EKONOMİK BUNALIMIN TÜRKİYEYİ VURACAĞI BAŞLICA İKİ NOKTA….

170320081050433203338_2.jpg

”Şeytan, işlerini gördürmek için işsiz elleri seçer.”
ISAAC WATTS

“Borç ödemekten daha zor bir şey vardır: Borç almak!”
BARACCİO

“Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgâr kötüdür.”
HERBERT

Dünyayı kasıp kavuran finans krizi bize de sıçrar mı?… Derken, kapımızın çalındığını endişeyle duymaya başladık. Dün, 10 Ekim 2008 Cuma günü, İMKB % 6 – 8 arası değer kaybetti , dolar 1.41 YTL ye çıktı.

Başlangıçta bazılarının söylediği “Borsa, bayramda kapalı olduğundan değil, ekonomimizin sağlamlığından ötürü etkilenmedi!..” ya da “Bu küresel kriz bize etkili olmayacaktır!..” ya da “Dünyadaki bu ekonomik bunalımdan fırsatlar kazanarak çıkacağız!” gibi sözlerin ne kadar boş olduğunu yavaş yavaş görmekteyiz.

Bu söylemlere bir ekonomik paniği önlemek için başvurulduğu söylenerek savunulsa bile, herkesin olan bitenler konusunda ucundan ortasından haberi olduğu göz önüne alındığında, bunların çocuk avutma niteliğinde gülünç söylemler olmaktan öteye gidemeyeceği bir gerçektir. Halk, eğer varsa, ciddi önlemlerin açıklanmasını bekliyor.

Gerçekten de 2001 yılında Türkiyenin bireysel olarak geçirdiği ekonomik bunalım deneyimi sonucu bankalar sistemimiz, bu yeni küresel krizi güçlü olarak karşılamaktadır. Bu sistemin etkilenmesi dolaylı yoldan olacaktır.

Bu bunalımı az zararla atlatacak olsak bile, ekonomimizin olası etkileneceği yönler şunlar olabilir.

● Reel sektörde bir çok iş kolları dara düşmüş durumdadır. Başlıca neden pazarlama güçlüğü, dış-satımda daralmadır. Bu iş kollarının başında başında yapı ile otomotiv endüstrisi gelmektedir. Bu daralma başka iş kollarına da atlayabilir. Sonuç olarak iş yavaşlatmaları olur. İş yeri kapatmaları bunu izler. Bunun anlamı işten çıkarmalar başlayacak demektir ki, işsizlik oranının artmasıyla kendini gösterecektir.

İşsizlik oranı şu denklem kullanılarak hesaplanır :
İşsizlik oranı = (İşsizlerin sayısı / toplam işgücü) X 100’dür.

Ekonomik bunalımdan önce bile Türkiyede bir işsizlik sorunu vardı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan son verilere göre, ülkedeki resmi işsizlik oranı 2007 yılının Kasım ayında yüzde 10,1’e yükselerek yeniden 2001 yılının kriz düzeyine yaklaştı. Evvelki yılın aynı döneminde işsizlik oranı yüzde 9,6 düzeyinde bulunuyordu. Bu işsizler ordusunun bir bölümü Üniversite mezunlarıdır.

İşsizliğin birey üzerindeki olası etkileri şunlardır;
* Birey, yaşamını sürdürmek için gerekli olan gelirini,
* Ailesine ya da bakmakla yükümlü olduğu kişilere karşı saygınlığını,
* Öncelikle özgüveni ile kendisine olan saygısını,
* Yaşamında merkezi bir role sahip olan işini, dolayısıyla çalışma arkadaşları ile sosyal çevresini,
* Bir iş yapıyor olmasına bağlı olarak topluma karşı var olan sorumluluk duygusunu,
Yaşam kalitesinin en önemli öğelerinden birisi olan işini kaybetmiş olmaktadır.

Ekonomi üzerine etkisi ise, toplumda üretime hiç katkısı olmayan, buna karşılık tüketici olan bir kitlenin artmasıyla olur. Çok ileri durumda açlık ile sefalet başgöstercektir.

● Ekonominin bu bunalımda ikinci olası etkilenme yolu ödemeler dengesi üzerinden olacaktır.

Bir ülkenin dış dünya ile ekonomik ilişkileri ödemeler dengesi adı verilen bir bilançoda izlenir. Bu bilanço ülkenin dış dünyadan kazandığı döviz gelirleri ile dış dünyada yaptığı döviz giderlerini bir denge yaklaşımı ile sergileyerek söz konusu dönem içinde ne kadar döviz açığı ya da döviz fazlası verdiğini, eğer varsa bu açığı nasıl finanse ettiğini ortaya koyar. Ödemeler dengesi başlıca iki bölümden oluşur: Cari denge ile sermaye hesabı.

Yurtdışından para girişi duruncaya kadar cari açık problem olmaz. Giriş durduğu andan başlıyarak problem büyütülerek, varlığı kabul edilir, önlemler konuşulmaya başlanır. Bu geçen zaman içinde dışardan gelen paranın itfa zamanı da yaklaşmıştır. Faizler artmaya başlar dönen paralar daha yüksek faizlerle bağlanır. Bu arada dolar da artacağı için cari açık azalmaya da başlar. Tüm döngü, hiç değişmeden tekrar başa döner.

Türkiyemizin yıllara göre cari açığı şöyle özetlenebilir (Kaynak: TÜİK , TCMB , ANKA) :

Yıllara göre cari açık (Milyon $)
1923-2002 -42.753
2003 -7.515
2004 -14.431
2005 -22.137
2006 -31.893
2007 -37.753
2008 -50.270

Dış-alım her yıl dış-satıma göre daha fazla arttığı, borçlanmalar da fazlalaştığı için, bu açık tekrar borç alınma yoluyla gideriliyordu.

Fakat küresel ekonomik bunalımın başlamasıyla dış-satım durma noktasına kadar gerileyebilir. Buna karşılık dış-alım durdurulamaz. Hiç unutmayalım ki bazı nedenlerden ötürü tarım ürünlerini bile dış-alımla sağlama durumuna gelmiş bulunuyoruz. Öte yandan bu kriz içinde borç bulma olanakları da çok daralacaktır. Böylece cari açık büyümeyi sürdürürse ekonomi büyük bir darlık yaşar.

Görüldüğü gibi her iki yonde de darlığın nedeni dış satımın, demekki pazarlamanın yavaşlayıp durma noktasına gelmesine bağlı olarak üretimin yavaşlması ile borç bulma olanağının da daralması ya da hiç olmamasıdır.

Ekonominin dayandığı yasalar, canlı organizmadakine benzer : Olayların birbirini etkileme yoluyla özdevinimli olarak yürümesi söz konusudur. Bu yüzdendir ki ekonomik olaylara gelişi güzel müdahele ters tepkiye neden olur. Ancak bünyeye ölümcül bir hastalık musallat olunca, tıpta yapılageldiği gibi olabildiğince erken tanı konulup sağıtma önlemleri alınmazsa sonuç yıkım olur.

Bu yüzden aklı erenlerden, oyalanmadan, demek ki çok geç kalmadan bir an önce hastalığa tanı konup, sağıtmaya geçmelerini bekliyoruz. Yoksa “baad-el harabül Basra”, demek ki Basra yıkıldıktan sonra hiç bir şeyin yararı olmayacaktır.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>