APPLE’ın DOĞUŞU ile STEVEN PAUL JOBS….

“Tanrı’nın değirmeni ağır ama iyi öğütür.”
GEORGE HERBERT

[Bu bir alıntıdır. Bundan ötürü metnin biçemi (üslubu) de benimkinin dışında bir anlatım biçimidir]

Apple, “Devrimin evrimine tanık olun” sloganı ile 2001 yılında dijital mucize iPod’u piyasaya sürdü. Bu küçük cihaz 2002 yılında 318 bin, 2003′de 939 bin, 2004′te 4 milyon 416 bin ve 2OO5′te 22 milyon 497 bin adet sattı. Şirket sadece bu ürün sayesinde tarihinde yakaladığı cironun iki katma ulaşmış durumda.

MP3 çalar pazarının yüzde 70′ini elinde tutan ve 42 milyonluk bir satış rakamına erişen Apple, “Farklı Düşün” konseptiyle teknoloji endüstrisini şaşırtmaya devam ediyor.

Peki bu olağanüstü başarının sırrı nedir?

Bu başarının arkasında yatan neden ya da kişi kim?

Hiç uzaklara gitmeyin. Dünyanın en önemli bilgisayar üreticilerinden Apple’m başarısının arkasındaki adam, bilgisayar endüstrisinin tartışmasız en önemli isimlerinden biri olan Steven Paul Jobs. Apple’da ve Pixar şirketlerinde yarattığı enerji ile bilgisayar sanayinin değişimine öncülük eden Jobs, mükemmeliyetçi ve ikna edici karakteri ile dünyanın en saygın satışçılarından biri olmayı hak ediyor.

Bilgisayar endüstrisinin dahiyane ismi Steven Paul Jobs, 24 Şubat 1955 tarihinde San Francisco’da dünyaya geldi. Joanne Simpson ve adı bilinmeyen Mısırlı bir babanın tek oğlu olarak doğdu. Doğumundan hemen sonra Paul ve Clara Jobs çifti onu evlat edindi.

Jobs’un öz kızkardeşi olan Mona Simpson romancıdır. Jobs’un gerçek annesi, oğlunu evlatlık vereceği kişilerin üniversite mezunu olmasını istiyordu ancak Paul ve Clara Jobs böyle bir özelliğe sahip değildi. Joanne Simpson’un tek bir şartı vardı: Yeni ailesi Ste-ve’i ileride üniversiteye göndereceklerdi.
Jobs’un okul hayatı hiçbir zaman başarılarla dolu olmadı. Daha küçücük bir çocukken bile okumaktan ve okula gitmekten sıkılıyordu. Ancak hayatının ilk idolünü de 4. sınıftayken bulmuştu. Yıllar sonra Jobs, öğretmeni olan Imogene Hül’den şöyle bahsedecekti: “O benim hayaümın ilk azizesi. Bana hayaümda öğrendiğim her şeyin temelini o attı.”
HP HAYATINI DEĞİŞTİRİYOR
1967 yılında Jobs’un ailesi, ekonomik bazı nedenlerden dolayı Los Altos’a taşınmak zorunda kaldı. Bu aslında hem Jobs’un hayatını hem de bilgisayar endüstrisinin gidişatını değiştirecek bir olaydı. Çünkü bu şehir, yavaş yavaş gelişmeye başlayan sanayisi nedeniyle birçok mühendisin uğrak yeri konumundaydı.

Ayrıca birçok şirket bu bölgede araştırma ve geliştirme üniteleri kuruyordu. Büyük şirketler kendi departmanlarından bazılarım bu bölgeye taşıyor ya da üretimlerini kaydırıyorlardı. Bu şirketlerden biri de dünyanın en önemli bilgisayar şirketlerinden Hewlett Packard’dı. Bu şirket, Jobs’un hayatında önemli bir rol oynayacaktı.
Jobs’un hayatındaki en büyük hobisi elektroniktir. Bu bölgeye taşınmalarından birkaç yıl sonra Jobs, Homestead High isimli bir şirkete girdi ve burada ilk elektronik eğitimim almaya başladı. Ayrıca birkaç yıl sonra Apple şirketinin temellerini atacağı Steve Wozniak ile tanıştı. Yaşları farklı olmasına rağmen aynı projede çalışmaya başladılar.
1974 yılının sonbaharında Steve Jobs, Kaliforniya’ya geri dönerek, Wozniak ile ‘Homebrew Computer Club’un toplantılarına katılmaya başladı. O ve Wozniak, zamanın ünlü bilgisayar oyun üreticilerinden biri olan Atari’de oyun tasarımcısı olarak çalışmaya başladılar.

O zamanlarda Amerika’da, satılan Cap’n Crunch’larm içinden çıkan düdükler, üzerlerinde ufak değişiklikler yapılınca AT&T tarafından uzun mesafeli aramaların denetleme frekansı olan 2600 Hz’i sesini verebiliyorlardı. Kısa bir süre zarfında Jobs ve Wozniak, 1974 yılında iş hayatına atılarak pahalı uzun mesafe görüşmelerini bedava yapabilmek için Blue Box’ları üretmeye başladılar. Ürünü fiyatı 150-330 dolar arasında değişiyordu. Satışlar artmaya başlamıştı.
ARINMA HAREKATI
Jobs, artık bir yandan okula devam ediyor, diğer yandan ticaret hayatının inceliklerini öğreniyordu. Okulu bitirdikten sonra Oregon’daki Reed Koleji’ne devam etmeye başladı. Aynı zamanda Atari’de çalıştığı için işe ancak geceleri devam edebiliyordu.
Aynı yıl şirketin sahibi olan Al Alcorn’un yanna gidip, Hindistan’a mistik bir gezi yapmak istediğini söyleyerek para istedi.

O yazı Hindistan’da geçirdi. Geri döndüğünde yine Atari’de çalışmaya devam etti. Artık en yakın arkadaşı Wozniak tarafından geliştirilen yeni bir bilgisayar modeli üzerine kafa yoruyordu. Wozniak Homebrew Computer Club üyesi olarak faaliyetlerini sürdürüyor, diğer yandan bir grup zeki mühendis tarafından kurulan Free University Movement’m da toplantılarına katılıyordu.

Bu grup her geçen gün popülerliğini artırıyordu ve haftada 2-3 kez toplanarak bilgisayar üzerine fikir yürütüyorlardı. Bilgisayar endüstrisi bu gruptan çıkacak fikirlerle geleceğini tayin edecekti.
Jobs bu süreç boyunca Wozniak’m bilgisayar projesine destek verdi. Wozniak, bilgisayarını şekillendirdiğinde de ismini Jobs koydu: Apple I.

Bilgisayarın adının Apple konmasının nedeni, Jobs’un en çok sevdiği meyvenin bu olmasıydı. Jobs önceleri ısrarla yeni modeli büyük bir bilgisayar firmasına satmayı önerdi. Ancak Wozniak aynı görüşte değildi. Uzun süren tartışmalar sonucunda 1976 yılında Jobs 21, Wozniak ise 26 yaşındayken Apple Computer Co.’yu kurdular.
Şirketin merkezi Jobs ailesinin garajı idi. İlk olarak piyasaya sürdükleri ürün ev bilgisayarı Apple I’di ve onu 666,66 dolara satıyorlardı. Şirketin ilk sermayesi 1000 dolardı. Jobs Volkswagen marka arabasını, Wozniak ise HP hesap makinesini satmıştı.
Bu makine istenilen başarıyı bir türlü elde edemedi. Her ne kadar bilgisayar dünyasına farklı bir şeyler sunmuş olsa da ne Jobs ne de Wozniak beklediklerini bu makineden bulamamışlardı.
Wozniak’m kafası yeni fikirlerle doluydu.

Yeni ve farklı bir makine üzerinde çalışmalarını sürdürüyordu. 1976 yılında Apple H’yi bitirdi ve piyasaya sürdü. 1976 yılının yaz aylarında Apple, Atlanta’da ilki gerçekleştirilen Kişisel Bilgisayar Festivali’ne katıldı ve kitlelere kendisini tanıttı. Jobs burada bir şeyi fark etmişti: ilk izlenimin önemini. Müşteriler bilgisayarın önce görüntüsüne bakıyorlardı. 1976 yılının sonunda bir halkla ilişkiler ajansı kiralamaya karar verdiler. Ajans şirketin ilk reklamım porno içerikli bir yayın olan Playboy dergisinde yaptı.

Apple her gün gelişmeye devam ediyordu ama ancak daha fazla paraya ihtiyaçları vardı. Parayı bulabilmek içinse en iyi yol ortaklık kurmaktı. Gerekli ortak bulunduktan sonra sıra Apple H’nin tanıtımına gelmişti. Bunun içinse teknoloji fuarları biçilmiş kaftandı.

Jobs ve Wozniak, 1977 yılında ilk kez düzenlenen West Computer Faire organizasyonuna katılma kararı aldılar. Organizasyon bittiğinde 300 sipariş almışlardı. Bu onlar için büyük bir başarıydı. Çünkü bu rakam Apple I’in toplam satışının şimdiden ikiye katlamıştı. 1978 yılma gelindiğinde şirket ortakları ile birlikte 3 milyon dolarlık bir hacme ulaştı. Apple H’nin satışları gittikçe hızlanıyordu. 1977 yılında 2500, 1978 yılında 8000 ve 1979 yılında 35 bin adet satıldı. Daha 2-3 yıllık bir şirket olmasına rağmen 47 milyon dolarlık bir ciroya ulaşmayı başarmışlardı. Apple artık bir kişisel bilgisayar şirketi idi.
BASİT VE MUTLU
Apple’ın yakaladığı başarının altında yatan en önemli kriterlerden biri bilgisayarın kullanım kolaylığı idi. Bilgisayarlar çok basit bir şekilde kullanılabiliyordu. 1981 yılında IBM pazarın genişliğini ve verimliliğini fark ederek kişisel bilgisayar pazarına girene kadar Apple kraldı. Tüm bu süreç boyunca Jobs’un kişiliği de değişti. O artık manevi bir dünyanın derinliklerinde kaybolmaktansa, bir işadamı olmaya başlamıştı.
Aralık 1980 yılında Apple Computer halka açıldı. O zamanın değerli göz önüne alındığında piyasaya çok hızlı bir giriş yapan şirket, kısa zamanda etkinliğini artırdı. Aynı yıl Apple III geliştirildi. Fakat bu model bir önceki modelinin yerini alamadı.

Çünkü Apple II, ev bilgisayarlarına farklı bir bakış açısı getirmişti. Şirket büyümeye devam ederken, firmanın genişlemesini sağlayabilecek bir yönetici aranıyordu. 1983 yılında Jobs, John Scully’i (Aynı yıllarda Scully, Pepsi-Cola’da CEO idi) ikna etti. “Ömrünün sonuna kadar sadece şekerli su mu satmak istiyorsun yoksa dünyayı mı değiştirmek istiyorsun ?” şeklinde bir öneri sunmuştu. Aynı yıl Apple teknolojik olarak gelişmiş fakat ticari olarak başarısız olan Apple Lisa piyasaya sürüldü.
I MAC SAHNEDE
Apple artık artan bir hızla bilgisayar endüstrisinin en önemli oyuncularından biri oluyordu. Satışlar çok iyi gidiyordu. 1984 yılında Macintosh piyasaya sunuldu. Sıradan bir hamle gibi görünmesine rağmen Apple, aslında sessizce bir devrim yapıyordu. 1984 yılının üçüncü çeyreğinde, Amerika’daki en önemli organizasyonlardan biri olan Süper
 
Bowl final maçında, sahadaki dev ekranda, reklamcılık tarihine geçecek bir olay yaşandı. Apple, yeni Macintosh için bir reklam hazırlamıştı. George Orwell’in ölümsüz romanı ’1984′e atıfta bulunan ve bir sistem eleştirisi olan reklamın sonunda ekranda şöyle bir yazı beliriyordu: “24 Ocak’ta, Apple Computer yeni Macintosh’u tanıtacak. Ve sizler neden 1984′ün, ’1984′ gibi olmadığım göreceksiniz.” Bu reklam sadece bir kere gösterildi. Apple meydan okuyordu.
1987 yılında Apple, Mac U’yi duyurdu. Ge-nişleyebilirlik ilkesi ile üretilen Mac 11, Macintosh hattının güçlü ve bilinen bir bilgisayar ailesi haline geldiği imajını yarattı. Apple ayda 50.000 Mac satmaya başlamıştı. Steve Jobs, her ne kadar deha sayılabilecek bir yaratıcı güce sahip olsa da düzensiz ve hırslı bir yönetici idi.

1985 yılında şirket içindeki bir kavga sonucunda CEO Sculley, onu işten kovdu. Şirketin başkanıydı ama dışarı atılmaktan kurtulamamıştı. Jobs, bir süre sonra NeXT Computer’da iş buldu. Apple kadar olmasa da bu şirket de, kendi çapında başarılara imza atıyordu. 1996 yılında Apple, NeXT’i 402 milyon dolar karşılığında, Jobs’u kurduğu firmaya getirmek için satın aldı.
 
Steve Jobs, dijital teknolojiyi kitlelerin hizmetine sunarak, bilgisayar endüstrisinin evrimleşmesini sağladı. O aslında, kişisel bilgisayarı keşfetmedi. Ancak bu küçük ve güçlü cihazın, evlerde, okullarda ve işyerlerinde daha etkin kullanılabilmesi için fikirler geliştirdi.

Bugün uzay teknolojisi tencerelerde ve otomobil üretiminde kullanılan bir yapıya geldiyse, Jobs da aynı şekilde bilgisayar teknolojisini günlük hayata soktu. Taşınabilir müzik dinleme cihazlarını keşfetmese de, iPod ile bunun kitlelere yayılmasını sağladı.

Evet, Walkman yıllar önce bunu yapmıştı ama Jobs, daha kolay, daha küçük, daha hızlı, daha kapasiteli bir ürün yaptı. Üstelik de daha şık.
Onun başarı tarifi çok açıktır: Bir pazarlama ve tasarım dehası olarak, müşterilerinin hayal gücünü aşarak, onların karşısına her zaman ihtiyaçlarına uygun ürünler çıkardı.

Müşterilerinin daha önceki deneyimlerine değer verdi ve dinledi. Kendisi ve şirketleri ne üretirse üretsin her zaman aynı mantıktan yola çıktılar: Farklı Düşün. Bu sayede yarattıkları her üründe, iMac, İPod, Apple Macintosh, yoğun rekabet dalgasının önüne geçerek yarışı ilk sırada götürdüler.
 
”bir üniversite seçtiğimden işçi olan annem babamın bütün birikimi okul masraflarımı karşılamak için harcandı. Altı ay sonra bunun bir anlamı olmadığını fark ettim. Hayatta ne yapmak istediğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu ve okulun da bu konuda bana nasıl yardımcı olacağını bilmiyordum. Yalnızca anne babamın birikimlerini harcamakla meşguldüm. Böylece okulu bırakmaya karar verdim; o sıralarda bu kararı verirken biraz kaygılıydım ama şimdi geriye dönüp baktığımda en doğru kararlarımdan biri olduğunu görüyorum..
O sıralarda Heed College ülkenin en iyi kaligrafi eğitimini veriyordu. Artık okuldan ayrıldığım ve derslere girme zorunluluğum olmadığı için kaligrafi kurslarına katılmaya karar verdim. Burada öğrendiklerim tek kelimeyle mükemmel, tarihsel ve bilimin algılamayacağı derecede sanatsal bir inceliğe sahipti; tam anlamıyla büyülenmiştim.
Aslında kaligrafi kursunda öğrendiklerimin gerçek hayatta pratik bir karşılığı olacağı umudum yoktu. Ancak 10 yıl sonra ilk Macintosh bilgisayarını tasarladığımızda hepsini hatırladım. Böylece güzel bir yazı ve baskısı olan ilk bilgisayarı yarattık.
 
Bazen hayat sopayla kafanıza vurur. Ama inancınızı hiçbir zaman yitirmeyim Beni ayakta tutan tek şey yaptığım şeyi sevmemdi.”
 
Dikkatli ve gizlice yürütülen bir operasyon sonucunda şirketin o dönemdeki CEO’su Gil Amelio gönderildi ve yerine Jobs getirildi.
Jobs artık CEO idi ama maaşı biraz garip kaçıyordu. Apple’da yıllığına 1 dolar maaşla çalışıyordu. Bu ona, Guiness Dünya Rekorları listesinde “En Düşük Maaşlı CEO” unvanını kazandırdı. Apple kazançları arttığında ve firma eksiler yerine artılar bölgesinde gezinmeye başladığında, firma unvanından “geçici”‘yi kaldırdı. Ancak bu arada şirket devamlı Jobs’a bazı hediyeler veriyordu. Örneğin 1999 yılında 90 milyon dolar değerinde bir jet ve sınırlı hisselerden yaklaşık 30 milyon dolarlık bir pay gibi.
Jobs’a her zaman mükemmel, ikna etme ve satışçılık kabiliyetlerinden ötürü saygı duyulmuştur.
Steve Jobs, ne zaman yeni bir şey tasarlarsa, o ürün ya son derece heyecan verici bir yapıya sahip oluyor ya da tekrar edilemez bir yapida oluyor. Apple’da geçirdiği 30 yılı aşkm süre içerisinde ve yine aynı şekilde Pbcar’da-d 20 yılda, hep aynı felsefe ile hareket etmeği başardı. Bu aynı zamanda sektörün ege-nen ürünlerini nasıl tekrar ve tekrar yenmezi başardığını da açıklar.
 
Jobs, hayalleri ve yaptıkları ile sadece bilgisayar endüstrisini etkilemedi. Sinema başta olmak üzere birçok sanayinin evrimleşmesine öncülük etti.
SÖZ USTADA
Son olarak sözü Jobs’un kendisine bırakalım. Jobs, yıllar sonra bir seminere katılmak için terk ettiği Stanford Üniversitesi’ne gider. Burada genç dimağlara başarılarının sırlarını anlatır. Konuşmasında iş hayatına nasıl girdiğini paylaşan Jobs, erken yaşta ne istediğini bilmenin başarı için kaçınılmaz olduğunu anlatıyor:

1986 yılında Jobs ve Edwin Catmull, Kaliforniya’da animasyon stüdyosu olan Pixar’ı kurdular. Firma aslında Lucasfilm’in bilgisayar grafikleri bölümü üzerine kurulmuştu. Jobs, Lucasfilm’den bu bölümü 10 milyon dolara satın almıştı. Şirket, ilk patlamasını 10 yıl sonra Oyuncak Hikayesi (Toy Story) ile yaptı. 1998 yılında Bir Böceğin Yaşamı, 1999′da Oyuncak Hikayesi 2, Sevimli Canavarlar, 2O03′de Kayıp Balık IMemo ve 2004 yılında İnanılmaz Aile filmleri, birçok ödüle layık görüldü.

ERKEN YAŞTA NEYİ SEVDİĞİNİ ANLADI
“Erken yaşta neyi sevdiğimin bilincine vardığım için şanslıydım. Woz ve ben, anne babamın evinin garajında Apple’ı yapmaya başladığımızda 20 yaşındaydım. Çok çalıştık ve on yıl içinde ikimizin bir garajda kurduğu Apple 4 bini aşkm çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüştü. Bir yıl önce en güzel ürünümüz olan Macintosh’u yaratmıştık ve ben de 30 yaşıma basmıştım. Ancak daha sonra kovuldum. İnsan kendi kurduğu bir şirketten kovulabilir mi? Apple gittikçe büyüdüğünden şirketi benimle beraber yönetebilecek yeteneğe sahip olduğunu düşündüğüm birisini işe aldık ve ilk yıl her şey iyi gitti.

Ancak daha sonra gelecekle ilgili görüşlerimizde farklılıklar ortaya çıktı ve kaçınılmaz olarak bir tartışma yaşandı. Bunun üzerine yönetim kurulumuz ondan yana çıktı. Böylece 30 yaşımda kovuldum. Ve de bu, herkesin gözü önünde, gürültülü patırtılı bir şekilde gerçekleşti. Gençliğimi adadığım her şey elimden gitmişti ve bu çok yıkıcı bir şeydi.
O sıralarda henüz farkında değildim ama Apple’dan kovulmam aslında başıma gelebilecek en iyi şeydi. Başarılı olmanın ağırlığı yerini tekrar başlamanın hafifliğine, her şeyden daha az emin olmaya bırakmıştı. Bu olay hayatımın en yaratıcı dönemlerinden birine girmemi sağladı.”

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>