu yolda yaptığı davranışların ayrıcalıksız hepsi terörü yüreklendirerek, azgınlaşmasına yol açıyor. Aslında ABD nin, Irakta uyguladığı siyasetle, istediği 2010 lu yılların başlarında Türkiyede bir iç savaşın çıkmasıdır. Bütün davranışlar bunu işaret ediyor.

● Daha sonra Avrupa Birliği AB nin tutumu gelmekte. Türkiyenin AB ye giriş sürecinin hız kazanması sonucunda kabul edilen Kopenhag Kriterleri’nin azınlıklar konusundaki hükmünün, Lozan Anlaşması şartlarının dışında olduğu görüşüne yer verildiği, bunun etnik ayırımcılık yarattığı, bundan yararlanılarak istenen sözde hakların ön plana çıktığı anlaşılmıştır. Ayrıca, AB’nin istekleri ile PKK’nın isteklerinin örtüştüğü, ilerleme raporları ile AB Parlamentosu’nda görüşmelerdeki gelişmelerin PKK’nın istekleriyle koşut olarak yürüdüğü görülmüştür. Müzakere sürecinde Türkiye üzerinde azınlık hakları, sivil-asker ilişkileri, ceza yasaları, yerel yönetim yasası gibi konularda baskılar oluşturulduğu, bunun sonucunda da siyasi beklentilerin doğduğu, özgürlük, demokrasi, insan hakları düşünceleri ile AB kriterleri de gözetilerek Türkiye’den ödünler istendiği hiçbir yoruma gerek bırakmayacak biçimde anlaşılmıştır.

Türkiye, bir yanda AB ye girmek için çaba harcarken, öte yanda verdiği ya da verceği ödünlerle PKK terörü karşısında eli kolu bağlı duruma getirilmek istenmektedir. Verilen ödünlerin demokrai adına istendiği söyleniyor. Ancak terör demokrasiyle nasıl önlenecek ya da terörün olduğu yerde demokrasi olabilir mi?… sorusunun yanıtlarını hiç kimse düşünmüyor bile… Adam ateşli silahı çekmiş geliyor. Bir yandan da ateş ediyor. Bu durumda “dur kardeşim!… seninle masa başında anlaşalım” derseniz, yumruğu yiyip teröriste teslim oldunuz demektir. Silaha silahla yanıt vermek zorundasınız. Bu değişmez bir kuraldır.

Bir terör eyleminde haksız yolda olan teröristtir. Teröre uğramış ülke haklı olan taraftır, kendini savunma durumundadır. Terörün değil de teröre uğrayanın elini kolunu bağlama yolundaysanız özel bir amacınız var demektir. Çünkü haksızın yanındasınız. Avrupanın da tutumunu bu açıdan bakarak değerlendirmek gerekir.

● Bir de içimizde PKK yanlıları vardır. Bunlar çeşitli siyasal oyunları kullanarak TBMM ne gelip, grup oluşturmuşlardır. DTP den söz ediyoruz. Bunlar PKK ya karşı girişilen her türlü davranışın karşısında kalkan oluyorlar. PKK yı terörist bir örgüt olarak onaylamıyorlar. Bunlar bütün davranışlarıyla T.C. Devletinin karşısında yer alıyorlar. Bu olanlara “ne yapalım bunlar demokrasinin gerekleridir” deme olanağı var mıdır?… Hangi demokraside kendi bindiği dalı kesme kuralı geçerlidir?… Böyle işleyen bir demokrasiyi bilen biri varsa lütfen bize göstersin de biz de aydınlanalım!!…

Özetle ABD, AB, Irak devleti, içimizdeki DTP liler elbirliği ile Türkiye topraklarında bir Kürdistan kurulması için, dolaylı yoldan ya da doğrudan bizi zorluyorlar. Herkes te bunu görüyor.

Buna izin verecekmiyiz?…

Elbette hayır!..

Bütün iş T.C. Devletinin başında bulunanların sezgi ile zekalarına (feraset), bir de iyi niyetlerine bağlıdır. Bizde bu gizilgüçlerin var olduğuna inanıyor, sonuca doğru giden yolda güvenle yürüyoruz.

Zaman herkese “el mi yaman, bey mi yaman” gösterecektir.

————————————————————-

(*) Terkîb-i bend, Ziya Paşa’nın 1870′te, Cenevre’de iken Hürriyet’i tek başına çıkarmağa devam ettiği dönemde yazdığı ünlü şiirinin adıdır.

Şiirinin en çok bilinen bölümlerinden bazıları.

pek rengine aldanma felek eski felektir

zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir



ya bister-i kemhada ya viranede can ver

çün bay u geda hake beraber girecektir



allah’a sığın şahs-i halimin gazabından

zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir



yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm

şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir



bed-asla necabet mi verir hiç üniforma

zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir



bed-maye olan anlaşılır meclis-i meyde

işret güher-i ademi temyize mihenktir



nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir




nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz

divanelerin hemdemi divane gerektir



afv ile mübeşşir midir eshab-ı meratib

kanun-i ceza acize mi has demektir



milyonla çalan mesned-i izzete serefraz

birkaç kuruşu mürtekibin cay-i kürektir

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>