“O işin başarılmasının imkansız olduğunu bilmedikleri için başardılar.”
Mark Twain
Carl Philipp Emanuel Bach 8 Mart 1714 yılında Weimar’da doğmuş, 14 Aralık 1788 yılında Hamburg’da ölmüştür.
Büyük Thomas kantorunun ikinci oğlu olan C. Ph. E. Bach, müzikli piyes, trajedi, roman ile minyatür ressamlığında burjuvazi kültürünün uyanmaya başladığı, aleni konserler tertipleme, aile ocağında müzik yapma adeti gibi hareketlerin belirdiği bir dönemde, müziğe yeni bir işlev sağlama fikrini temsil ederek yüreklendirdi. Her bakımdan babasının öğrencisi olarak, üstün bir zaka ile gayet canlı bir doğası vardı. Klostock, Lessing, Gleim ile Claudius gibi çağdaş şairlerin dostuydu. Böylece eski biçimlerinden gittikçe ayrılarak yeniliklere yaklaşan bir fikir alemi içinde çok üstün bir yere vardı. Yaşadığı çevrede kendi ismi, unutulmuş babasının isminden daha itibarlı olan Bach oğlu, Johann Sebestian Bach’tan Goethe’ye doğru giden gelişmede etkisi gerçekten büyük olan aracılardan biriydi.
Genç bir kuşağın kutsal sayılan gelenekleri sarsması, yeni fikirlerin barok zihniyetinin güçlü kalesini aşması o zaman için ne derin bir heyecan uyandırdığını düşünmek güç değildir. Gerçeği arayan şairler yıktıkları eski mabedlerin yerine yenisini kurdular. Müzisyenler de bu hareketlere katıldılar. Bohemyalı bir Alman olan Jahann Stamitz’in etrafında toplanan müzisyenler, yukarı İtalya’dan gelen yüreklendirmelerden esinlenmiş o zamana kadar işitilmemiş etkileriyle, formlarla klasik senfoninin temelini büyük bir başarı ile attılar. Bu atılımlar Batı Almanya’nın güneyindeki Mannheim kentinde sanat sever Palatinat sarayında yapıldı. Burası Goethe’nin kenti olan Weimar’dan önce bir fikir merkeziydi. Johann Cristoph Wagenseil ile Ditters von Dittersdorf’un etrafında toplanan, gelenekten ayrılmış Viyanalı müzisyenler de daha sakıngan olarak yine aynı amaç için çalıştılar. Bu devrim yürümekteydi. Onun sayesinde Ph. E. Bach, Gluck ile baba Mozart gibi kimseler, öğreterek, yaratarak kendi zamanlarını fethetmişlerdir. Ph. E. Bach’ın, Leopold Mozart’ın, Quantz ile kuramcıların kitaplarındaki estetik istekler ile pedagojik ana öğelerle geniş bir alanın sınırları çizildi. Bu alanda müzikli piyes ile lied kadar senfoni ile sanat formları da gelişti. Alan içinde hareketlerini itina ile tartarak, geçmiş ile gelecek arasındaki yönü saptayan Ph. E. Bach, zamanın temsilcisi niteliğini taşımaktadır. Piyano sonatı, oda müziği ile senfoni alanındaki yapıtıyla doğrudan doğruya, kesin olarak Haydn, Mozart ile Beethoven’e giden yolu saptamıştır. Sonat muvmanlarının iki temli oluşu ile motiflerin işlenmiş bulunması gibi iki önemli nokta buna kanıt olarak gösterilebilir. Fakat bundan daha önemli olan Ph. E. Bach’ın fikir ilkeleridir. Onu, geçmiş ile bağları tümüyle kesmek gibi bir hataya düşmeden «cantabile» (teganniye benzer) ifadeye, «şarkı söyleyiş tasarımı içinde» yaratma yeteneği ile «clavier» (piyano) daki ruhlu şairliğine götüren bu ilkeler olmuştur. Bach bu nitelikler ile sonraki gelişimin başlangıcı olmuştur.
Zamanında «seslerin Klopstock»u diye anılan Ph. E. Bach, babasının mirasına saygı, takdirle bağlı kalmıştı. Mozart’ın anlatımına ulaştığı için bugün bize daha yakın gelen üstün yetenekli en küçük kardeşi Johann Christian’ı Mannheim’deki «modernlerden» korumaya çalıştı. Ona şunu öğretti: MÜZİĞİN, KULAĞI DOLDURMAKTAN DAHA YÜKSEK AMAÇLARI VARDIR; MÜZİK KALBE DOKUNMALIDIR. Ondan sonra gelenler bu amacı gerçekleştirmek görevini üzerlerine almışlardır. Johann Sebestian Bach’ın oğlu ile öğrencisi Ph. E. Bach, kardeşinin, Joh. Abraham Peter Schulz’un hocasıydı. Haydn ile Beethoven de ona «babamız» diyorlardı. O, iki devri birbirine kaynaştırmıştı. Telemann’ın vaftiz oğlu, daha sonraları halefi olan Ph. E. Bach, Leipzig ile Oder nehri kenarındaki Frankfurt’ta hukukçuluk yaptıktan sonra kral Büyük Frederik’in sarayına klavsenist olarak girdi. Onu bir dereceye kadar tutucu olmaya mahkum eden bu dar çevreden kurtulmak için daha geniş olanakları olan Hamburg’a gitti. Orada şöhret ile itibarı yüksek olduğu halde Leipzig’deki Thomas Kilisesinden babasının yerini almakta başarılı olamadı. Bu, zamanın değiştiğinin bir kanıtıydı. Doğrusu Ph. E. Bach’ın tarihi görevini başka alanda, «müzikçi» ile «müzik-sever» tiplari doğuran yeni zamanın içinde yapması yazgısıdır…
Kaynak : Last Fm