“Geçmişi hatırlayamayanlar, onu bir kere daha yaşamak zorunda kalırlar.”
GEORGE SANTAYANA
Son günlerde “o muydu, değil miydi?…” sorularıyla Kahraman Maraş’ın kurtuluşu öyküsünde Sütçü İmam’ın (*) yeri tartışılır, en azından akıllara takılır olmuştu. Bu gün olaya açıklık getirmeye çalışan bir E-posta aldım. Bunu gönderen bir çok kişiye ulaşmasını istediğinden aynen yayınlıyorum
[29 EKİM 1919 günü Maraş'ın işgalini İngilizlerden devralmak için Antep'ten Maraş'a gönderilen Fransız Kuvveti, Yüzbaşı Fouquet'in komutasında 412. Piyade Alayının 5. Bölüğü (100 kişi, yarım bölük) ile Ermeni Lejyonunun 1. Ermeni Taburu (400 Kişilik 2 Bölük) ile Cezayir Süvari Müfrezesi (50 süvari) nden oluşmaktaydı. Görüldüğü gibi kuvvetin yarısından fazlasını Ermeniler oluşturuyordu. Bu nedenle Maraş ile Zeytin Ermenileri, Fransız Kuvvetini bayram havası içerisinde, “Kahrolsun Türkler, Yaşasın Fransızlar ile Ermeniler” yaygaraları ile Fransız, Ermeni bayrakları ile karşılamışlardır.
Büyük bir üzüntü içerisinde olan Maraş’lılar tiksindirici olayları izlemekle yetinirken, Ermeni kışkırtmaları da hemen başlamıştır. 30 Ekim günü Fransız üniformalı 5 Ermeni askeri Türk Jandarmalarına genelevin yerini sormuş, 31 Ekim’de çarşıya çıkan Fransız ile Ermeni askerleri Türk’lere kışkırtma ile hakaretlerini sürdürmüştür. Bu arada “rakıcı” adı ile bilinen bir Ermeni meyhanecisi Ermeni askerlerini davet ederek kendi ürettiği güzel içkileri ikrama başlamıştır. Bu Ermeni askerlerinden birkaçı sarhoş bir durumda kışlalarına dönerken, biri Uzunoluk hamamından yeni çıkan çarşaflı bir kadına saldırarak peçesini yırtıp eline almış , “Artık burası Türklerin değildir. Fransız memleketinde peçe ile gezilmez” diyerek tecavüzünü sürdürmüştür. Peçesi yırtılan orta yaşlı kadın bayılmıştır.
Olayı Kel Hasan’ın kahvesinden gören silahsız Türkler, olaya karışarak askerlere kışlalarına dönmeleri için uyarmıştır. Ancak sarhoş Ermeni askerleri küfürle karşılık vererek silahlarına davranmış, önde bulunan Çakmakçı Sait, Ermeni kurşunlarına hedef olarak yaralanmış, daha sonra şehit olmuştur. Gaffar Kabuoğlu Osman da yaralanmıştır.
Bu sırada, Uzunoluk Camiinde ücretsiz müezzinlik yapan, adı İMAM olan, geçimini de küçük dükkanında süt satarak sağladığı için SÜTÇÜ İMAM olarak bilinen kişi, tabancasını Ermeni askerlerine doğrultarak bir Ermeni’yi yere sermiştir. Olaydan sonra Sütçü hemen olay yerinden ayrılmış, bulunan bir atla Bertiz (Maraş’ın kuzeyindeki dağlık bölge) Ağabeyli Köyüne giderek Beyazıtoğlu Muharrem’in evine saklanmıştır. 12 Şubat 1920 günü Maraş 22 gün ve 22 gece devam eden görkemli bir savaştan sonra işgalden kurtuluncaya kadar da, 102 gün süresince burada kalmıştır.
Bu arada Fransızlar Sütçüyü uzun aramalara karşın bulamamıştır. Kurtuluşu izleyen günlerde Sütçü Belediye’ye kapıcı olarak alınmış, kaledeki Ramazan topunun kullanılması için görevlendirilmiştir. Sütçü İmam, Abdülmecit Halife olunca 101 pare top atışı yaparken topun aşırı ısınması nedeni ile barutlar tutuşunca ağır biçimde yanarak 25 Kasım 1922′de hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Kuşkusuz ki Sütçünün attığı ilk kurşun Maraş direnişinin ateşleyicisi olmuş, Türk’lerin işgal kuvvetlerine duyduğu kin ile nefretin artmasına neden olmuştur.
Bu yürekli insanın ismi, TBMM’ deki uyanık, cin fikirli, ancak, tarihi amaçları uğruna istismar eden Refah Partili Milletvekillerince 3-5 dakika içerisinde Kahramanmaraş’taki Üniversiteye SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ olarak verilmiştir. Meclisteki diğer Milletvekilleri bu kısa oldu- bittiye karşı koymamış ya da koyamamışlardır.
Sütçü İmam, belirli odaklarca her 12 Şubat kutlamalarında bilinçli olarak Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kuruluşunun simgesi haline getirilmeye çalışılmaktadır. Tarihi gerçekler Gelibolu’da olduğu gibi burada da gözardı edilmeye çalışılmaktadır.
Maraş’ın diğer kentlere örnek Kurtuluş Savaşı için simge olarak gösterilmesi gereken kişi, yukarıda hayat hikayesi özetlenen Sütçü İmam değil, fakat Emekli Başkomser Aslan Bey (Toğuzata) dır.
Beyrut’ta çok başarılı bir görev yaparken Maraş’ın işgali üzerine, hemen istifa ederek Maraş’a gelen Aslan Bey, çalışmalara başlayarak Maraş Müdafaay-ı Hukuk Cemiyetini kurmuş, Maraş Kalesindeki Türk Bayrağının indirilmesi üzerine iyice gerilen kenti, olası bir çatışmaya hızla hazırlamak için kolları sıvamıştır.
Bu amaçla kenti 10 bölgeye ayırmış, her bölgenin başına askerliğini yedek subay olarak yapan ya da okumuş sevilen kişileri görevlendirmiştir. Maraş’taki Jandarma deposunda bulunan tüfekler ile Elbistan’dan (Mustafa Kemal Paşa, Şam’dan arkadaşı olan emekli hakim Ali Rıza Beyle sürekli iletişim halindeydi. Ona Elbistan Teşkilatını kurdurmuş, bir de Binbaşı Suzi’yi göndermişti) gönderilen toplam 2.500 kadar esk,i modası geçmiş tüfek ile 2:3 makineli tüfekle, 4.000 kişilik modern silahları olan Fransız armadası ile 2.000 kadar silahlı Ermeni milislerine karşı Maraş’ı topyekun, inançlı olarak bir savaşa hazırlamıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Sivastan Maraş’a gönderdiği Yüzbaşı Kılıç Ali (önce Pazarcık’ta) ile Yüzbaşı Yörük Selim (önce Göksun’da), çok değerli bir gerilla lideri, Ermeni’lerin korkulu rüyası Evliya Efendi (bir çatışma da şehit olmuştur) ile genç yaşına karşın önemli görevler üslenen Doktor Mustafa (Fransız işgal Komutanı General Keret’e giderek şehri kurtarmak isteyen, orada şehit edilen) Aslan Beyin en yakın yardımcıları olmuştur.
Aslan Bey 21 Ocak 1920 günü General Keret’in taarruz edeceğini bir saat önceden haber alarak, önceden kararlaştırılan işaretle Fransız ile Ermeni’lere karşı 22 gün – 22 gece sürecek savaşı başlatmıştır. Bir saatte kritik kavşak ile yerleri denetim altına alarak Fransız’lara karşı durum üstünlüğü sağlamış, küçük bir evden savaşı yöneterek durum üstünlüğünü savaşın sonuna kadar sürdürmüştür. Maraş’ın madalyalı tek şehir sanını almasında başrol oynayan Aslan Bey, savaşı izleyen ilk Meclis’te Maraş Milletvekili olarak görev yapmıştır.
Sunulan bu kısa bilgilerden sonra soruya içtenlikle cevap verebilirsiniz. Kahramanmaraş ‘ın simgesi olarak öne çıkarılması gereken gerçek yiğit, kahraman, davaya kendini adayan kişi ya da kişiler kimlerdir?…]
————————————————
(*) E-postayı gönderen konuyla ilgili daha geniş ayrıntıyı şu aşağıda künyesi verilen kitapta bulabileceğimizi bildirmekte. Kitabı elde edebilmek için “meraklısına” diyerek bir de telefon numarası vermiş : 312 341 23 70.
Cengiz Gönen : Ulusal Kurtuluş Savaşının ilk
Kahramanı Maraş. Lazer Ofset,
Şubat 2005 Ankara (280 sayfa),
Baştaki resmin açıklaması :
[Maraş'ın Kurtuluş Savaşında şehir halkı ile birlikte topyekün direniş göstermesi ve çevre vilayetlerininde yardımına koşması büyük takdir toplar ve Kurtuluş Savaşı sonrasında Maraş'a bir yazı gönderilerek Milli Mücadeleye katılanların listesi istenir. Şehrin ileri gelen yöneticileri toplanır, bir durum tespiti yapar. Sonunda Ankara'ya "Maraş'ta Milli Mücadeleye katılmayan tek fert bile yoktur" cevabı verilir. Bunun üzerine 5 Nisan 1925 yılında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklal Madalyası'nın Maraş'ta fertlere değil, şehir halkına verilmesi kararlaştırılır. Maraş bir adet Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir. Maraş şehri yine Milli Mücadeledeki fedakarlığından ötürü TBBM tarafından 7 Şubat l973 tarihinde de "Kahramanlık" payesiyle de ödüllendirilir. Kahramanmaraşlı 1925 yılından beri her yıl kurtuluş günü olan 12 Şubat Bayramında İstiklal Madalyasını Şanlı Bayrağına törenle takarak, geçmişini yadeder…]
şu adsız kimse çok biliosa kendi yapsaydı bu kadarı bulduğuna dua etsin ne güzel adamlar tarihimizi bize öğretiolar .lütfen arkadaşlar biraz sözlerimize dikkat edelim
sis maraşı görmediginiz için böyle konuşuyorsunuz. bilip bilmeden konuşmak cahilliktir kıskanmayın sizin şehirinizin kurtuluş bayramı ve madalyası yok diye hepinize söylüyorum kıskkkannnnnıııııççççççççççsssssssıııııııınnnnnnnnııııız
siz gerçekten maraşı tanımıyorsunuz tanısaydınız böyle konuşmazdınız Allah sizin gibileri ıslah eylesin bugün onlar olmasaydı sizlerde bir fransız olucaktınız sözlerinize dikkat edn.
Arkadaşlar ön yargılı konuşmayın; bu yazıyı gönderen arkadaş bir kaynaktan almış olduğu yazıyı bize gönderiyor, bunu kendisi söylemiyorki. o savaşta sizde yoktunuz oda yoktu. bu bence bir tartışma konusu olabilir bence…
arkadaşlar hepimiz türk milletinin ve bu vatanın evlatlarıyız adsızdan biraz şüphelendim ama neyse şehircilik yapmaya gerek yok vatanımızın her karışında farklı bir anısı var sende madalya varsa diğerinde gazi var diğerinde şan var herneyse böyle bölünmeye gerek yok..bence yanlış.yapmayın lütfen..
sen çok iyi biliyorsan sen yapsana sen o tarihte varmıydın ama iğrensede sen yap o zmn sen iğrençsin.
Maraşta bir cumartesi pikniğini unutamam, Hartlap köyünde yediğim balı; ve birde çiğ köfte yapan bir kardeşimizin yanında fazla yediğim çiğköfdeden ölecek duruma gelmemi unutamam.
Birde kadayıfın üzerine dondurma,
birde Mim. Mehmet Kuşçu
Maraşa ve dostlara selam.
Siz şimdi evinizde rahat rahat oturuyorsunuz öyle bir savaş çıksa eminim ki kılınızı kımıldatmazsınız adamlar süngüyle merminin üzerine koşmuş hangi yiğit yapar bunu?Ha bu arada bende maraşlıyım
la adsız sen malmısın amacın ne olum
KAHRAMANMARAŞ MERKEZ AKILLI OLACAK HERKES.
Tamam biz bir şey demiyoruz maraşlıların gösterdiği büyük fedakarlıktır onlar olmasa belki biz boyle olmazdık ama bazıları (adsız) san ki bizim atalarımız hiç savaşmamış bu vatan için savaşa gitmemiş gibi laflar atıyor sizi kimse kıskanmıyor. Yok savaş çıksa kılımızı bile kıpırdatmazmışız böyle saçmalamayın. bütün türkiye olarak gurur duyuyoruz maraşla. kıskanma falan yok. Ama Maraşlı olmayanlar sanki vatan haini gibi laflar söylüyorsunuz. Herkes bilmeden etmeden yazmasın yorum bütün türkiye oturdu maraş bizi kurtardı düşüncesinede kapılmasınlar.
gerçekten mütiş bir kahramanlık hikayesi
gerçekten muhteşem